Kabulleniş

85 4 2
                                    

Sayfanın açılmasını beklerken gerginliğim artmış, istemeden kaslarım kasılmıştı.İçimden bir ses bunu asla yapmayacağımı fısıldarken ona neler yapabileceğimi hatırlattım.Sonunda sayfa açıldığında gereksiz gelen onca bilginin arasından gözüm direk işe yarayan bilgiyi seçti.10 hafta.Bir an hesap bilgimi yitirdim.Haftayı aya çeviremedim.Boş gözlerle okumaya devam ettiğim yazının sonunda artık çok geç olduğunu öğrendim.Bu bende istemsiz bir gevşeme  yaratırken bunu düşünmem bile saçma geldi.Yapabileceğim onca şey vardı ve ben hemen ondan vazgeçmeyi mi düşünmüştüm?Elbisemi giyerken kendime rahat kıyafetler almam gerektiğini beynimdeki hayali kağıda not ettim.

Nihayet evden çıktığımda tertemiz havayı soluyarak yürümeye başladım.İşe gitmek için daha iki saatim vardı ve yol arabayla on dakikaydı.Evi tutma nedenlerimden biriydi bu.Çok zengin olmasam da daha iyi bir ev alacak durumum vardı.Özel bir poliklinikte fizyoterapisttim.Aldığım maaş da standartların biraz üstündeydi.Ama yalnız yaşamak için üç oda bir salon yeterliydi.Kahvaltı için yer düşünürken arabamı park ettiğim yere gelmiştim.Arabayı çalıştırırken gözüm arka koltuğa kaydı.Yakında orada puset olacaktı.Bu düşünceyle sırıtırken açlığım gün yüzüne çıkmaya başladı.Yememe de daha dikkat etmem gerektiğini diğer notun altına  yazdım.Düşüncelerimle yol bitti.Deniz kokusunu içime çekebildiğim masaya kurulurken zengin bir kahvaltı sipariş ettim.Salatalıkları ağzıma tıkarken annemin çağrısına cevap verdim.Uzun bir konuşmanın sonunda annem hamileliğimin sesimi bile değiştirdiğini söyledi ve buluşmak için söz aldı.Öğlen yapacağım buluşma bir an gölge gibi düşse de düşüncelerimle hemen gölgenin önüne kaçtım.Hesabı ödeyip kalktım.Giderek soğuyan hava yüzümü sertleştirirdi. Çok üşürdüm.Yine de kış en sevdiğim zaman dilimiydi.Arabadan indiğimde saate baktım.Yine tam vaktinde iş yerime gelmiştim.Bana samimiyetsiz ve gereksiz gelen selamları hızlıca karşılayıp odama ilerledim.Üç ay sonra doğum izni alacaktım.İşimi seviyordum ve düşüncelere boğulmamak için çalışmam gerekiyordu. İlk hastamı aldım.Ben çocuklar üzerine çalışıyordum.Yaşlılar ve çocuklar arasında kaldığım için arada yaşlı hastalarım da olurdu.Yine de gelen yaşlı hastama şaşırarak baktım.Zor yürüyordu ve nefesleri yetmiyor gibiydi.Hemen koluna girip özel yatağa dikkatlice oturttum.Yardım etmemden rahatsız bakışlarını üzerime dikince biraz geri çekildim.Öğle arasına kadar beni uğraştıracağını da o an anladım zaten.Tahmin ettiğim gibi tüm hareketlerimi yardımım olmadan yapmaya çalıştı ve kendini yorması dışında bir şey kazanmadı.Zamanla akıllanacağını umut ederek iyi günler diledim.Kapıdan çıkmak üzereyken tok sesiyle durdum.—Yeşil göz, dudaklarındaki aptal sırıtma gözlerindeki asık suratı silemiyor farkında mısın?—Duyduğum sözleri hazmederken alaycı ifademle karşılık verdim.—Bunu nefesi yetmediği halde bir koşucunun harcayacağı eforu harcayan biri mi söylüyor?—Daha önce hiçbir hastama sergilemediğim bir tutum sergilemiştim ve gelecek atağı bekliyordum.—Tam da beklediğim gibi, yine görüşeceğiz –dedi.Sakin ve yavaş söylediği cümlenin ardından derin bir nefes aldı.Tabi görüşecektik, inatçıyı tedavi etmem yıllarımı bile alabilirdi.Ufak bir bel rahatsızlığı olmasına rağmen.Önlüğümü çıkarıp astım.İhtiyara tekrar iyi günler dileyip çıktım.Buluşma yerine doğru giderken kendimi rahatlatmaya ve her şeyin iyi olacağını  düşünmeye çalışıyordum.Eğer bunu yapmazsam kendime zarar verirdim.Ve bu 17 yaşımdayken vazgeçtiğim bir huydu.Sağlam adımlarla arabadan çıkarken Ayşen Hanımı bulmak için hızlıca etrafı taradım.Bakışlarımız kesişirken ona doğru yürüdüm.Gereksiz selamlaşmalardan sonra kahve eşliğinde konuşmaya başladık.-Çığıl Hanım, öncelikle bu sorunun Danimarka ile ilgisi yok, tamamen bizim kurumumuz tarafından yapılan bir hata ve özür dileriz.-Özür dilemenize gerek yok çünkü ben kimseyle görüşmüyorum, siz de anlaşmaya sadık kalıyorsunuz -dedim tek solukla.-Çığıl Hanım normal şartlar altında zaten böyle bir hatanın üstüne bir de anlaşmayı bozmazdık.Bu kurum için de iyi değil ama hassas bir durum söz konusu.Konuşmama fırsat vermeden sakin ama seri şekilde sözlerini sundu.-Telefonda bahsetmiştim, donör anoreksiya nevroza hastası.Yani ciddi yeme bozukluğu var ve aşırı zayıf.İki yıldır tedavi olmasına rağmen durumunda gelişme yok ve sonu ölümle bitecek gibi görüyor-.Sonlara doğru sesi kısılırken gözlerini büyüttü ve yaşların akmasını engelledi.Yarı  afallamış ifademle bakarken hiç tanımadığı bir insana niye bu kadar üzüldüğüne anlam veremedim.-Üç yıl önce annesini kaybetmiş ve bir daha toparlanamamış biri.Ve her şeyden önce benim manevi kardeş olarak gördüğüm rahmetli arkadaşımın oğlu.-Kafamda merak ettiklerim yavaş yavaş dizilirken tekrar konuşması için bekledim.Ellerini kahve fincanından çekmeden devam etti; -vaktiniz varsa uzun uzun anlatmak isterim-.Sabırsız bir tonla işten izin aldığımı söyledim ve ben de ellerimi kahve fincanına yerleştirdim.-Cangür yirmi altı yaşında yani sizden bir yaş büyük.Küçüklüğünden beri anne ve babasının yakaladığı mutluluğu yakalamak istiyordu.Daha on beş yaşında evlenme hayalleri kurardı ve çocuklara o zaman bile düşkündü, kendi çocukken.-Cümlenin başında adamın tam salak olduğunu düşünürken sonlara doğru dudaklarım yayıldı, gülümsedim.On yedi yaşımdaki büyük patlamamdan sonra ben de sürekli yalnızlığımı paylaşacak bir çocuğumun olmasını istemiştim.-Yirmi iki yaşında da hayatının aşkını buldu ve evlilik hazırlıklarına başladı.Herkes ikisinin Cangür’ün anne ve babasına benzediklerini söylüyordu.Düğünlerinin olacağı yaz Cangür annesini kaybetti.-Nedenini merak etsem de soramadım.Bilerek bu yeri hızlıca atlamaya çalıştığı her halinden belliydi.-Cangür o olaydan sonra toparlanamadı.Düğün hazırlıkları bitmesine rağmen düğün iptal edildi.Sevilay Hanım yani nişanlısı her zaman yanında olacağını söylüyordu ve hepimizin takdirini kazanmıştı.Ne zamanki Cangür’ün hastalığı ortaya çıktı Sevilay da umutlarını yitirdi.Kendisinin Cangür’e iyi gelmediğini söyledi ve onu terk etti.Bir yıl sonra da başkasıyla nişanlandı.Bu olay Cangür’ü daha da dibe sürükler diye bekliyorduk ama hiç tepki vermedi.Üzülmedi, ağlamadı.Arkadaşını kaybeden bir insanın vereceği tepkiyi bile vermedi.Nişan haberini duyduğunda Sevilay’ın tüm izleri onda yok olmuştu bile.Tüm aile iyileşmesi için çabaladık hatta geçen yıl iyileştiğini bile düşünmüştük.Bu yıl hastalığı tekrar kötüye gidince o da iyileşme umudunu kaybetti.Benim kurumda çalıştığımı biliyordu.Hatta bu kurumla dalga bile geçiyordu.Ona göre herkes evlenmeli, çocuk yapmalı ve mutlu olmalıydı.Hayat işte, nerden nereye.-Bir an konudan kopup Ayşen Hanım’ı izlemeye başladım.Kırklı yaşlarında olgun birisiydi.Vücudu fit olmasına rağmen gözlerini çevreleyen kırışıklıklar yaşının hakkını veriyordu.-İyileşme umudunu yitirse de bir çocuğu olmasını çok istiyordu.Yeniden biriyle tanışıp evlenmeyi kesinlikle reddetti ve benimle bir anlaşma yaptı.O ölene kadar çocuğunu görmesine izin verecek taşıyıcı anne bulacaktım.-Ölüm lafı Ayşen Hanım’ın tekrar gözlerini doldururken bu sefer benim de boğazıma bir ağırlık çöktü.Ben duygusal bir insandım, fazla duygusal bile sayılabilirdim.Duygularımın olmadığı tek konu baba konusuydu ve bunun da haklı sebepleri vardı.-Peki benden istediğiniz nedir -diye sordum kasvetli havayı dağıtmaya çalışarak.-Yani bu durumda taşıyıcı anne ben oluyorum.-Sizden istediğim sadece Cangür ölene kadar çocuğuyla ilgili istediği her şeyle ilgilenmesine izin vermeniz-.Dağıtmaya çalıştığım hava daha da yoğunlaşırken çocuğu lafını es geçtim.-Ayşen Hanım, benim her şeyden önce aradığım tek özellik asla benimle iletişim kurmamasıydı.Hatta size ölmüş biri olsa daha iyi olur demiştim hatırlıyor musunuz?Suratının aldığı hüzünlü ifadeye bakarak ekledim.-Çocuğum doğduktan sonra bir kere görmesine izin verebilirim.- Çocuğum kelimesini vurgulamıştım.-Ama ilgilenmesini gerektirmeyecek şeylerle ilgilenemez.Sizin açınızdan da durumu anlamaya çalışıyorum emin olun.-Çığıl Hanım anlayamazsınız.Cangür benim oğlum gibi ve ben oğlumu kaybediyorum.Ona istediği tek şeyi vermenin mutluluğunu yaşarken donörlerin karıştığını ve sizin üç aylık hamile olduğunuzu öğrendim.Cangür bunu duyduğunda yıkıldı, sizin tutumunuzu bilmemesine rağmen.Üç ayı kaçırdığı için üzüldü, ilk kalp atışlarını duyamadığı için,ultrason fotğraflarını biriktiremediği için.Anlatabiliyor muyum?Şimdi tek istediği sizinle buluşmak ve kısa zamanını mutlu geçirmek-.Fikirlerim dalga dalga değişirken kendimle içsel bir çatışmaya girdim.Ölecek bir insanın son anlarında mutlu olmasını engelleyecek bir insan değildim.Ama bu iş uzarsa da benim canım sıkılacaktı.Bir süre düşündükten sonra merakla yanıt vermemi bekleyen Ayşen Hanım’a duymak istediklerini  söyledim.Pekala görüşebiliriz, kısa sürede tatmak istediği babalık heyecanını tatmasına izin veriyorum.

Manorexic BabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin