İlk Buluşma

62 1 0
                                    

Aynada bir kez daha kendime baktım.Karnım belirginleşmemişti ama kendimi ağırlaşmış hissediyordum.Ayşen Hanımla buluşmamızın üzerinden üç gün geçmişti ve şu an Cangür Bey ile buluşmak için hazırlanıyordum.Bir hafta önce böyle bir şey yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.Ama bir günde değişen hayatlar da bana şaşırtıcı gelmezdi.Giydiğim askılı siyah gömlek beyaz tenimi belirginleştirirken  altıma da her zamanki salaşlığımı konuşturarak paçaları genişleyen koyu kotumu giydim. Üşümemek için üstüme yine siyah spor bir ceket giydim.Siyahı seviyordum ve çoğu kıyafetim de siyahtı.Saçımı basit bir şekilde tepede topladım.Sonra topuz yaptım.Hiçbir modeli kendime yakıştıramadım ve bir an sinirlerim oynadı.Ufak şeyler bir anda sinirimi bozabiliyordu.Sonunda sıkı bir şekilde tepeden topladım.Makyaj aşamasını kapatıcıyla bitirirken ruj bile sürmeden çantamı aldım ve ışıkları kapatarak evden çıktım.Arabama doğru ilerlerken arabanın anahtarını almadığımı fark ederek eve geri yürüdüm.Sakin olmaya çalışsam da bu da sinirimi bozmuştu.Kabul etmeliyim ki gergindim.Hiç tanımadığım bir adamla yemek yiyecektim ve bu adam çocuğumun biyolojik babasıydı.Ellerimi sıkıp gevşetirken tekrar arabaya doğru yürüdüm.Eskisi gibi arabaya pat diye atlamayıp dikkatlice oturdum ve slow bir şarkı açıp gevşemeyi bekledim.Rahatlamaya çalışırken  bir anda müziği örten telefon sesiyle tekrar gerildim.Donör ismini görünce bir an çağrıya cevap vermek istemedim.Sonra isteksizce telefonu açtım.Kalın ama yine de çocuksu ses çoktan geldiğini ve beklediğini söyledi.Tam bir salak olduğunu düşünürken bir cevap vermenin zorunluluğuyla yolda olduğumu söyledim.Daha arabayı bile çalıştırmamıştım ama yolda sayılırdım.Karşı ses dikkatli sürmemi söyleyip kapattığında gerizekalı olduğunu düşündüm.O söylemese dikkatli  sürmeyecektim sanki.İnsanlara karşı bir samimiyetsizliğim vardı zaten engelleyemediğim.Bu akşamı düşünmemeye ve ana bırakmaya çalışarak arabayı çalıştırdım.En az yarım saat sonra  restaurantı bulduğumda umarım beklemeyip gitmiştir diye düşünüyordum.Dışarıdaki soğukluğun aksine içeride sıcak hava hakimdi.Gözlerim hızla etrafı tararken neyi aradığımı bile bilmiyordum, tek başına oturan bir adam, ah tabi bir sürü vardı.Aklım devreye girip telefondan geldiğimi belirten mesaj attım.Bana doğru ilerleyen adama bakarken gözlerim şaşkınlıkla açıldı.Ne kadar bol giyinse de aşırı zayıf ve hastalıklı duruyordu.Yüzü beyazlıktan öte solgundu.Gözlerimi ifadesiz tutmaya çalışırken yanıma gelmişti bile.El ele sıkışırken ifadem yine şaşkınlığa büründü.Elleri çok kuru ve kemikliydi.Benim bileklerim ondan kalındı ki ben de ince bilekliydim.O da gözleriyle beni süzerken masaya doğru ilerledik.Benden bile salaş giyinmişti ve nedense bu beni rahat hissettirdi.Restaurant daha ciddi giyinilmeyi hak eden bir yerdi ve etrafımızdaki insanlar bizim aksimize gayet şık ve pahalı giyinmişlerdi.Sırf  laf olsun diye beklettiğim için özür diledim.Bana daha çok çocuksu gelen ses önemli olmadığını söyledi, benim özrüm gibi yapmacık değildi.Garson yanımızda bittiğinde ceketimi çıkarıyordum.Hızlıca ne yiyeceğimi düşünürken gözüm menüdeki makarnalara takıldı.Mantarlı makarna ve bol yeşillikli salatada karar kıldıktan sonra garson Cangür Bey’e döndü.Suratı biraz asılırken rahatsız olmuş bir ifadeyle sadece çorba istedi.Neye rahatsız olduğunu anlayamamıştım, sanırım ben gelmeden garsonla aralarında bir tatsızlık  olmuştu.Siparişleri beklerken boş gözlerle etrafı izliyordum.Bana söylenen cümleyle gözlerim başka bir şeyi izlemeye başladı:benimkilerin aksine içinde ışık parıltıları olan bir çift yeşil gözü.—Benim kadın versiyonum gibi duruyorsun, acaba özellikle mi seninle aynı fiziksel özellikleri olan birini seçtin?Cümlesinin uzunluğuna karşı kısa bir evet çıktı ağzımdan.Neden diye sorduğunda gereksiz merakını anlamsız buldum.Bana benzeyen küçük bir kızım olmasını istiyorum ve riske atmadım.Bilirsin çekinik-baskın gen mevzusunu.Başka bir nedeni yok.Bu kadar rahat konuşabilmem ve direk konuya girebilmemiz beni şaşırttı.Daha gergin bir ortamdı beklediğim.—Anlıyorum, kız olacağını garantileyemezsin ama.—Neşeli çıkan ses bana bir çocukla konuşuyormuşum gibi hissettirdi.—Biliyorum ama çok da önemli değil, kız da olsa erkek de olsa bana benzeyen bir ufaklığım olacak—dedim.Çocuk konusunu düşündüğümden dudaklarıma yine aptal bir sırıtma oturmuştu.İnsanlar aşık olunca olurdu bu, hiç aşık olmamışken bir bebek beklerken değil.Garsonun gelmesiyle kısa süren bir sessizlik yaşadık.Mantarlı makarna kokusu beni benden alırken yemek için sabırsızlandım.Bugünlerde ne kadar yesem de doymuyordum.Servis bittikten sonra garson uzaklaştı.Lokmalarımı hızlı bir şekilde boğazıma dizmeye başlamışken yüzümü kaldırıp –Cangür Bey aç değil misiniz?-- diye sordum bakışlarından rahatsız olduğum için.—Pek değil—devam etmesi için yüzüne baktığımda –Çığıl—diye ekledi.Bir şey söylememe fırsat bırakmadan ekledi—Sanırım ufaklık baya iştahlı, bunu benden almadığı kesin—dedi vücudunu göstererek.Hiç üstüme alınmadan karşılık verdim—İnşallah bütün huylarını benden alır da tüm ömür gül gibi yaşar gideriz.—Az önce tebessüm eden adamın yüzü dondu kaldı.Kelimelerimi tartarken hangisinin ağırlık oluşturduğunu buldum.Tüm ömür…Yakında ölecek bir insana hayır tüm hayali çocuğuyla ve eşiyle mutlu olmak olan yakında ölecek bir adama kalkmış neler söylüyordum.Suyunu yavaşça içerken ona bakıp doğru bir şeyler söylemeye çalıştım.İyi hissettirmeyebilirdim ama kötü hissettirmek zorunda da değildim.Söyleyecek bir kelime bile bulamayınca iştahım kesilmiş şekilde salatama yumuldum.O an daha önce hiç olmayan bir şey oldu ve karnımın içinden yumuşak bir darbe aldım.Üç ay boyunca tekme atmasını beklemiştim ,hareket etmese yaşadığından bile şüphe duyardım ufaklığın.Elim tekmenin geldiği yere giderken dişlerim gözükecek şekilde güldüm.—Tekme attı, inanamıyorum.—Sözler beklediğim etkiyi oluştururken Cangür şaşkınlıkla bakakaldı.Böyle bir şey beklemediği belliydi.Ben de beklemiyordum.İzninle ben de hissetmek istiyorum dedi ve yanımdaki sandalyeye geçti iznimi almadan.Az önceki pişmanlığımdan dolayı elini karnıma yerleştirirken hiçbir şey söylemedim.Vücudum gerilirken karnımı kaplayan elin soğukluğu daha da gerilmeme neden oldu.Cangür, dedim eğlenen bir ifadeyle; bebek midemde yaşamıyor.Anlamayan gözlerle bana bakarken elini tuttum ve alta doğru sürükledim.--Burada-- dedim biraz yüksek çıkan sesimle.Eli doğru yerdeyken garip bir hafifleme hissettim.Niye böyle bir anı paylaştığım için mutlu olmuştum ki.Mutluluklarımı paylaşmayı sevmezdim.Kafamı kaldırınca bizi izleyen gözlerle karşılaştım.İlk oturduğumda dikkatimi çeken ailelerdendi.Burası aile mekanıydı ve çoğu ailenin arasından onları fark etmemi sağlayan mutlu gözükmeleriydi.Kafamı tekrar eğip bakışmayı keserken –Sanırım bir daha atmayacak, şey elini çeker misin, herkes bize bakıyor—dedim az öncekine oranla epey kısılan sesimle.Cangür anında elini çekerken tekrar karşıma oturdu.Biraz üzgün gözüküyordu.Tekmeyi hissetmediği için üzülmesi bende adlandıramadığım duygular yaşattı.Soğuyan makarnayı artık yemek istemediğim için gerileyip Cangür’e baktım.—Neden çocuğun olmasını bu kadar istiyorsun?—diye ortaya bir soru attım.Cevaplamasını bile beklemiyordum açıkçası.Derin bir nefes içine çekerken uzun bir konuşma bekledim.—Sadece anne ve babamın bana verdiği mutluluğu ben de çocuğuma vermek istiyorum, benim onlara verdiğim mutluluğu da çocuğumdan almak istiyorum.Sen neden istiyorsun?—Sonradan pişman olacağımı bildiğim halde karşılık verdim:--Anne ve babamın bana veremediği mutluluğu çocuğuma vermek istiyorum.—Kendime bile zor ifade ettiğim şeyi bir yabancıya söylemenin pişmanlığı ruh damarlarımda dolaşmaya başlamıştı bile.--Çocuğumu mutlu edeceğini söylemen içimi rahatlattı.—Duyduğum sözlere karşı üzgün bir sırıtma yüzümü kaplarken benden beklenmeyecek bir soru sordum.—İyileşme umudun hiç yok mu?—Hastalığı hakkında konuşmak beni rahatsız etmekten çok üzmüştü.Ben düne kadar bu adamın öleceğini düşünüp kendimi rahat mı hissetmiştim gerçekten.Tamamen umutsuzluk batağından yükselen ses sinirlerimi de yükseltmişti.—İyileşmek için bir sebebim var mı?—Konuşmayı bölen garson dolu makarna ve çorba tabaklarını  ve hesabı aldıktan sonra Cangür de ayaklandı.Konunun burada kapanmasını istiyordu.Ben de hızlıca kalktım ve peşinden çıkışa doğru yürüdüm.Kolay sinirlenen yanım yine zirveye tırmanmıştı.—İyileşmek için bir sebebin yok mu? diye tekrar ettim, kapıdan çıkıp soğuk tenime vurduğu anda.Ceketimi içeride unutmuştum.Unutkanlık huyuma lanet okuyup içeri gireceğim anda benim önümden geçip hızlıca ceketimi getirdi.Elinden sinirle aldığım ceketi giyerken yüzümü kaldırıp gözlerine baktım.—Az önce çocuğuna mutluluk vermekten,Çocuğundan mutluluk almaktan bahsediyordun?—Çocuğun lafı içime otururken cevabını bekledim.Bana doğru biraz yaklaşıp kafasını eğdi.Gözleri tam gözlerime otururken benim yeşillerimin aksine onlarınki canlıydı.Bu gözden kaçacak bir şey değildi.—Emin ol, o çocuk olmasaydı şu an yaşıyor olmazdım, senin tek hayalin sana benzeyen bir çocukla tüm ömür gül gibi yaşamakken benim bir sürü hayalim vardı.Ve çoğunu hiç beklemediğim bir anda kaybettim.Şimdi tek istediğim ölmeden önce bir hayalimin gerçekleşmesi.Anlıyor musun?Sadece hiçbir şey hissedemeden ölmek istemiyorum.Sonlara doğru dolan gözleri boğazıma otururken söylediklerimin üzerinde ne kadar etkili olduğu beni bile şaşırtmıştı.Tüm ömür gül gibi yaşamak…Anlaşılan bu cümle uzun bir süre benimle kalacaktı.

Manorexic BabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin