Kırmızı - Kim Jong In
Turuncu - Oh Sehun
Sarı - Zhang Yixing
Yeşil - Do Kyung Soo
Mavi - Wu Yifan
Mor - Kim Jong Dae
Pembe - Byun Baek Hyun
.
.
.
* ~~~ * ~~~ * ~~~ *
.
.
.
"Sen... Sen hayatımda arkadaş dediğim tek insandın." Luhan'ın bağırışları arasında Turuncu beni yere indirdi ama hala kolundan destek alıyordum.
"Luhan. Hiç bir şey bilmiyorsun." Kafamı sallayarak Luhan'a baktım.
"O zaman anlat Sang Byung. Anlat ki bilebileyim. Anlat ki öğreneyim. Bunca zaman beni neden merak etmediğini anlat. Bana bir kere bile ulaşmaya çalışmadın. Bunun için ne diyebilirsin ki? He? Nasil açıklarsın bunu? Çok yakın arkadaş değil miydik? En azından hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdin ama sen... Beni sadece görmezden geldin. Şimdi... Bunları bana açıkla." Luhan kollarını bir cevap bekler gibi birleştirdi. O çok haklıydı. Gurur yapmıştım, o kadar olaydan sonra ilk konuşan olmak bana zor gelmişti. Özür dilemem gerekiyordu.
"Öz-" Turuncu bir anda sözümü kesti.
"Senin kim olduğunu bilmiyorum ama kendine Sang Byung'un arkadaşı diyorsun. Eğer öyleysen, neden sen onu aramadın, neden ilk sen özür dilemedin? Zor mu geldi bunlar? Şimdi de gelmiş kendi yapamadığın şeyi bu kızdan istiyorsun. Ayrıca Sang Byung'u öylece unutup başka bir kızla takıldın. Sizi görünce Sang Byung'un üzüldüğünü düşünemiyor musun? Ve hala kendini mi haklı görüyorsun?" Turuncu'ya baktım. Kendimi bunca zaman yalnız hissediyordum ama şimdi öyle olmadığını görebiliyordum. Bu yedi şövalye benim için hep burada olacaktı. Kahretsin. Çok duygusal bir olaydı bu. Ağlamamam lazımdı. Kendimi sıktım. Turuncu beni tam kucağına alacakken Luhan öne atıldı.
"Evet o benim arkadaşım! Ve şimdi onunla bir şey konuşacağız!" Bileğimden yakaladı ve beni çekti. Dengemi sağlayamadım ve yere düştüm. Luhan şaşkın bir halde bakıyordu. Turuncu hiç düşünmeden beni kucağına aldı.
"Evet. Onun.Arkadaşısın. Hemde. En. Süperinden. Bravo." Turuncu ezici bakışlarını Luhan'a attı. Ellerimi boynuna sardım. Canım çok yanıyordu.
"Sang Byung... Be-" Luhan'ı duymamazlığa verip Turuncu ile konuştum.
"Beni buradan götürür müsün, lütfen?" Kollarımı daha sıkı sardım ve dudaklarımı göğsüne gömdüm. Gözlerimi kapattım. Başım dönüyordu. Suan da ihtiyacım olan tek şey biraz uykuydu.
"Lütfen kelimesini sonunda kullanmaya başladın." Dedi ve sessizce güldü Turuncu. "Bu yüzden isterseniz sizi dünyanın diğer ucuna bile götürürüm." Içimden Turuncu'ya kocaman teşekkür ettim. Kapıya doğru yürümeye basladı. Luhan Turuncu'yu kolundan tuttu.
"Nereye gittiğini sanıyorsun?" Luhan'a bakmadan bile deliye döndüğünü anlayabiliyordum. Turuncu kolunu silkeledi ve yoluna devam etti. Luhan'a cevap dahi vermemişti. Okul koridorunda yürümeye başladı. Sınıfım üst kattaydı. Bu yüzden çabuk gelmiştik. Sehun kulağıma eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Renkli Öpücük
FanfictionHani hikayelerde gökten ana karaktere 3 şey düşer ve hayatı değişir. Onu büyük maceralar bekler... Ben böyle şeylerin kitaplarda olacağına inanmıştım. Ki eminim sizde öyle inandınız yada inandırıldınız. Ben, Han Sang Byung ve 17'inci yaş günümde ina...