Multi Medya'daki bölüm şarkısıdır. Keyifli okumalar dilerim Papatya'larım.
Şarkının adı: Ellie Goulding - Love me like you do
"Ah o beyaz ile sarının uyumluluğuna ayak uyduran muazzam çiçek."
Kendimi yalnız hissettiğim zamanlarda papatya bahçesine gider onlarla dertleşirim. Çünkü insana yalnız olmadığını hissettiren ve grup halinde bulunan muhteşem bir çiçektir, papatya. Yalnızlık bana göre değildir bu yüzden sevmem yalnızlığı. Papatyalarda sevmiyor. Papatyalar ile çok ortak noktamız var. Onlar gösterişten çok uzaktırlar, tasarımı basit ve sadedir. Çiçek dilinde anlamı "Temiz Kalp"dir. Herkesi istisnasız bahar, aşk, güzellik gibi olumlu düşüncelere sevk eder. Ulaşılmaz değildir yani dışarı çıkıp kırsal alanlara baktığında onları orda bulabiliyorsun en azından ben her yalnız hissettiğimde kırsal alanlarda oluyorum. Kırsal alanlarda olmamın nedeni de işte papatyalar. Hayattaki çoğu insan papatyalar gibi olsa keşke. Hep olumlu olsak, hep iyi ve güzel düşünsek, ulaşılmaz olmasak, gösterişi çok fazla abartmasak; hayat olduğundan daha temiz ve daha güzel kalabilirdi. Ama hayat çok kirli insanlarla dolu. Ailesini umursamayanlar hatta anne ve babasını öldürenler onlara saygı duymayanlar, her şeyi kavga ve dövüşten ibaret sananlar, geceleri bir kadınla yatıp ertesi gün başka kadınla kalkanlar yani evlenmeden zina edenler, yetime veya öksüzle dalga geçip kalp kıranlar, parası olduğu halde şükredeceklerine daha fazlasını isteyip isyan edenler...
Hayata dair hep pozitif oldum. Sizde olun. Hiç yanılmadığım zamanlar olmadı mı? Tabi ki de oldu. Ama bu hayatta hep dik ve sağlam durmak zorundayız. Yıkıldığımız zaman kalkmasını ya da kaldırmasını iyi bilmeliyiz. Bir kaya kadar sağlam ve kolay kırılmayan olmalıyız. İnsanız ama nihayetinde; çok kırılıyoruz, ağlıyoruz, üzülüyoruz, pes ediyoruz, hatalar yapıyoruz. Yaptığımız hatalardan ders çıkarmaya ve hayata dair yaptığımız hataları yapmamaya çalışıyoruz. Hata yapmaktan korkmayın. Emin olun sizin o hata dediğiniz ince ayrıntıyı başka insanlarda yapıyor ve bundan ders çıkarıyor. O insandan senin bir eksiğin yok. O yaptıysa, o başardıysa sende düzeltebilirsin hatalarını tabi sen istediğin sürece.
Özgürlüğü sevin..
Herkes bir kuş kadar özgür olamaz. İstediğini, istediği zaman yapamaz. Engelleri vardır. Senin iyiliğin için seni engelleyip iyi yaptığını düşünen arkadaş ya da ailesi vardır.
Ama en azından boş sokaklarda dans etmek, şarkı söylemek, sevdiği arkadaşıyla saçmalamak ve daha nicesini hak eder insan.
Özgür olmayan insanlardan bazıları işçi çocuklarıdır değil mi? Onlar aile ya da başka nedenlerden dolayı mecburen çalıştırılıyor. Bir çocuğun en önemli haklarından birisi de eğitim hakkıdır. O çocuklar ilk eğitim görmeleri gerekirken ilk defa o yaşta bu zorlukta çalıştırılıyor. Sokakta, caddede, trafiğin tam ortasında...
Hep küçükken hayal ederdim kendi kendime sokaktaki çalışan çocukları görünce.
"Kendim çalışıp elimde belli bir miktar para olduğunda sokaktaki çocuklarla konuşup onları mutlu edeceğim."
Temiz kalpli hayaller. Çoğu insanın elinde olup ama yapmadığı yardımları yapmak bile huzur veriyor insana. Evet ben artık büyüdüm. 18 yaşındayım. Kendi paramı kendim kazanabilecek yaştayım. Aileme muhtaç kalmaktansa kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim. Evet bunu başarabilirim.
"#temizkalplihayallerkuruyorum" yazarak kurduğun 1 hayali anlatır mısın?
***
Dışarıda ki ani hava değişimi beni şaşırtsa da yağmurlu havaları, güneşli günlerden daha çok severim. Yağmur yağdığı zaman evde durmak imkansız benim için. Üzerimde duran Bugs Bunny'li romantik pijamalarıma aldırış etmeden çıktım sokağa. Sokağa ilk çıktığımda esen rüzgar üşüttü beni peşinden onu esinlendiren yağmur ısıttı vücudumu. Yağmurun altında bekledim bir süre. Açtım yana doğru ellerimi ardından kaldırdım göğe yüzümü.
"Göğü yaratan rabbime şükürler olsun."
Yüzümün sularla boğuşmasından sonra ağzımı açtım yağmura karşılık. Dilim ile yağmurun su damlacıklarının buluşmasını bekledim. Dilime gelen yağmur damlacıkları yüzümde papatya açmasına neden oldu. Yüzümde gülücükler değil de papatyalar açıyordu.
Yağmurun toprak ile karışmış olduğu o koku var ya işte. O koku muazzam. Sanki Dünya'nın bütün pislikleri kötülüklerden arındırılmış da önümüze tertemiz hiç kirletilmemiş topraklar gelmiş.
Kötülüklerden arındırılmış toprak kokusunu çektim içime doya doya. Yağan yağmurun ortasında deli gibi dönerken Uzel'in şemsiyesini dikkatimi çekti. Rengarenk bir şemsiye, çocukların şemsiyesi gibi kulakları da vardı şemsiyenin. Uzel'in yanına giderken sırılsıklam olup, kıyafetlerimin üzerine yapıştığını fark ettim. Umursamadım.
"Uzel deli misin? Bu güzel havada şemsiye mi kullanacaksın?"
Bana biraz şaşırmış olmalı ki cevap vermedi.
"Ah benim akılsız arkadaşım. Şemsiye güneşten korunmak için yağmurdan değil. Bırak bakayım şemsiyeni gel yanıma şu dar sokaklarda koşalım, yağmurun tadını çıkartalım."
Gözlerim ışıl ışıl parlıyordu. Mutluydum. Uzel aslında deli olanın benim olduğumu düşünse de. Bir deli olarak çok mükemmeliz değil mi?
Onca dakikadan sonra Uzel başladı konuşmaya.
"Rüyaa! Islanmayı sevmem biliyorsun. Vıcık vıcık olur elbisem üstüme yapışır. Sen koşsan ben sana baksam güzel güzel olmaz mı ya?"
Kızgın bakışlarımı üstünde gezdirdim.
"Heh? Olmaz diyorsun yani."
"Uzell! Ayıp ediyorsun, gülüm."
Kızgın bakışlarımdan sonra sırıttım ona karşı. Yüzündeki gerginlik gitmiş artık o da benim gibi sırıtıyordu. Uzel'in elinde şemsiyeyi apartmanın köşesine koydum, koşarak. Yanına gittiğimde o da benim gibi kafasını gökyüzüyle buluşturmuş, kollarını iki yana kocaman açmış ve dönüyordu.
"Papatya'm. Bu çok güzel."
"Gül'üm. Her şey seninle güzel."
***
Bu bölümü 3 ay sonra atıyorum çünkü okul ve okul dışı bir sürü olaylar geçti başımızdan. Şimdi okul bittiği için haftada 2 kez bölüm atmaya çalışacağım. Kitabı merakla bekleyen yani benim dikkatimi çeken @besiktasliiii- arkadaşımıza çok teşekkür ediyorum. Beni çok mutlu ediyorsun.
Bu bölüm 737 sözcüktür.
Bu bölümü yayınladığım tarih: 14.06.2018
Sende bu bölümü okuduğun tarihi buraya yazar mısın, Papatya'm?
Arkadaşlarını etiketler misin?
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM PAPATYA
Teen Fiction"Rüzgar ne kadar sert eserse essin, yıkamadı Papatya'yı." Romanı yayınladığım tarih: ~|17.02.18|~