TAEHYUNG
Sabahın ilk ışıkları ile uyanmıştım. Ardından telefonumun sesli bir şekilde çalmasıyla kapalı olan gözlerimi zorlukla aralamıştım. Dün okulda 1 saat fazla kaldıktan sonra Hoseok'un yanına gitmiştim.
Daha sonra onunla bugün içinde sözleşmiş ardından gece geç saatlerde eve gelmiş ve ezberlemem gereken senaryoyu ezberlemiştim. Uyuduğumda saat 4.30'a geliyordu.
Çalan telefonumu elim alıp Hoseok'un aradığını görüp cevaplamıştım.
-Günaydın TaeTae buluşuyoruz değil mi?
-Günaydın Hoşik yeni uyandım yarım saate hazırlanıp çıkarım olur mu?
-Ahh bende aslında onun için aramıştım. Dersim bugün 1 saat erken başlıyor daha sonra aram var. Sana da uyarsa yanıma gel ardından birlikte geçeriz. Hem şu geçen gün üzerinde durduğumuz hareketi de gözden geçirmiş oluruz?
-Ahhh pekala yarım saate ordayım. Görüşürüz Hoşik.
Hoseok ile konuştuktan sonra kalkıp kısa bir duş aldım. Daha sonra üzerimi giyinmek için odama geri döndüm. Odamı seviyordum büyük olmasa da ferah bir odam vardı.
Basitçe giyindikten sonra ekstra kıyafetlerimide alıp okula doğru çıktım.
Direk üçüncü kata doğru yönelmiş hızlı adımlarla dans sınıfına doğru giderken sert bir bedene çarpmamla duraksamıştım.Kafamı kaldırmamla Hoseok'un öğrencilerden biri olan Jungkook ile karşılaşmıştım. Bunu biliyordum çünkü Hoseok sürekli ondan bahsederdi. Dansta çok iyi olduğunu çoğu kez duymuştum. Ufak bir tebessüm attığımda yüzünde beni tanımayan bir ifade vardı.
Gülümsememi büyütüp ona tam;
-Ah ben Taehyung Hoseok'un kuzeni bir kaç kee derslere gelmiştim belki hat.... diyeceğim sırada sözümü kesmiş;-Çok üzgünüm ancak acelem var o yüzden seni özür dilemiş varsayıp dersime gidiyorum.
Ne diyordu bu ne özründen bahsediyordu? Tam yanımdan geçip gideceği sırada sinirlerime yenik düşüp ayağına çelme takacakken bunu farkedip oda aynı hamleyi bana yapmış ve bu yüzden ayaklarımız birbirine dolanıp yere yapışmıştık.
Kafamı sağa doğru çevirdiğimde sinirli bir çift göz görmeyi beklemiyordum açıkçası. Aniden ayaklanmış ve;
-Seni ahmak sana derse gitmem gerektiğini söylüyorum ve sen buna rağmen benimle oyun oynamaya çalışıyorsun. Eğer oyun oynamak istiyorsun yanlış yerdesin ufaklık. Kreş 3 sokak arkada.
Diyerek sinirli söylenmişti.
Onun söylediklerinde UFAKLIK kelimesine takılmışken aynı zamanda tavşan dişlinin yanında olduğunu yeni farkettiğim ve gülmekten kıpkırmızı kesilen çocukla gözlerimiz kesişmişti.O da beni farkettiğinde ağzına açmış tam benden özür dileyecekken arkada diğeri;
-Hadi ama Jimin-shi şu ufaklıkla daha ne kadar zaman kaybedicez Hoseok bizi mahvedicek.
-Ondan özür dilemelisin Jungkook sikiyim ne ara bu kadar düşüncesiz oldun sen?
-Hobi hyungun dersine geç kalmaya başladığımdan beri. Şimdi şu ufaklığı bırak ve gidelim. Ayrıca sen bana küfür mü ettin?
Bana daha fazla ufaklık demesine dayanamayıp;
-Seni serseri ben senden büyüğüm diyerek çıkışmıştım.
Benim ani çıkışıma kahkaha atarak diğer sevimli -adının Jimin olduğunu öğrendiğim- çocuğu da alarak yanımdan gitmişlerdi. Daha ne kadar öyle oturduğumu bilmiyorum ama arkadan gelen gülme sesiyle kafamı kaldırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~RAINBOW~
FanfictionYağmur, her zaman ardından gökkuşağını bahşeder bize. Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olur üstüne yağar;Ama rengarenk gökkuşağı da yağmurdan sonra çıkar.