~4~

13 2 0
                                    

NAMJOON

Adının Jin olduğunu öğrendiğim çocukla birlikte kafeye girdiğimizde onun da en az benim kadar panik ve heyecanlı olduğunu fark etmem çokta zamanımı almamıştı. Çok fazla zamanımın olmadığını düşünerek bir anda lafa girmeye karar verdim.

-Ben ve birkaç arkadaşım bir müzik grubu kurmayı düşünüyoruz ve grubumuzda senin gibi sese sahip birinin olmasını da çok isteriz.

-Anlayamıyorum. Yani böyle bir teklif alabilmek için çok güzel bir sese sahip olmam lazım ama ben böyle olduğunu düşünmezken sizin bu ani teklifiniz karşısında ne diyeceğimi inanın bilemedim. Yani demek istediğim sesime daha ben katlanamazken siz, daha sonrasında onlarca insan nasıl katlanabilir ki?

-Korkunu ve endişeni elbette anlıyorum Jin ancak ben senin sesini ufak bir mıraldanma ile fark etmiş ve hayran kalmışken senin bunu söylemen ne kadar adil olur sence? Bir düşünsene yüzlerce insan senin sesini duyabilmek için bir çok engelle karşılaşacak olduğunu bilmesine rağmen sen bunu kabul etmeyip kendini onlardan nasıl mahrum bırakmayı düşünürsün? Tamam haklısın hiç kimse her gün otobüsteyken böyle bir teklifle karşılaşmaz ama senden bunu düşünmeni istiyorum ciddi anlamda. Şimdi iznin olursa sana herşeyi kısaca özetlememe izin ver ; diyerek söze girdim.

Yaklaşık 1 saatin sonunda Jin'e baktığımda daha tatmin olmuş gözüküyordu. Ona umutla bakıp bir cevap beklediğimi belirttiğimde;

-Bilemiyorum Namjoon-ah, anlattığın şeyler çok güzel mükemmel ötesi şeyler ancak bana düşünmem için bira zaman ver. Üstelik bu kararı tek başıma alamam. Jimin'e ve Jungkook'a da danışmalıyım. O yüzden izin verirsen artık gitmeliyim ama emin ol en kısa zamanda sana geri dönüş yapacağım.

Jin'in söyledikleri beni gülümsetirken bir yanda da diğer iki ismi duyunca biraz garip olmuştum. Ama çok takılmadan onaylamış ve ona numaramın olduğu kartımı verip en kısa zamanda dönüş yapmasını söylemiş kabul etmesi için birkaç kez daha ısrar etmiş daha sonra ufak bir uyarıdan sonra gülerek veda edip ayrılmıştık. Nedense umudum gittikçe artarken acele bir şekilde taksi durdurup BİG HİT in önüne gelmiştim. Umarım her şey yolundayken tam sonunda patlamazdık.

JUNGKOOK

Jimin hyung ile birlikte akşama doğru eve giderken dans hocamız Hoseok aramış müsaitsek bizi evde ziyaret etmek istediğini söyleyip önemli bir konu hakkında görüşmek istediğini bildirmişti. Bizde tereddüt ederek onayladıktan sonra(sonuçta hocamızdı) evde bir şey olmadığını hatırlayıp kendimizi markete atmıştık.

Gerekli birkaç ıvır zıvırı aldıktan sonra eve giderken yolda Jin hyung ile karşılaşmış ve ona da kısaca söylemiştik misafirimizi. O da bize haberi olduğuna dair bir kaç şey zırvalamış ve ardından onaylamıştı. Tabi onaylamasındaki bir diğer sebep Hoseok hyungun onun da arkadaşı olmasıydı. Resmen etrafımızdaki herkes bir şekilde birbiriyle bağlantılıydı ve bu bazen gerçekten can sıkıcı oluyordu çünkü hiçbir şeyi saklayamıyorduk birbirimizden. Cidden birinden gizli bir şey yapmaya kalkışsak elimize yüzümüze bulaşırdı kesin buna adımın 'ultra yakışıklı kaslı jungkook' olduğu kadar emindim.

Evin önününe geldiğimizde Jin hyung bizimle bir şey konuşmak istediğini aslında Hoseok'un da bu yüzden geldiğini , garip bir şey yaşadığını söyleyip bizi heyecanlandırdıktan sonra ancak Hoseok geldikten sonra anlatacağını söylemişti. Yani anlayacağınız hevesimizi kursağımzda bırakmıştı.

Evdeki ufak bir banyo tartışmasından sonra birinci olarak duşa girdikten sonra mutfağa geçmiş ve atıştırmalıkları hazırlamıştım. Daha sonra diğerleri yardıma gelince çabucak hazırlamış ve salona geçmiştik. Jimin hyungla bugün olan dersler hakkında tarışırken kapı çalmıştı ve

~RAINBOW~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin