1" ANTLAŞMA

1.5K 132 104
                                    


İlk önce siz bölüme geçmeden önce şunu söyleyeyim:

Baran'ın karakteri size ters düşebilir ve ona doya doya laf söyleyebilirsiniz.

7000 kelime - 100 vote 100 yorum.

-*-


Siyah dalgalı saçları omuzlarından aşağı çeyrek dakikalık bir zamanda sallanmaya devam ediyordu. Her adımında önüne düşen saç tutamlarını itmekten bıkmış, bir süreden sonra yorgun düşmüştü. Ayaklarında derman kalmamıştı koşmaktan. Yağmur, adeta bardaktan boşalırcasına yağıyordu ve hava yüzünü milim milim donduracak kadar soğuktu. Yarım kollu, uçları dantel işlemeli siyah tişörtü her yelkovan hareketinde biraz daha ağırlaşıyordu. Elleriyle kollarını ovalamaktan çoktan vazgeçmişken bedeni parmak uçlarına kadar kasılmıştı. Ve gökyüzüne çıkan ay, önüne çıkan ağaçları kolaca seçmesine yardımcı oluyordu.

Ormanın derinliklerine daldıkça ağlaması şiddetlenmişti ve yüzüne eklenen her yeni gözyaşında görüşü biraz daha bulanıklaşmıştı. Dünya bir sis bulutunun altında ezilirken ayakları sonunda pes ettiğinde bedeni bir ağaca yaslanıvermişti. Nefesleri yuvarlak şeritler halinde gökyüzüne yükseliyordu...

Karanlık, her nefesinde biraz daha ruhunu emdi.

Ensesinde ölümün sıcak nefesini hissetti. İki adamın bedeninde hayat bulmuş ardından koşturuyordu. Adımları hızlıydı, her yelkovan titreyişinde biraz daha yaklaşıyordu genç kıza...

Genç kızın gözlerinden usulca akan bir damla yaşın ardından ormanda yankılanan bir çift erkek sesleri duyuldu. Bir nefes, havayla yoğruldu.

Ağaca yasladığı omzunu geri verip tanrıya kendisini kurtarması için dua ederken tekrar bacaklarına yüklendi. Sona doğru yaklaştığını hissedebiliyordu. Ciğerinden dudaklarına doğru gelen hırıltı seslerini duyana kadar koştu.

Adımları bacaklarına, bacakları bir sarmaşığa dolanana dek koştu.

Koştu.

Görüşü gözyaşlarının tesiri altında kalıp yok olana kadar koştu.

Ve göğsü bir çukurda acıyla burun buruna geldiğinde karanlık kendisine sarılmaya hazırlanıyordu.

Dudakları, paramparça olmuş o dudakları, kandamlalarının ağzına akmasına umursamadan açılırken genç kız düştüğü çukurda son cümlelerini kurdu. Dudaklarında bir gülümseme, veda ediyordu gökyüzüne.

"Artık gelebilirim, anne..."

Gece, iki büklüm olmuş yerde yatan kıza siyah bir çarşaf indirerek onu Azrail'inden alıkoyduğunda sesler havaya karıştı. Bir ninninin melodisi yağmur damlalarının arasına sızdı. Bedeni çamur birikintisine biraz daha gömülürken nefesi bir boşlukta takılı kaldı.

Bu boşluk Baran Demirzade'nin boşluğuydu.

-*-

Dönüp geçmişimize baktığımda elime bir kadehin içinden hiçliğin parçaları dökülür çoğu zaman. Bir şeyler bulabilmek için inşa ettiğim umudum o parçaların arasına karışarak yavaş yavaş yok olur. Bir sis bulutu anılarımın üzerine çöker, onları benden alıkoyar. İlk sevgilim, ilk doğum günüm, ilk oyunum... Bunlar gibi birçok yaşantı sanki benim olmamış gibi benden kaçarken geride kalan bölük pörçük kesitler kalır elimde. Peçete parçalarıyla bir evi yakışım, sevdiğim çocuğun kafasına tahta parçası atışım ve de oyun oynarken bir havuza düşmem. Pek önem teşkil etmese de ardımda o kalan o anıların ardından üzülmemek elde olmuyordu. Yani, şu ana kadar bir parçam üzülüyordu en azından.

SADECE 62 SANİYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin