2 ⚜

85 46 6
                                    

"Güzel! O zaman yarın bizim eve sen de geliyorsun biz sohbet ederken sen de Erin'le vakit geçirirsin. Kızcağızın üç tanecik arkadaşı var zaten. Belki azıcık sosyalleşir." Sevgilisi onun elini tuttu ve beraber kahkaha attılar.

Evet işte bu güzel bir haberdi. Yol boyunca küfrettiğim kadına sonsuz teşekkürlerimi sundum. O olmasaydı bu adamla tanışamayacaktım.

Alkol almış olmasaydım çoktan melek gibi bir evlat rolünde olurdum ancak şu an bunu yaparsam ağzımdan kaçıracağım her söz bu adamı o fikirden vazgeçirebilirdi. Ki bu, şu an en son isteyeceğim şeyden bile sonraydı.

"Müsaadenizle ben odama çıkıyorum. Siz de rahat rahat sohbet edin." Babam bana şaşkınlıkla bakıyordu. Çünkü ben sadece gerekli durumlarda böyle konuşurdum. Birkaç birşey sezmiş olacak ki; yüzüne değişik bir gülümseme yayıldı ve bundan hiç hoşlanmadım.

"Müsaade senin." Bu adamdan hoşlanmıştım. Aslında kızından daha çok hoşlanmıştım.

"İyi geceler o zaman. Ve iyi geceler baba." Efendi çocuk mode: On. Ayrıca babama göz kırpmıştım.

"İyi geceler."

Hızlıca merdivenleri tırmandım ve koridora ulaştım. Şimdi ,herkesin bir gizli yeri vardır değil mi? Tabiki evet, ben de öyle düşünmüştüm. Koridorun sonundaki evin üçüncü ve kullanılmayan tuvaleti. Işıkları yakmamıştım çünkü hizmetçilerden birinin buranın kullanılmaya başladığını zannetmesini istemiyordum. Bunun yerine telefonumun ışığını açmıştım. Bu tuvalet duvarları en kalın olan tuvaletti. O yüzden duvardaki taşlardan birini çıkarmış, arkasına boş bir kutu boyutunda yer yaptırmıştım. Burada Erin'in yerde bulduğum tokası, defterinden bir kağıt, kopan çanta fermuarı, resimleri ve bir adet flaş belleğin içinde videosu vardı. Yedinci sınıf fen projesi. Hazırlayan Erin Yolaç. Bunu bana Alp bulmuştu. Nasıl bulduğunu hiçbir şekilde anlatmadı bana. Ancak o yamuk yapmazdı. Bunu bildiğim için fazla üstüne gitmedim. Üç gün önce bulduğum kalemini de ceketimin cebinden çıkarmıştım. Tahta bir kurşunkalemdi. Diş izleri vardı üzerinde. Taşı usulca yerinden çıkardım ve kalemi yerleştirdim. Artık ona ait bir parça daha vardı bende olan. O yoktu belki yanımda. Ama bir gün olacaktı. Ve ben o gün gelene kadar onu biriktirmeye devam edecektim.

Taşı yerine yerleştirdim ve telefon ışığını kapattım. Yüzümde bir gülümseme vardı. Buna da Erin Yolaç'mıştı. Kapıyı açtım ve koridora çıkıp arkamdan kapıyı kapattım. Islık çalarak odama yöneldim. Bazen gerçekten de şaşırtıcı olaylar oluyordu. Mutluydum.

Sabah saat 7,23••••••••••••••••••••

Iphone'un en nefret ettiğim zil sesi çalıyordu. Kim bunu benim telefonuma ayarlamıştı!

Arayan: Rüzgar

" Doğu abi fena fikir bulduk."

" Ulan  bu saatte mi aranır !?"

" Abi bi dur bi dinle bak şimdi sen şimdi Eri-"

" Erin' i nereden biliyorsun sen?"

" Ya bi dinle bak şimdi sen gidiyorsun ve aynı onun gibi simsiyah oluyorsun. Adını değiştiriyorsun ve öyle tanıştırıyorsun. Bizim Atakan'la çok yakın onlar."

" Şerefsiz olan?"

" Doğru sen tanımazsın onu. Şöyle söyleyeyim beraber takılıyorlar Oğuz'da var onlarla. Grup da diyebiliriz üçüne."

" Ben ne yapacağım?"

" İşte sen de Atakan'la yakın olacaksın o da seni aralarına almaya çalışacak. Tabi seni biraz değiştirmek lazım."

" Ne değişmesi ? Abuk subuk şeyler yaptırırsan dalağını sökerim ona göre!"

" Tamam abi sen düşün. Sonra saat 14te bizim mekanda buluşalım."

" Tamam kapat."

Uykumu böldü lan. Ama iyi fikir. Değilmi ama şimdi? Sahte kimlikler . Doğukan Bond 008 ovwv-yess. Elimde de bir MP-40 . Tamam daha fazla konuşmayacağım. Ama neticede herkesin küçükken bir hayali vardır değilmi? Böyle kabadayı olduğuma rağmen tatlı çocuktum ben küçükken. Güzel kızları tavlamak için onlarla sokakta kızlarla evcilik falan oynardım ben. Çarpılcam aq.

Saat daha çok erkendi. "Bu saatte insan uyandırılır mı be!"

 

Telefonun zil sesini değiştirip sesi kapattıktan sonra yastığı kafama gömdüm. Fakat bir eksik vardı. Dikdörtgen şeklinde olan birşey. Yataktan kalktım ve dolaptan üzerime örttüğüm çarşafı alıp geri yatağa oturdum. Üzerimi örtüp tam uzanmıştım ki bir eksik daha olduğunu farkettim. Bu sefer de sıcak olmuştu. Ayaklarımı çarşaftan çıkarıp uyuma ümidiyle gözlerimi kapattım. Yalnız, hala bir eksik vardı. Beş gün önce odamda tam öldürecekken kaçıp kayıplara karışan böcek neredeydi şimdi ? Banane ya görürsem işi biter alalalah.

 

Saat :13.46

Bardakları düzenleyen barmene gidip bizimkileri sordum. Adam hepimizin kim olduğunu biliyor artık. Adam " Hiçbiri gelmedi daha. " dedi. Tahmin etmiştim. Telefonumu çıkarıp Alp'i aradım. O da biliyormuş planı. Ama kızların haberi yok. Adamlar işlerini biliyor. Kızlar öğrense bütün okul bunu konuşur herhalde.

Saat : 14.06

" Abi şu mağazalara girmemiz lazım."

" Alp. "

" Abi yürü ya!"

" Adam gibi bir yere götür bari."

" Tamam. O iş bende abi."

" Rüzgar nerede ?"

" Arabada bekliyor."

" Tamam. "

İçimden bir ses işi yüzümüze bulaştıracağımızı söylüyordu. Ancak denemeye değerdi. Seveninin değerini bil Erin! Senin için ne hallere düştüm lan!

                                                -----------BÖLÜM 2 --------BİTTİ ! ------

♕ Sahte Kraliçe ♕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin