4⚜

28 5 0
                                    

4

"Atakan sen bittin koçum."****

Tişörtümü ellerimle örterek karşımdaki meraklı tiplere baktım. İkisi de utanmadan göğüslerime bakıyordu. Atakan güzel kızların yanında göt üstü düşersin inşallah. Ve sana gelince Doğukan adlı varlık, okulun ortasında kafana kuş pisler umarım.

" Siz nereye bakıyorsunuz öyle!"

"Iıı. Biz... Şeyy..."

Atakan'ın kolunu çimdikledim ve "O zaman biz bi gidelim. Görüşmemek üzere, hoşçakalma lütfen." Tabi bunu söylerken ellerimle göğsümü kapatmamıştım. Yaşasın ben. Hala bakmakta olan Doğukan adlı şahsa küçümser bir bakış atıp geride bırakarak. Atakan'ı çekişirmeye başladım.

"Rezil oldum senin yüzünden Atakan!"

"Birşey soracağım eninde sonunda biri görecekti zaten. Bu konuda hiç tartışma yaşamayalım lütfen."

Diyerek etrafa sapık gülücükleri atan varlığa tarihin hediyesini vermek üzereydim. Yeterince suratıma mal mal güldükten sonra bacağına attığım yetenekli tekme sonucu yere kapaklandı ve anırmaya başladı. Kuduz köpekler yesin seni hayvan herif.

"Erin çok acıyo amaaa!"

"De sittir lo. Bakarken iyiydi."

Oğuz koşarak yanımıza geldi. "Napıyorsunuz siz burda!"

Hızla kenara çekildim ve kollarımla göğsümü kapadım.

"Boşver ya gelin hadi gidelim. Bugünlük bu kadar rezillik yeter."

Evet biz üç salak insan sokakta mal mal yürüyorduk. Etrafımızdakiler kim bilif bizim hakkımızda ne düşünüyordur. Boşver ! Kimin umrunda ! Biz böyle eğleniyorduk.

Yollarımız ayrılmıştı. Benim evim en yakında, onların ki ise iki sokak ötedeydi. Ve güzel haber : tişörtüm kurumuştu. Benim akıl karşıtı arkadaşım! Ve yine güzel bir haber ; yaşıtlarımın çoğu şu an sevgilileriyle film izlemek gibi şeyler yapıyorken ben sapık arkadaşlarımla takılıyordum. Evet. Kesinlikle ağzımın ortasına bir kürek yemem gerekiyordu. Hemen. Şimdi.

Sonunda eve vardığımda kapıyı babamın manyak sevgilisi açtı. Bu kadını seviyordum. Ama yaşına göre fazla deli doluydu. Maç izlerken babamla beraber küfür ettiklerini hatırlıyorum. Fakat bu onu sevmeme engel olmuyor, aksine daha çok çekiyordu. Ayrıca o babamdan daha anlayışlı biri. Onun sayesinde istediğim zaman dışarıya çıkabiliyordum.

Tekrar düşündüm de ; iyiki varsın manyak sevgili !

"Hoşgeldin canım."

" Naber Aslı ?"

"Harikayım tatlım gel seni misafirlerimizle tanıştırayım."

Merakla kafamı salona doğru çevirdim. Babam ve bir adam oturuyordu. Tabi birde çocuk vardı. Adımlarımı hızlandırarak yanlarına gittiğimde yaklaşık 1 saat önce tanıştığım ve fazla hoşlanmadığım insan yüzüyle karşılaştım.

"Kızım bak seni yeni ortağımla tanıştırayım Haldun Haznedar. Ve oğlu Doğukan."

Doğukan adlı şahsın babasının uzattığı eli nazikçe sıktım. Ve daha sonra Doğukan'a gelince "Biz zaten tanışıyoruz." diyerek uzattığı elini boşta bıraktım. Kırılmış olsa ki gülümsemesi kaybodu. Şimdi Doğukan'ın suçu ne diyeceksiniz. Bana ne ya alalalah bakmaması lazımdı.

Garip garip bakan babama döndüm " Bir saat önce parkın orda Atakan tanıştırdı babacım." dedim. Yanlış anlamasın diye. "Tamam o zaman kızım siz isterseniz burada oturun yada senin odana çıkın arkadaş arkadaş konuşursunuz." Diyen babama baktım ve dedim ki ; "Peki babacım." Çünkü bunun sonucunun önce tanışma faslı sonra zoraki evlilik olmasından şüpheleniyordum. Benim odama çıkarsak arkadaş olacağımızı düşüneceğinden sorun olmazdı. Yani, umarım.

Yanlarından istemeyerek ayrıldım ve koridora yöneldim. Ben bu çocukla ne yapacaktım şimdi !? Bu saksı zaten sadece sınavlarda çalışır. O da yarım yamalak. Al bakalım Erin. Yedin ayvayı sen kızım.

Vee işte benim güzel derli toplu odam. Askıda sütyenler masada gofret çöpleri, sandalyeden sarkan mouse ve açlıktan ölmek üzere olan papağanım Abdurrezzak. Evet ona bu adı verdim. Çok tatlı değil mi ki ?

İçeriye girmemle arkamda bir erkeğin olduğunu farketmem birkaç saniyemi aldı. Saliseler içinde askıdaki askıda olmaması gereken ama hala askıda duran askıdaki asılmış cisimleri dolabın içine tıktım ve kapağını hızlıca kapatarak umutsuzca "Tekrar hoşgeldin." Diye bağırdım. Çünkü ben mallık konusunda doktora bitirip mastır yaptım.

Sanıyorum ki oda denen çıfıt çarşısına bakıp kaçma planları yapıyordu. Ya da yatağımın üzerinde duran kokuşmuş çoraplara da bakıyor olabilirdi. İçsezilerim bu çocuğu hemen buradan uzaklaştırma yönündeydi. Ama çoktan odaya girmişti ve ben kapıyı kapatmıştım.

Ben yere salak salak bakarken bir anda elini yanımdaki 1.80 lik şahıs elini uzattı. "İyi bir başlangıç yapamadık. Tekrar tanışalım. Ben Doğukan. Seni ilk defa burada görüyorum. Senin adın neydi?"

"Erin. Erin Yolaç." Uzattığı eli sıktım ve gülümsedim. Karşımızda duran sandalyeyi çekti ve oturdu. "Eee ne yapmak istersin?" Soruyu ben sormuştum. "Konuşalım." "Ne hakkında konuşalım ?" "Seni tanımak istiyorum. " "Pekala, adımı biliyorsun. Arkadaşlarımı da gördün. Tabi Oğuz'u görmedin. Ama bizimle takılmaya başlarsan görürsün. Tabi eğer sen de istersen yada bizimkiler de kabul ederse. Ve gördüğün gibi bir papağanım var. Adı Abdurrezzak. Ve o bir erkek. Ve şu cam. Babam dışarıya çıkmama izin vermediğinde ordan kaçıyorum. Böyle fazla değişik olmayan bir hayat tarzı." Diyerek gülümsedim. "Ya sen?"

"Doğukan. Lisenin öküz playboyu. Dersleri sevmeyen bir kişilik. Aşırı fantastik hayalleri olan bir insan. Uyumayı sevmeyen bir tip. İnsanlıktan çıkmış gibi bağırabilen bir horoz ayı. " Evet bunları karşımdaki 32 diş söylüyordu. Olum sen şu her hikayelerdeki kötü çocuklardan değil miydin ? Naptılar sana kuzum.

Ama şöyle değişik birşey vardı ki etrafa bakarken gözlerini büyütüyordu ve ben nedensiz gıcık oluyordum. " Şu gözlerini büyütme.!" "Nasıl yani ?" Gülerek cevapladım;" Gözlerini büyütüyorsun." "Hiç hoş olmuyor." "Sanırım bunu tamamen engelleyemem ama senin için deneyebilirim." Güldü. Ne güzel güldü be. Çok güzel güldü. Acaba Rüzgar da benim yanımda böyle güzel güler miydi ki ?

------ Bölüm 4. BİTTİ !-------

♕ Sahte Kraliçe ♕Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin