Acaba Rüzgar da benim yanımda bana böyle güzel güler miydi ?***
Oturduğu sandalye çalışma masamın sandalyesiydi. Bu da demek oluyordu ki ; benim güzel günlüğüm! Şu an elinde benim siyah deri ve pembe tüyleri olan benim güzel defterim. Ah hayır Doğukan!
Birgün işe yarıyacağını tahmin ederek aldığım sopayı yerinden çıkardım ve "Hemen o defteri yere bırak ve arkanı dön!"
"Bırakayım mı ki?"
"Seni sopalarım bırak onu!"
Saniyeler içinde defteri aldı ve tuvalete koştu. Tam giriyordum ki içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Pekala, B planının sırası gelmişti.
"Aaah!"
"Ne oldu ?"
"Parmaklarım!"
"Ne oldu parmaklarına ?"
"Kapıya sıkıştı. Aaah!"
Hızlıca kapıyı açtı ve ellerimi avuçlarına aldı. "İyi misin?" Defteri lavabonun kenarına koymuştu. Ve hala kapalıydı. (Yani daha okumamıştı. Oley!) "İyi değilim seni gerizekalı parmaklarım sıkıştı!" Halbuki hiçbirşey olmamıştı. Sadece birazcık parmaklarımı ısırmam yeterliydi. (Hihahahahah!) Bekle biraz dedi ve koşarak odadan çıktı. Bu kadar önemseyeceğini tahmin etmiyordum. Boşver ! Koşarak günlüğümü aldım ve balkona çıktım ve çalıklıkların arasına attım. Orada bulamazdı. Yani umarım. Tam balkondan çıkmıştım ki Doğukan kapıda göründü. "Ellerini ver." Dediğini yaptım. Elindeki buzu yavaşça parmak uçlarıma tuttu ve "Daha iyi hissediyor musun?" "Evet saol seni gerizekalı." Günlüğüme dokunmayacaktın seni insanlıktan çıkmış pis insan!
Bir anda kafasını çevirdi ve buzu ellerime tutuşturup koşarak tuvalete gitti. Tabi günlüğü bulamayınca yüzündeki güller soldu bu insancığın. "Seni küçük cadııı." "Cık cık cık cık. Çok ayıp Doğukan. Bir kızın günlüğünü karıştırmamayı öğrenmelisin. Yoksa sopayı yersin." Dedim ve sopayı elimde sallamaya başladım.
************** *************** ***************
Yarım saattir Doğukan'ın anlattığı salak salak şeylere gülüyorduk. En sevdiğim ise Doğukan In Wonderland. Evet şunu fark etmiştim ki hiç tahmin etmediğimiz kişileriden hiç tahmin etmediğimiz şeyler çıkabiliyor. Kısacası bir playboyun ne kadar öküz ve arkadaşçıl olduğunu öğrenmiştim.
Kapı çaldı. Aslı'ydı. "Doğukancım baban kalkıyor. İstersen burada kalabilirsin (göz kırptı) ve yada gidebilirsin." dedi. Ah bu kadın neyi ima etmeye çalışıyordu. Yok yok burada kal mış. Bir kaç saat daha nasıl katlanabilecektim ben buna! Hem de daha tanıştığımız ilk günde az kalsın bütün sırlarımı öğreniyordu!
"Tamam Aslı o da gidiyordu zaten. Değil mi Doğukan ?"
"Yani tabi gitmemek çok isterdim ama gitmem gerekiyo ayrıca ben hiç rahatsız etmek istemem." dedi ve sırıttı.
..... Çarşamba Sabahı Saat 10.45 .....
"Günaydın Sahte Kraliçe Hanım. Bugün nasılsınız ? Yarın görüşmek dileğiyle... Doğukan ve yanına kalp işareti koymuş ! Yazdığı mesaja bakar mısın ! Hem benim numaramı nerden bulmuş bu !"
"Eee Erin siz işi baya pişirmişsiniz işte."
"Sus Sezin. Daha yeni tanıştık az kalsın günlüğümü okuyordu. Pis varlık. Oksijenimizi tüketiyor böyleleri."
"Kızım biraz düşünsene; o okulun en popülerlerinden biri. Sen wtf ?"
"Ses kes bi kere sen bilmiyosun Atakan gerizekalısı beyaz tişörtüme su attı onun yüzünden heryerimi gördü ya."
"Ooha- Erin. Ben sizi yalnız bırakayım." dedi ve göz kırptı.
"Dur nereye gidiyorsu--"
"Naber Erin." Bunu söyleyen Doğukan'dı.
"Sen ! Hiçbiryere gitmiyorsun Sezin gel buraya !" diye bağırsam da fayda etmedi. Geldi ve o koca poposuyla oturduğum bankı kapattı.
"Oha Ayı! Azıcık sağa kay."
"Senin okulun diye bunu yapmiyacağım Bayan Sahte Kraliçe."
Hey bu çocuk bunu nerde- Baba! Of baba of.
"Bi kere okukun sahibi babam. Ben değilim. Ayrıca bunu kimseye söylemeyeceksin diyerek parmağımla tehdit etmeye başladım.
"Ya söylersem ?"
"Ölürsün!"
"Ölürsem senin elinden ölem sarı kafa."
"Ya sus bi git şurdan."
"Tek bir şartım var."
"Ne şartı?"
"Lütfen yanımdan kalkar mısın yakışıklı çocuk diyiceksin."
"Çok beklersin." dedim ve arkama bile bakmadan sınıfa doğru yol aldım. Sezin sen ne gıcık bi kızsın yimin ediyom hep senin yüzünden.
Evet gelelim fasulenin faydalarına. Ders tarih. Güzel bir ders. Ama güzel olan ders değil tarih kelimesinin okunuşu. Kesinlikle çok fotojenik. Çok seviyorum. Ama bir de sınav kelimesine bakın. Böyle saçma şey olur mu ! Sınav mı beyin-çökertici-güç-kaynağı mı belli değil. Takarım kulaklığımı gelsin müzik. Tabi hoca beni sözlüye kaldırmazsa. Çok seviyorum bu hocayı ya keşke ölse.
Evet sorduğu soru bir zamanlar kitabın birinde okuduğum paragrafta yazıyordu. O yüzden güzelce cevabı söylemiştim. "Yavrum sen o sorunun cevabını nasıl buldun ? Çok zor bir soruydu o. Yıllar önce çözemediğim sorulardan bir tanesidir. .." Evet çok cahilsiniz hocam. Tabiki bunu söylemedim. İçinden küfür ederim ama dışarıya vermem. Neden ? Çünkü ben bir cici kızım.
10 dk sonra--
"Sonunda sınıfa gelebildiniz baylar. Ne oldu yoksa yine ağaca çıkıp inmeye çalışırken düştünüz ve kolunuzu mu burktunuz ? Ve revire gittiğinizde kafanıza kitap düştü ? Yoksa yeni bir senaryo mu ? Anlatın bakalım. Benim daha sizi dinleyebilecek 17 dakikam var. "
Rüzgar konuştu; "Hocam normalde derse girmeyecektik ama sizi görmeye geldik. Bugün çok güzel olduğunuzun haberini aldık da. " Şuna bak ya. Nereye gidiyosunuz siz! Bende gelicem.
"Bir dakika ya beni unuttunuz beraber gidiyorduk hani !"
Bütün sınıf merakla bana bakıyordu.
"Tabi ya Defne kızım sen de git. Toygar buyur yavrum. Ecem hadi kızım. Seni unutmadım Berkay. Sende git çocuğum. Hatta ben de gideyim. "
Evet şunu fark ettim ki hoca ve tarih kelimeleri hiç de güzel değil. Özellikle de yanyana olduğu zaman.
"İyi de hocam öyle değil benim anneannem rahatsızlandı onu görmeye gidecektik ve babam tek göndermediği için bende Doğukan'la gidecektim. İşte bütün mesele budur."
Diyerek çantamı aldım ve angry piggy bakışlı hocayı arkamda bırakarak kapıya yöeldim. "İyi dersler ." diyerek sınıftan çıkıyordum ki Doğukan ve Rüzgar'ın hala sınıfta olduğunu farkettim. Tekrar kapıyı açtım ve "E hadi ama anneannem bekler." dedim ve çıktım. Eveet bu iş buraya kadar. Yaşasın babam ! Seviyom seni be adam. Güzel insan. Bir anda Doğukan'ın iğrenç sesi geldi "Sen nereye geliyosun acaba?" "Bilmem istemiyorsanız sizinle gelmeyebilirim benim için önemli olan şurdan çıkıp rahat bir nefes alabilmek. Babam sayesinde iğrenç bir kırk beş dakika yaşıyorum. Yani tabi sizinle de gelebilirim. " Yavaşladım ve yanlarına gittim. "Nereye?" Rüzgar gülerek cevapladı. "Araba yarışına gidiyoruz. Ama sen gelmek istemezsin herhalde..." Şu yeşil gözlere bak be. Analar neler doğuruyo hele yav. Şu kaşlara şu gözlere bak. "Tabi gelmek isterim! " Bu öküz de Doğukan ;
"Tek başına ne yapacaksın ki sen orda?"
"E siz varsınız ya"
"Biz adı üstünde yarışa katılıcaz sarı kafa. Sen ne yapıcan ?"
"Kenarda oturur sizi izlerim."
Bunu Rüzgar'a bakarak söylemiştim. Olm çok tatlı be.
----- Bölüm 5 ----- BİTTİ ! -----
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♕ Sahte Kraliçe ♕
Lãng mạnSiyah, hiç olmadığı kadar beyazdı... Okuduğunuz hikayeleri gözden geçirin. Hep masum kız kötü çocuk, yada kötü kız masum çocuk gördünüz. Peki ya ikisi de kötü olursa neler olur ?