prologue

95 4 2
                                    

"Muhtemelen Ronnie seni bekliyor." dudaklarımı ısırıyordu ve bu yüzden peltekçe ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordum. Belini kavrayan çıplak bacaklarımı okşayarak ellerini kalçama doğru ilerletti. Saçlarımı geriye attım ve dudaklarımı bir saniyeliğine ondan ayrırarak nefes alabilmeyi umdum. "Git, Michael ne bekli-" ama sözlerimi yine o enfes güzellikte olan dudaklarıyla kesti. Bal sarısı gözleri öyle yoğun bakıyorduki ona engel olamıyordum. Bir an haraket etmeye başladık. Beni haki yeşilinin hakim olduğu duvara hızla dayadı.

Nefes nefese kalmıştım ki, bu arsız ve soluksuz rüyamdan derince içime hava doldurarak uyandım. Neden gecenin bir yarısı kız kardeşimin flörtleştiği çocuğu rüyamda gördüğümü düşünürken gök gürültüsünün güçlü sesi beni yerimden sıçrattı. Haki yeşilinin hakim olduğu odamı gözlerimle taradım ve yerimde doğrularak kafamı yatak başlığına dayadım. Onun bal sarısı gözleri zihnimde yeniden canlandı ve tüylerim diken diken olurken kurumuş boğazımı ıslatma ihtiyacı duydum. Yağmur damlalarının keskin sesi odama dolarken yanımda ki dijital saate öylece baktım. Gece yarısını çoktan geçmişti. Ayağa kalktım ve gece lambasını açmak için eğildiğimde küçük masamın yanında ki küçük koltukta oturan birini gördüm. Korkuyla yerimden tekrar sıçrayınca inanılmaz bir hızla yanıma geldi ve soğuk elleriyle ağzımı kapattı, "Sessiz ol hayatım. Kimsenin beni senin odanda görmesini istemezsin değil mi?"
Harika kokusu ve eşsiz ses tonu beni öyle derinden etkilemişti ki kafamı ona uyarak salladım. Onun burada ne işi vardı? Elini yavaşça ağzımdan çekti ve yüzüme doğru eğildiğini gördüm. Yani karanlıkta ne kadar görebilirsem o kadardı işte, "Bu kadar akıllı olman beni çok etkiledi doğrusu..." Saçlarıma eğilerek derin bir nefes aldı ve ben nefesimi tutarak sıradaki hareketini bekleye başladım. Çok korkuyordum ve bana neler yapabileceği aklıma geldikçe nefesim daralıyordu. "Korkma." dedi aklımı okumuşçasına, kaşlarımı çattım ve yüz ifademi değiştirdim. Ayağa kalkmak için doğruldum ve sendelemeden karşısına dikildim. "İyi uykular dilemek için gelmiştim ama baktımki çoktan uyumuşsun."
Boğazımı temizledim, "Ne işin var burada? Eğer beş dakika içinde kaybolmazsan çığlık atacağım." Kollarımı birbirine doladım ve yüzüne doğrudan baktım. Gözlerimi kaçırmamaya dikkat ediyordum eğer ondan korktuğumu anlarsa benimle daha çok uğraşırdı. Sarı gözleri rengini koyu kehribara bırakmıştı ve gerçekten çok etkileyiciydi. "Şimdi iyi geceler, tatlım." bir elini omzuma ve diğer elini belime dolayarak beni yatağımı yatırdı. Çok yavaş ve nazikti. Enfes kokusu ve ses tonu beni anında mayıştırmıştı. Alnıma ufak bir öpücük kondururken kendimi anlayamadığım tatlı bir uykuya bıraktım.

pouring rain :: mcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin