bölüm iki-küçük umut parçaları

17 0 0
                                    

Ani gelişmeler karşısında zihnen sarsılmıştım. Düşünceli hallerim derslerimi aksatmama neden olmaya başlamıştı. Hayatımı bulandıran her şeyden uzak kalmaya çalışırken, onu hayatımdan uzak tutamıyordum. Hiç bir zaman kalabalık hayata sahip olmadım. Ama o hayatımın her noktasına ilmek ilmek işleyen bir kalabalıktı. Onu bir anda karşımda bulmuş olmak beni endişelendiriyordu. Düzgün düşünemiyordum. Kız kardeşim benden nefret edebilirdi. Fakat bütün bunlara rağmen, tatlı bir acı duyuyordum. Sürekli onu düşünüyordum. Kasabadan ayrılmış olması beni gerçekten şaşırtmıştı. Şehir merkezi okuluna uzaktı.
  Öğle yemeğimin üzerindeydim. Jessica ve Jordan bana eşlik ediyordu. Hava yağmurlu ve soğuktu.
"Bu hafta sonu sahile gideceğiz Beth, gelmek ister misin?" Jess bir çırpıda konuştuğundan söylediklerini anlayamadım, "Efendim? Tekrar edebilir misin?" dedim. "Hafta sonu Jordan ve bir kaç arkadaşıyla sahile gideceğiz." kulağıma eğildi, "Merak etme benimle birlikte dört kız daha gelecek." Gülümsüyordu. Patates püresinden ağzıma bir lokma yollarken kafamı olumlu anlamda salladım. "Tabiiki gelirim. Sorman büyük incelik." Omzuyla omzuma dokundu ve tekrar gülümsedi.

Biyoloji dersinden çıktığımdan olsa gerek, midem bulanıyordu. Kendimi kızlar tuvaletine attım ve elimi yüzümü yıkadım. Gözlerim yanıyordu.
"Hey, duydun mu? Okula yeni biri gelmiş." Kabinlerden eş zamanlı çıkan iki kız dikkatimi çekti. Yüzümü çantamdan çıkardığım kuru peçetelerden biriyle kuruladım ve aynanın karşısında oyalandım. Yaptığım tek şey saçlarımı açıp yeniden bağlamaktı. "Evet, bütün okul merakla bekliyormuş. Şimdiden Dale&Ocean'da ondan bahsetmişler bile." kıkırdadı, "Gizemli yakışıklı."
  Okul dergisi öyle her dedikoduyu yazmazdı, her zaman en önemli ayrıntıları bularak insanların başına büyük belalar açardı. Gazete klübünden Asi Debbie sorumluydu. Yani lakabı buydu. Herkes ondan şüphelenirdi. Okulumuzda gizli bir Gossip Girl vakası yaşanıyordu. Kızlar rujlarını tazelerken ve farklı dedikodular içinde kaybolurken kızlar tuvaletinden kendimi dışarı bıraktım. Kalabalık koridor boşalmıştı. Eve gitmek için hiç beklemeden okul kapısına yürüdüm.

"Tanrım, çok soğuk." irkilerek sesin geldiği yöne baktım. Michael, kendi dairesinin kapısında öylece bana bakıyordu. Henüz evime girmemiştim. Gülümsedim, "Öyle gerçekten." Anahtarı kilide soktum ve çevirmeden önce tekrar konuştu, "Okuldan mı geliyordun?" Matematik ve Biyoloji kitaplarımı onun görebileceği bir şekilde havada salladım. Dudaklarımı kıvırdım ve gülümsedim, "Sanırım okuldan geliyorum." kıkırdadı, eşsiz bir güzelliği vardı. Gerçekten yaratılan enfes yaratıklardan biri olabilirdi. "Ronnie'ye sevgilerini iletmemi ister misin?" telefonunun zil sesi yükselirken kurduğu imalı cümleye göz devirdim, "Tabiiki isterim, kız kardeşim o." Gülümsemesi soldu ve telefondaki aramayı cevaplayarak dairesine girdi.

  Cuma günüydü. Haftasonuna yaklaşmıştık. Öğle yemeğim için yemekhaneye indiğim sırada karşımdaki görüntüyle kalakalmıştım. Öylesine garip bir görüntüydü ki, neredeyse ders kitaplarımı elimden düşürüyordum. Michael'ı karşımda bulmayı beklemediğim aşikardı. Yanına ilerlediğimde beni fark eden Michael olmuştu.
  "Merhaba?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Henüz aramızda bir kaç adım kalmıştı. "Merhaba, tatlım."

"Burada ne işin var?" tek kaşımı kaldırarak gülümsedim. Tesadüf olabileceğini düşündüm. Beni görmeye kasabadan gelmişti, tabii ben öyle sanmış olabilirdim. "Burada biraz işim vardı..." Michael haraketlerle elini bana uzattı, "Okul fena değilmiş ama iç dizaynında hoşuma gitmeyen bir şeyler var." etrafı izlerken dilini ağzının içinde döndürdü.
"Ne?" dedim, "Anlayamadım?" iki kaşım çatılırken bu sefer yüzümde tebessüm yoktu. Michael düz hatlarıyla bana bakıyordu. Vücut dilinden bir şeyler anlamaya çalıştım ama başarısız olmuştum Elini benden ayırdı ve gülümsedi. Bana yabancı hissettiren gözlerine baktım.
"Ailem şehire taşındığı için kaydımı bu okula yaptırdılat." Donup kaldığımı hissetim ve neredeyse vücudum buz kesmişti. Michael eski katı haline döndü ve buz gibi sesiyle konuştu, "Memnun olmamış gibisin?" Hayatım klişeler üzerine dönmeye başlıyordu. Kendime gelebilmek adına zihnimde kendimi defalarca tokatladım ama yeterli değildi. Midem çok bulanıyordu. "Tabii." diyebildim. "Mutlu oldum." yutkundum, "Benim de yalnızlıktan canım sıkılıyordu."

  Son derse yetişmeye çalışırken koridorda Michael ile karşılaştım. "Ne haber Beth?" dedi yanımda aynı tempoda ilerlerken. Şaşkınlığımı atamıyordum. Hatta onunla aynı koridorda yürüyebileceğimize bile ihtimal vermiyordum. "İyi, ya senden?" dedim. Sırıttığını hissettim, "Beni burada görmekten mutlu değilsin sanırım." boğuk erkeksi sesi beni tökezletti. "Geldiğinde de söylemiştim, sevindim ama bunu beklemiyordum, haklısın." Şüphelerim vardı ve bu bariz gözler önündeydi. Benimle aynı yöne ilerlemesini yeni fark ediyordum. Ortak bir dersimiz olmaması için dua ettim, konuşmasına fırsat vermeden sordum. "Biyoloji sınıfına mı gidiyorsun?" sınıf kapısının önüne geldiğimizde kafasını olumlu anlamda salladı. Gözlerimi devirdim ve geç kalmadığımı fark edince rahatladım. Parfümünün kokusu beni vurduğunda rahatladığımı hissettim yine enfes kokuyordu. Beyaz teniyle buluşan bal rengi gözlerine baktım. Gerçekten yaratılan en güzel yaratıktı. Kırmızı dudakları yerini soluk pembeye bırakmıştı. Dilini dudaklarında gezdirdi ve yutkundu. Onun etkisi altına girmek için yalnızca yüzünü incelemeniz yeterdi. "Söylesene," diye emrettim. Beni dikkatlice dinliyordu. "Buraya gelmenin sebebi gerçekten ailenin taşınması mıydı?" bekledim, "Sakin giden hayatımın seyrini değiştirmenize anlam veremiyorum çünkü."
  Michael gülümsedi, "Üzgünüm Betty..." sınıfın kapısını açtı ve içeri girerken tekrar konuştu, "Tüm gerçekler bu kadar."


Michael dengelerimle oynuyordu. Talepkâr bakışları zihnimi işgal ediyorken Bay Dawson'ı dinlemekte zorluk çekiyordum. O kesinlikle gökten düşmüş, seksi bir yaratıktı. Edepsiz düşüncelerime engel olamıyordum. Gün sonunda iki dersim daha vardı. Kalemi dudaklarımın arasına koydum ve önümdeki testime baktım. Bay Dawson onunla beraber test çözmemizi istiyordu. Her zaman testimi en önce bitirir karnımı doyurmak için kantine inerdim. Gerçi bugün pek bir şey yiyemediğim için boş mideyle düzgün düşünemiyordum. Annem ve kız kardeşimin yaptığı akıl almaz sürprizi düşündükçe mide bulantıma engel olamıyordum. Testimi bitirmek için bir sorum kalmıştı. Bay Dawson beni arada kontrol ediyor, neden hala bitiremediğimi merak ediyordu. Kalemi dilimde döndürdüm ve rastgele bir şıkkı işaretledim. Ayağa kalktım ve testi Bay Dawson'ın masasına bıraktım. Kışlık kahverengi eteğim havalandığında onu düzelttim ve çantamı toparlayarak sınıftan çıktım.

"Kalemini dudaklarından ayırman için dua ettim." sandviçimi bitirdiğim sırada arkamdan kurulan cümleyle tıkandım. Suyumdan hızlıca bir yudum aldım. Oturduğum masadan arkama baktım. Önce keskin bir parfüm kokusu beni vurdu, sonra görüntüsü. Çok yakışıklıydı. Bu kalbimi sıcak bir yağ kadar erimiş yapıyordu. Karşı sandalyemi çekerken dudakları kıvrılmıştı ve memnuniyetle bana bakıyordu. "Tekrar eder misin?" dedim. Onu incelerken söylediği şeyleri unutmuştum. "Bütün ders boyunca..." soluklandı ve suyumdan bir yudum aldı. "Kalemi dudaklarından çekmen için dua ettim." suyumu bana geri uzattı. Ben de bir yudum alarak kapağını kapattım. Onun dudaklarının değdiği yerden su içmek delicesine seksi geliyordu. Şaşkınlıkla ona baktım, "Anormal bir insansın. Böyle şeyler için de dua edebildiğini bilmiyordum." kıkırdadım.
  "Geçen gece senin evindeyken..." bekledi, yüzümü inceliyordu. Özellikle dudaklarımın üzerinde fazla duran kehribarları beni yerimden kıpırdattı, "Dudaklarını sürekli parçalıyordun. Bu söylediklerimi kabalık olarak algılama sadece masum bir teklifte bulunmak istiyordum?" Gözlerini kapatarak dudaklarını ısırdı. Bu erotik görüntü karşısında ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. "Çıkar ağzındakini Michael." dedim. Kıkırdadı.
"Sen ve ben saatlerce ıslak ve çıplak kalabiliriz Betty." İçimden geçen ılık duyguların sebebini anlayamıyordum. Bastıran yağmur ve esen rüzgar beni kadife ceketime iyice sarılmak zorunda bırakmıştı. Uçuşan saçlarımı dizginledim. "Bana ne teklif ettiğinin farkında mısın sen?" kaşlarım çatık ifadem sertti. Boğazını temizledi, "Bu tepkiyi vereceğini biliyordum Beth. Bu konuyu burada konuşmak çok saçma olacak. Akşam sendeyim."
Aniden masadan kalktı ve aklımı dağıttığı için mutlu olduğunu belli ederek yanımdan ayrıldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 26, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

pouring rain :: mcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin