"Ona son kez beni bu dünyada yalnız bırakma İkizim diyemedim."
.................................................. .................................................. .................................................. ..........
GÖKYÜZÜ'DEN
Derin bunları söylerken gözlerinden iki damla yaş aktığını gördüm ve apartopar gözlerindeki yaşı sildikten sonra hemen dışarı çıktı . O sırada gözlerim Çağatay'a takıldı başını elinde şekeri alınmış masum çocuklar gibi öne eğmiş dokunsan ağlıyacak gibiydi bende bir şey söylemeden Derin'e bakmaya gittim.
Dışarı çıkıp onu aramaya başladım . Siraç'ın odasının yanındaki odadan geçerken sesli bir şekilde hıçkırık koptuğunda hızlaca içeri girdim ve ben içeri girdiğimde Derin hızlıca ellerini yüzüne götürerek ağlamasını gizlemeye çalıştı. Ona gidip hemen sarıldım. "Gökyüzü amacın kaburgalarımı kırmaksa başardın. Artık bırakır mısın?" dediğinde " Ay pardon! Ben seni öyle görünce şey ettim. Yani şey oldu .İşte şey oldu yani şey..." dediğimde gülerek "Tamam. anlıyorum seni şey oldu sadece sen şey ettin. Tamam sorun yok şey etme artık yoksa ölücem nefes alamamaktan." dediğinde onu hala bırakmadığımı fark ettim. Hemen kollarımı belinden çektim . Sonra o bana ben ona bakıyoken tekrar ikimiz de kahkaha atmaya başladık. Biz gülerken bir anda Siraç'ın sesini duyunca irkildik. " Siz iyi misiniz ?" Derinle tekrar birbirimize bakıp gülüştük. " Neyse bu oyunun boku çıktı zaten. Siz burda yatın biz de Çağatayla aşağıda yatarız." Siraç'ın söylemi üzerine 'iyi geceler' dedim ve odadan çıkıp yan odaya geçtim. Çok geçmeden arkamdan Siraç geldi. Çekmeceden bir tişört çıkarıp bana uzattı. "Gerek yok"dediğimde " iyi sen bilirsin" deyip tişörtü yatağın üzerine atıp çıktı. Bende tişörtü alıp bir kenara koydum ve yatağa girdim. Ama bu pantolonla uyuyamıyordum. Zorla da olsa kalktım ve tişörtü üzerime geçirdim. Doğal olarak tişört bana elbise gibi olmuştu. Yatağa girdim ve uyumaya çalıştım. Bir sağa bir sola dönüp duruyordum. Yok uyuyamayacaktım ben. Kalktım ve Derin' in odasına doğru gittim. Kapıyı yavaşça açıp başımı uzatınca bana döndü. Belli ki o da uyuyamamıştı.
Yanına gidip yatağa oturunca o da oturur bir pozisyona geldi. Ona dönüp" Hadi konuşalım biraz hem birbirimiz hakkında çok da bir şey bilmiyoruz değil mi ?" dediğimde kafasıyla onay verdi. "Tamam . Önce sen başla o zaman ." dediğinde Derin' e sordum. " Açelya'yı tanıyorsundur . Neden beni öldürecekmiş gibi davranıyor ?"
" Bildiğim kadarıyla Siraç ve Açelya' nın geçmişte bi ilişkisi vardı. Ayrıldıktan sonra da Açelya Siraç'ı saplantı haline getirdi ve yanında olan her kıza zarar veriyor." dediğinde şaşırmıştım. " O zaman desene beni yeni bir bela bekliyor." " Yok ya Siraç korur seni" deyip gülünce karnına bir dirsek geçirdim. " Hem o kas yığını iğrenç pisliğin beni korumasına ihtiyacım yok." dediğimde durdu ve sadece bana baktı. "Ne bakıyorsun?" " Sen az önce yeni bir belalı derken ne kasteddin?" "Cenk'i." "Cenk?" "Aslında bu okula gelmemin sebebi olan kişi . Biz ikimiz çok yakın arkadaştık hatta ben kardeşim falan gibi görüyordum kendisini ama Cenk meğer beni seviyormuş ve Cenk uyuşturucu kullanıyormuş . Önceden benim haberim yoktu . Daha sonradan öğrendim . Ondan uzaklaşmaya çalıştıkça o bana daha da yakınlaşıyordu. Bir gün yolda giderken beni rahatsız etmeye kalkıştı. Eve nasıl gittiğimi bilmiyordum. Sadece çok korkmuştum. Hemen ailemle paylaşmadım ama artık dayanılmaz olmaya başlamıştı bende aileme söylediğimde beni bu okula yazdırmaya karar verdiler . Hemde benim hiç fikrimi sormadan. Siraç'ın babasıyla benim babam bizim küçüğlüğümüzden beri ortaklar. Yani ben Siraç ile büyümüş sayılırım hem küçükken Siraç ile çok yakındık hatta oyunlar falan oynardık ilk sevgilimi bile ona anlatmıştım önceden böyle biri değildi daha sonra büyüdük ikimizde ve gittikçe aramız açılıyordu sonra işte iğrenç pislik kas yığını olduğu için ondan nefret etmeye başladım ama ailem bunu bilmediği için Siraç beni koruyabilir sandılar bu okulda . Yani işte böyle . Hem sen beni boşver ya hep beni konuştuk gelelim sana var mı birileri?" dediğinde başını yere eğip hafifçe sırıttı ve "Yok ve olacağını da sanmıyorum. " " Neden ya. Gençsin güzelsin erkekleri fena üzersin he." deyince kahkaha attık . " Konu o değil . Konu şu ki bir sevdiğim var aslında." Derin bunu söyleyince şok oldum. "Peki kim çabuk söyle ." "Orası bende kalsın." "Sen şimdi bunu söyledin. Ben itiraf ettirene kadar senin peşini asla bırakmam . O yüzden bence hemen söyle ve kurtul." "Tamam ama beni git ve sevdiğini söyle gibi oyunlara getirme ona olan sevgimi kaybetmekten korkuyorum cidden hatta bence hiç söylemiyim ha." dediğinde iyice sinirlenmeye başlamıştım. Bu kız beni delirtmeye mi çalışıyordu acaba ... Ona sinirli bir bakış atmış olamalıyım ki bana korkarcasına baktı ve gözlerini yumarak " Ben Çağatay' ı çok seviyorum." dediğinde ağzımdan bir oha nidası döküldü . Ardından ise bir çüş ... "Tesadüfe bak ." "Tesadüf derken?" "Sana bunu söyleyebileceğimi sanmıyorum bence zamanı gelince kendin ondan öğrenmelisin." "Ondan derken... Kimden?" "Boşver sen başka bişi konuşalım mı ?" dediğimde "Sıra sende senin sevdiğin ya da sevgilin var mı?" "Sence sevgilim olsa burda durur muyum kızım .. Ararım ve beni burdan kaçır sipaydim diye bağırırım ona ama nerdeee..." ikimizde güldük. Ona baktığımda bana uykulu gözlerle bakıyordu. Onu daha fazla yormamak için "Hadi ben kaçtım bebeğim!" dedim ve kendi odama geçtim. Yatağa geçtim ve burnumu sigarayla karışık parfüm kokusu doldurdu. Düşünmeye başladım acaba Derin ve Çağatay'ı birleştirmek için ne yapmalıyım... Bende Gökyüzü isem onları bir araya getirecektim çünkü bu zaman da böyle karşılıklı sevgi zor bulunuyordu.Kulaklığımı kulağıma taktım ve rastgele bir şarkı açtım. 'My life is going on' çalıyordu. Düşünmeye başladım. Acaba bunları nasıl bir araya getirebilirim. Gidip Çağatay'a Derin seni seviyormuş desem olmaz. Çünkü ondan ona laf taşıyan kötü biri pozisyonuna düşerim. Çağatay'a da kimseye söylemiyeceğim diye söz verdim. Bir plan yapmalıyım. Yaklaşık bir saatlik düşünmenin ardından aklıma bir fikir geldi ve hemen müziği kapatıp Siraç'ı aradım. Telefonu açıp uykulu bir şekilde "Ne var?" dediğinde "Benim aklıma çok güzel bir fikir geldi." "Banane senin fikirlerinden ya . Sıçtın uykumun içene he." dediğinde "İnsan hiç kardeşiyle ilgili olan fikri önemsemez mi?" "Çağatay'la mı alakalı , nasıl yani, of hem boşver sabah anlatsan?" "Olmaz . Ben anlatıcam sen dinliceksin ." bana onaylayıcı mırıltılar çıkardığında anlatmaya başlıyacaktım ama horlamaya başladı. Buna inanamıyorum. Hemen aşağı indim ve onun yattığı koltuktan kaldırmaya çalıştım ama nafile ... Kulağına yaklaşıp Siraç dedim ama yine uyanmadığı için elini elime alıp ısırdım. Acıyla inleyerek uyandığında uyandırdığım için yüzümdeki sırıtış onun bana napıyon gerizekalı bakışlarıyla silindi.
" Hadi kalk bahçeye çıkıyoruz sana bir şeyler anlatmam lazım. "
"Çıkmazsak rahat bırakmayacaksın değil mi?"
" Maalesef"
" Soğuktur dışarısı. Bekle beni, hırka alıp geleyim."
" Peki. Bekliyorum ama hızlı ol." İki dakika sonra Siraç elinde iki tane hırkayla geldi. Bana doğru uzattığı hırkayı alıp üzerime geçirdikten sonra bahçeye yöneldim. O da arkamdan geliyordu. Durup karşısına dikildim ve kafamdaki hain planlarımı anlatmaya başladım.
"Çağatay'ın Derin'i sevdiğini biliyorum."
" Yok öyle bir şey. Nerden çıkardın bunu ?"
"Off! İnkar etme biliyorum işte."
"İ-iyi de nerden?"
" Boşver onu. Uzun hikaye. Ne mutlu ki Çağatay platonik değil."
"Na-nasıl?"
" Az sabırlı ol. Her şeyi anlatacağım. Beni uyku tutmadı bende Derin'e bakmaya gittim. Belki o da uyumamıştır konuşuruz diye. O da uyumamış biz de konuş..." derken Siraç sözümü kesti."
"Kısa kes. Sabaha kadar seni bekleyemem."
"Of! Tamam. Konuşmaya başladık biz. Derin bana dedi ki ben Çağatayı seviyorum." ben bunu söyleyince Siraç'ın uykulu gözleri yerinden fırladı.
"Emin misin ?"
"Eminim tabii ki. Kız kendisi söyledi. Biz de onları birleştirmek için bir takım işler çevireceğiz. Yarın eve dönüyoruz ve sen okuldan bir gün daha izin alıyorsun. Sonra hep birlikte korku evine gidiyoruz."
"Ergen miyiz kızım? Bırakalım kendi hallerine bir şekilde birleşir onlar. Hem Çağatay sana söylemiştir kimseye söyleme diye bu yüzden asla biz karışamayız."
"Ama ya onlar böyle birbirini çok seviyolarken birbirlerini kaybetme korkuları yüzünden asla birleşemezlerse."
"Bak Gökyüzü sana son kez söylüyorum bu işe karışmayacağız ben onlara inanıyorum bir gün kendilerine güvenecekler ve gerçekten çok mutlu olucaklar. Sen şuan bunu böyle düşünmüyo olabilirsin ama belki biz işin içine karışırsak olaylar daha kötü olursa ..."
"Haklısın bence biz karışmayalım.Sana iyi geceler Siraç."
"Sana da Gökyüzü." ben odama çıkarken o hala yere oturmuş ve yıldızlara bakıyordu tekrar ona dönüp "Sen yatmıycak mısın hem burası soğuk." dediğimde bana hayır anlamında kafasını salladıktan sonra bir sigara yaktı .
Kapıyı yavaşça açıp odaya girdim. Hırkayı çıkarıp sandalyenin üzerine koyduktan sonra yatağa yattım. Gözlerimi kapatıp bir an önce yarın olmasını diledim. Çünkü planımı ben kendim gerçekleştirecektim.
......................................................................................................................................................... ............................................................................