Hermione Jean Malfoy,şömineye bakarak anlatmaya başladı..
Hermione,Harry ve Ron ile birlikte Karagölün yanında oturmuş konuşuyorlardı. İkisi de işleri olduğunu söyleyip kalkmışlardı,Hermione ise her zaman dibinde oturduğu ağacın yanına gitmiş,kitabını okuyordu. Aniden hemen yanında ki hareketlenme ve kendisine seslenilmesi ile irkildi. ''Hey,Granger!'' Merlin'in sarıkık donu,diye geçirdi içinden Hermione. Malfoy ne diye yanına oturmuştu ki yanına? ''Ne?'' diye bildi sadece ters ters. ''Misafirlerine böyle mi davranıyorsun,Granger! Çok ayıp. Oysa senin nezaket kurallarına karşı hassas olduğunu duymuştum!'' Derin bir iç çekişten sonra Hermione kitabını kapatıp,yanında ki çocuğa döndü. ''Dalga geçmeye falan gelmedin mi? Bulanığım hani ben,Muggle falan? Kirli kan,pis muggle gibi şeyler yok mu?'' diyerek sordu,bunları söylerken yüzünde karşısındakine karşı iğrenmiş bir ifade vardı. Malfoy ise onun tam tersine,rahat bir bakış takınmıştı. ''Ah,hayır. Sadece öylesine geldim. Hem bilirsin,belki biraz konuşuruz.....''' Bugün çok garip şeyler dönüyordu,kesinlikle. Gezegenler yörüngelerini falan karıştırmış olmalıydı,Merlin aşkına!
''Eee,Granger? Baloya kiminle gidiyorsun? Daha doğrusu,teklif eden oldu mu?'' Aptal çocuk diye geçirdi içinden Hermione. Ona söyleyemezdi ki! Harry ve Ron'a bile söylememişti. ''Söyleyemem.'' diye kestirip attı hemencecik. Ama çocuğun pes etmek gibi bir amacı yok gibi görünüyordu.
''Kimse teklif etmedi desene şuna! Eh,bilirsin,eğer bu kadar mükemmel olmayıp bir eşim olmasa-...'' Çocuğun sözleri ona gözleri ateş saçarak bakan Hermione tarafından bölündü. Eğer bakışlardan ölünebilseydi,gerçekten şu an ateş almış olurdu.
''Merlin'in sakalı aşkına! Söyleyemem dedim,kimse davet etmedi değil! Garkenez yedirseler bile seninle gelmem!'' Her kelimesinde gözleri daha da alev alıyordu. Hem diye düşündü,onunla baloya gitme fikri de nereden çıkmıştı öyle?
Draco Malfoy,amacı olarak kızı sinirlendirmiş,eğlenceyi doruklarında yaşarken sırıtmaya devam eder. ''Ya,tabii...Ne okuyorsun bu arada?'' Bir arayıcının yeteneğiyle hızla kızın kitabını alıp,göz gezdirir. ''Karanlık Sanatların Yükselişi ve Çöküşü..'' Yanında ki kıza dönüp devam eder. ''Karanlık Sanatlara karşı ilgin olduğunu bilmiyordum,Granger! Bazen Muggle Doğumlu olduğuna inanamıyorum..'' Bir an kendine şaşırıp duraksadı,Muggle Doğumlu mu demişti? ''...Eğer ileri de safkan olduğun anlaşılırsa bu günü hatırlarsın umarım! Hem bence sende de Slytherin kanı var,baksana yan-...'' Kız kitabı hızla eline almış,acımadan çocuğa vurup duruyordu. ''Ah,tamam! Bir şey demedim farz et! Merlin aşkına,ne ağır kitapmış! Seninle de dalgaya gelinmiyor bak!'' Hermione vurmayı bırakmış,normal bir şekilde çocuğa bakıyordu. ''Ben şatoya gidiyorum.'' Ayağa kalktıktan sonra hala yerde oturan çocuğa baktı. Gri puslu gözler gitmiş,onun yerine deniz mavisi muzipçe parlayan gözler gelmişti. Oturduğu yerden Hermione'ye bakışı,yaramazlık yapmış bir çocuğu andırıyordu. ''Ayrıca...'' diye devam etti kız,''Daha fazla üşümek istemiyorsan senin de gelmeni öneririm.'' Gözleri direkt çocuğun kıpkırmızı olmuş burnuna dikmişti. ''Beni önemsiyorsun,demek? Değil mi?'' Gözlerini kocaman açarak çocuğun ayağını tekmeledi. Daha sonra arkasına bakmadan yürümeye başladı.
Yolu yaralamıştı ki,yine kendisine seslenilmesiyle durdu. ''Hey,Granger! Beklesene! Ne kadar hızlı yürüyorsun...'' Draco Malfoy,şimdi karşısında nefes nefese duruyordu. ''Şimdi ne var?'' Hermione,çocuğun davranışlarına anlam veremiyor ama bir yandan da eğlenirken bunu belli etmemek için sesini düzgün tutmaya çalışıyordu.
''Bugün Cumartesi,dersler falan yok yani...Bir şeyler yapacak mısın?'' Draco'nun soruyu sorarken zorlandığı her halinden belli ediyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/18496332-288-k929213.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is not a love story.
Ficção AdolescenteKoskoca malikaneyi,küçük bir kız çocuğunun sesleri dolduruyordu. ''Hayır,anne,onu istemiyorum! Çok siyah! Hayır,o çok pembe!'' diye naz yapan kız,inanılmaz derece de annesine ve babasına benziyordu. Platin sarısı saçlarının arasına serpiştirilmiş ol...