Bölüm 3

61 6 3
                                    

Medya:Calvin Scott

Herkes yerinden zıplayıp uçarcasına üst kata doğru koşuyordu.Amber'ın her çığlıkta adeta kalbi yerinde çıkıyor hızını daha da arttırıyordu.Merdivenleri hızla çıktıktan sonra Nancy'nin kaldığı odanın kapısının altından kırmızı bir sıvının geldiğini gördüler.Amber bunun aklına gelen şey olmadığını düşünmek istiyordu ve omzuyla aralık kapıyı sertçe açıp ufak kızın kıpkırmızı vücudu ve onun karnını eşelemek ile uğraşan zombiyle karşılaştı.Ve o anda herşey yavaşlamaya başladı Amber bu manzaranın verdiği şokla olduğu yerde öylece baka kalıdı.Zombiye doğru koşup beyzbol sopasıyla kafasına sert bir darbe indiren Spencer'ı ve Nancy'nin yanına koşan Scott kardeşleri sanki bir filmi yavaşça ilerletiyormuş gibi izledi ve en en sonunda şoktan çıkıp küçük kıza doğru giderken birden Calvin'in sertçe onu dürtmesiyle birden uyandı.Kan ter içindee kalmıştı ve suratı bembeyaz olmuştu.Calvin neler olduğunu soramadan Amber koşarak kardeşinin yanına üst kata çıktı.Bunun bir rüya olduğunu idrak etmiş olsa bile emin olmak istedi.Odanın kapısını yavaşça açıp ufak kızın ,elindeki peluş oyuncağa sarılıp mışıl mışıl uyuduğunu görünce birden rahatladı ve gevşedi.Pencerenin yanındaki toz pembe koltuğa oturup kızı izlemeye başladı.Onun için en büyük korku zombiler değil kardeşini kaybetmekti.Bu küçük kızın onun için ne anlam ifade ettiğini tekrar anlamış oldu.Bu koskoca hiçliğin ortasında sahip olduğu tek değerli şey kardeşiydi.Bunları düşünürken odaya Calvin girdi.Kıvırcık saçları ve yeşil gözleri aynı eskisi gibiydi.Çocukluk arkadaşı aslında sanki hiç büyümemişti.Kapıya yaslanıp alçak bir sesle;

C:'Sanırım kötü bir rüyaydı.Eğer bir kabus gördüysen buradaki tek kabus gören kişinin ben olmaması rahatlatıcı.'

A:'Hepimiz kabus görüyoruz.O gördüğümüz yaratıklar adeta bilinçaltımıza kazınmışken kabus görmememiz imkansız.Ama benim için onunla ilgili kabuslar daha da katlanılmaz.Bu artık beni yoruyor.Saklanmak,kaçmak,hayatta kalmaya çalışmak...Yoruldum artık.Nancy için güçlü kalmakta zorlanıyorum.

C:'Hepimiz yorulduk.Ama hayatta kalmamız gerekiyor.Bu şey hastalık yada virüs belkide sadece Georgia'yı kapsayan bişeydir.Devlet bir çözüm bulur ve bu şeyler tamamen yok olursa eski güneşli ve mutlu günlere ölü olarak geri dönmek istemezsin'

diyerek hafifçe sırıttı.Amber,Calvin gibi bir arkadaşa sahip olduğu için şanslıydı.Çünkü ne zaman kendini kötü hissetse bu kıvırcık başbelası onu nasıl neşelendireceğini biliyordu.

C:Hadi bir odaya geç ve uyu.Gözlerindeki halkalar beni ürkütüyor.Brain ve Spencer bu geceki nöbete dahil olmamana karar kıldılar.Git ve güzel bir uyku çek.Ben sık sık Nancy'i kontrol ederim.'' dedi.

Amber ona yorgunluktan sadece minnet ve teşekkür dolu bir yüz ifadesine bürünüp ayaklarını sürüyerek odadan çıktı.Ama aklında hala rüyası ve kayıp olan ufak çocuk vardı.Acaba bu evde biyerlerde miydi yoksa kaçmış mıydı?Tüm bu soruları aklına not edip yarın düşünmeye karar vererek bulduğu ilk odaya gidip kendini yatağa yattığı gibi uyudu.

 Tam o sırada alt katta Spencer nöbet görevini yapıyor Brain ise radyoda ya da televizyonda herhangi bir açıklama yapılmışmı diye kontrol ediyordu.Spencer dışarıyı konrtol etmek amacıyla evin tüm pencerelerini dolaştığı için evde mini bir tur atma fırsatına sahıp olmuştu.Onları için en büyük önemi taşıyan mutfak bir suru elektronik aletle tam donanımlıydı. Hemen mutfağın içinde bulunan kapı kilere çıkıyordu ve neredeyse onlara aylarca yetecek olan yiyecek içecek konserve yiyecekler ve atıştırmalıklarla doluydu .Bunların dışında en iyi markalardan şaraplar ve viskilerde bulunmaktaydı.Evin konumuna bakılacak olursa bir karenin ortasına yerleştirilmiş gibiydi.Bir kaç kırık dökük sayılmazsa zombilerin eve girmesini engelleyecek sağlam çitler bulunmaktaydı.Onlar onarılırsa burası güvenli bir ev haline gelebilirdi.Belki de belirsiz bir süre bu evde kalanileceklerini düşündü Spencer.Bu bir nevi süresiz molaydı.Yarın kahvaltıda herkese bu fikrini sunmaya karar verdi.

Ertesi sabah güneşli bir gündü.Nancy,Amber ve Calvin'in gözetimi altında bahçede oyun oynuyordu.Spencer ve Brain ise alt katta bulunan garajda işlerine yarar bişey bulmak umuduyla keşfe çıkmışlardı.Belki bir silah yada çitleri onarmak için malzeme...Bir tane çivi çakma makinası,bir kaç tahta ve birde av tüfeği bulmuşlardı.Bu zenginler ne de olsa avlanmayı sevdikleri için bu tüfeği bulmak onları şaşırtmamıştı.İlk önce çitleri onarmakta karar kıldılar.

Akşam yemeği için herkes mutfakta toplandı.Yemeğini önceden yiyip bitiren Nancy oturma odasına çizgi film seyrediyoru.Herkes düşünceli bir şekilde yemeğini yerken Calvin birden ''Beyinleriyle ilgili bişey''dedi.

Herkes birden kafasını kaldırıp ona soru sorar gibi bakış attı.Calvin herkese bakarak ''O şeyler...bu hastalık.Esasında beyinlerinde.Bu yuzden vücutlarına vurduğunda etkilenmiyorlar sadece onları yavaşlatıyor.Ama beyinlerine bir darbe indirdinmi BUMM birden etkisiz hale geliyorlar yada ölüyorlar.Her neyse işte.Şuan onlar hakkında bildiğimiz tek şey bu.''

Herkes buna katılırmışcasına kafasını salladı.''Neden bir süre burda kalmıyoruz.En azından biraz azalsınlar'dedi.Amber'da Spenc'i dersteklercesine kafasıyla çizgi film sesleri gelen odayı kafasıyla işaret ederek ''Molaya ihtiyacı var'' dedi 

Genelde pek sesi çıkmayan Brain 'Uzun süredir ne televizyondan ne de radyodan yeni bir duyuru geldi.En azından yeni bir duyuru veya başka birşey çıkana kadar burada kalmalıyız.Amber'da haklı en azından bir süre burada normal bir hayat sürebilir'dedi Nancy'i kast ederek.

Herkes birbirine baktı.Sessizce bu fikiri düşünüyorlardı. Ne bundan sonra neler olacağını ,ne de bunu ne kadar süreceğini biliyorlardı...

Sınırın ÖtesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin