Atlanta ile ilgili konuşalı neredeyse 2 gün olmuştu.Herkes derin düşüncelerle birbirleriyle hiç denecek kadar az konuşarak günlük işlerini yerine getiriyorlardı.Bu sessizlik ve kararsızlık sinirlerini geriyordu.Karar vermek çok zordu.Akılları karışmıştı.
Spencer buna daha fazla dayanamadı ve akşam yemedğinde konuyu dile getirdi.
''Bir oylama yapmamız gerek.Karar vermek çok zor ama bir karar verilmesi gerekiyor.''
Amber vucüdunu dikleştirerek ''Ben 2 gündür düşünüyorum,ama bir türlü karar veremiyorum.Bu çok...Bu çok zor.Benim için aslına bakarsan fark etmez ama Nancy için endişeleniyorum.''
Spencer ellerini göğüsünde birleştirerek ''Bence gitmeliyiz.Sonuçta nasıl olsa buradaki yiyecekler birgün bitecek.Yanımıza alabildiğimiz kadar yiyecek ve eşya alıp yola çıkmalıyız.'
Brain ona dönerek ''Ya Atlanta yalansa,ya sadece yağmacı bir grubun işiyse?''
''Mutlaka bizden daha büyük gruplar vardır.Onlar başa çıkmış olabilir.Hem dikkatli oluruz.''Derin nefes alıp vererek ''Anlamıyor musunuz nasıl olsa birgün bu evden gitmemiz gerekecek.Sonsuza kadar kalamayız.Ha şimdi ha sonra...''
Brain hiddetle ''Hayatımızı tehlikeye atalım mı istiyorsun!
Calvin ikisine de bakarak '' Birbirinize bağırmayı keser misiniz?Tanrım sakin olun biraz.Spencer haklı elbette birgün burdan ayrılacağız biraz erken olacak sadece.Ben gidelim diyorum.
Amber da kafasını sallayıp''Bende gidelim diyorum''dedi.
Brain gözleri fal taşı gibi açık bir halde dinliyordu.''Tanrı aşkına Amber kendini düşünmüyorsan kardeşini düşün.''
''Tabi ki kardeşimi de düşünüyorum ama biz bu yola Spencer ile çıktık ve o neredeyse bizde ordayız.Bizi sağlam bir şekilde yanınıza getiren Spencer'dı.''dedi.Bu hastalık başgösterdiğinde Spencer,Amber ve kardeşini kaldıkları evi aylaklar basarken ortaya çıkıp ikisini de kurtatmıştı.
Brain kararlı şekilde''Pekala...Gitmek taraftarı değilim ama çoğunluk öyle diyorsa geleceğim''
Herkes rahat bir nefes almıştı.Amber üst kata,oyun oynayan Nancy'nin yanına çıktı.''Selam tatlım.Seninle konuşmam gereken bir konu var.''Kardeşinin yanına oturarak.''Burayı sevdiğini biliyorum ama ayrılamız gerekiyor.''
Nancy üzgün bir şekilde bakarak ''Buraya alışmıştım.Neden gitmemiz gerekiyor ki?''
''Daha iyi bir yer bulduk.Buradan daha iyi bir yer.Orası bizim için daha güvenli sürekli kaçmamıza gerek kalmayacak hayatım.Seni seviyorum ve herşeyi senin iyiliğin için yapıyoruz.''
Nancy kafasını sallayıp oyun oynamaya devam etti...
O akşam herşey planlandı.İlk önce tüm eşyalar toplanıp kapının önüne götürüldü.Ardından yiyecek ve içecekler ayarlandı.Evde bulunan bir harita üzerinden hangi yoldan gidecekleri kararlaştırıldı.Brain harita konuşunda iyi olduğu için planlama işini ona bıraktılar.
''ilk önce Brooklyn Ave'den Güney'e gideceğiz.Virginia üzerindeki yolu kullanacağız.Ardından Washington St' den Atlantaya geçeceğiz.Herkes hazırsa yola koyulabiliriz.''
Tüm eşyaları arabaya yerleştirdiler.Şanslarına hava iyiydi ve ortalıkta sadece iki-üç tane zararsız aylak vardı.
Duyguları çok karışıktı, heyecan,telaş,korku...Nasıl hissedeceklerini bilmiyorlardı.Gidecekleri yer ya onları sevindirecek ya da hayalkırıklığına uğratacaktı.Hepsi birden nefesini tuttu ve yola çıktılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınırın Ötesinde
Short StoryHerşey normal iken birden bire tüm hayatları değişmişti.Artık ''sıradan'' kelimesi kaybolmuş yaşamları alışılmışın dışında süregelmeye başlamıştı.Sürekli peşlerinde olan ve tüm dünyayı ele geçiren bir tehdit onları hayatta kalmanın en zorlu sınırlar...