3

907 70 71
                                    


Liam:

Yemekten bir hafta sonra Zayn'i tekrar görmedim. Cidden istediğim bir şey de değildi. Hala ne dediğini düşünmeden duramıyordum. "Göreceğiz" Neyi göreceğiz? Hiçbir şey, işte bunu. Söylediğini unutmaya karar vermiştim çünkü o belli ki benimle uğraşmaya çalışıyordu ve ona izin vermeyecektim.

Bugün okulun ilk günü ve aslında şaşırtıcı bir şekilde mutluyum. Arkadaşlarımı ve Sophia'yı görmeyi özledim ama en önemlisi futbol oynamayı özledim. Futbol benim s.eks dışında en sevdiğim şeydi ve bu bir şeyleri açıklıyor.

Bu yıl kaptan seçilmiştim ve futbol bursu alıp alamayacağımı belirleyecekti. Koç büyük ihtimal alacağımı söylüyor ama ben bundan emin değilim ve kıçımı her zamankinden daha fazla çalıştıracaktım. Umarım dikkatimi dağıtacak bir şey olmazdı.

Okulun içine yürüyerek bazı takım arkadaşlarımla ve diğerleriyle selamlaştım. İçine bir şey koymadığım veya almadığım için dolabıma uğramadım ve Luke ile dolabının önünde konuşan Niall'ın yanına gittim. Luke beni gördü ve selam verdi.

"Hey dostum, takımların hayatını cehenneme çevirmeye hazır mısın?" diye gülerek sordu.

Kafamı salladım ve ben de güldüm. "Kesinlikle. Kazanmak istiyorsak çalışmamız gerek ve siz çocukların beni yıkmasına izin vermeyeceğim." dedim biraz şakalaşarak ama çok da değil.

Luke kafasını salladı ve koluma vurdu. "Endişelenme yapmayacağız. Gitmeliyim, antrenmanda görüşürüz. Hoşçakal Niall," dedi ve yürürken Niall'a göz kırptı. Niall suratında bir kırmızılıkla gülümsedi ama bana dönünce kolumu tokatladı.

"Ah! Bu ne sikim içindi?" Kolumu ovarken sordum.

"Beni engellediğin için seni g.ötdeliği!"

"Hayır engellemedim!"

Niall dudak büktü. "Numaramı almak için sormak üzereydi ve sonra sen ortaya çıktın," dedi bütün şımarıklığıyla. Birileri çok fazla tv programı seyrediyor. "Ne istiyorsun?" diye sordu sonunda belindeki elleriyle.

Gözlerimi devirdim. "En yakın arkadaşımı görmek istemiştim, ama onun yerine tamamen bir sürtükle karşılaştım," dedim.

"Herneyse," dedi kafasını sallarken ve iç çekerek dolabını açtı.

"Sorun ne Niall?" Ona sordum. Kaşlarını çattı. "Sana sürtük dediğim için üzgünüm, normalden daha huysuzsun, neden?"

"Josh tekrar birlikte olmak istiyor."

"Umarım hayır demişsindir."

"Dedim ama... hala onu özlüyorum," dedi Niall üzgünce.

"Öyleyse onu takma. Sen daha iyilerini hak ediyorsun," dedim ona.

"Biliyorum, ve sen mahvettin."

Gözlerimi devirdim. "Tüm gün numarasını alabilirsin. Sophia'yı göreceğim," dedim ve yanağını öptüm.

Kafasını salladı. "Sonra görüşürüz."

"Bay."

-

"Li!" Sophia çığlık attı ve kollarıma doğru koştu. Gülümsedim ve ona sarıldım, boynundan öptüm.

"Hey Soph," dedim. Kıkırdadı ve dudaklarımı öptü. Dudak parlatıcısı dudaklarımı yapış yapış yapıyordu, rahatsızlığımı saklamaya çalıştım.

"Seni özledim, ailen nasıldı?" diye sordu ve dudağımı suçlu bir şekilde ısırdım.

"Harika," dedim. Ona yalan söylemiş olabilirdim veya olmayabilirdim Wolverhampton'da ailemi ziyaret edeceğimi söyleyerek, aslında tüm yaz televizyon karşısında yatarak pineklemiştim.

Pretty Boy [Ziam] (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin