9

734 43 24
                                    

Liam:

Sonraki sabah kalktığımda cidden okula gitmeye istekli değildim. Sinirliydim çünkü Niall gittikten sonra tüm gece, yeni farkındalığımı düşünerek odamda gezip durmuştum.

Zayn'e karşı duygularım onları itiraf etmekten korksam da açıkça belliydi. Biliyordum çünkü Sophia'yla ilk çıkmaya başladığımızda hissettiğim tam olarak buydu. Daha güçlü değilse tabii.

Düşünebildiğim tek şey Zayn'di. Dudakları, bedeninin nasıl hissettirdiği. Zayn, Zayn, Zayn. Bir sorunum vardı ama hissettiklerimin getireceği şeylere hazır olduğuma karar vermiştim.

Zayn'le konuşmalıydım. Hiçbir sebep olmadan ona kalbimi açamayağımı bilmek zorundaydım. Beynimi bir hiç uğruna tüm bu düşüncelerle bozmadığımı bilmeye ihtiyacım vardı. Ben ne hissediyorsam Zayn'in de onu hissettiğini bilmeye ihtiyacım vardı. Benim hissettiğimi hissetmesini istiyordum.

-

Okula varmak üzereyken, avuçlarım terlemeye başladı. Gerginlikle doluydum ve buraya gelirkenki planımdan çıkmaya hazırdım.

Dolabıma gittim ve ihtiyacım olanları aldım ve zil çalana kadar bir süre oyalandım. Sonra Sophia'nın dolabına yürüdüm, Zayn'i onunkinin önünde görünce yüzüme bir gülümseme tırmanmıştı. Siyah taytıyla ve parlak pembe kazağı, pembe TOMS'larıyla her zamanki gibi çekici görünüyordu.

Öpücüğü benim kadar iyi hatırlıyor muydu, merak ediyordum. O da bunu içinden geçirmiş olmalı ki beni gördüğünde bakışlarını hızla kaçırdı, kızarıklık yüzüne yayıldı.

"Hey bebeğim!" Sophia beni gördüğünde neredeyse çığlık atacaktı. Zayn'deki dikkatim ona değindi.

"Selam," gülümsedim ve yanağını öptüm. Zayn gözünün kenarıyla dolabındaki aynadan bize bakıyordu. Hafifçe kaşlarını çattığını görebiliyordum. Kıskanmış mıydı? Bu düşünce beni daha fazla şaşkına çevirdi.

"Parti nasıldı?" diye sordu ve bu soru beni gafil avladı. Zayn'e kısaca göz attım ve onu sırıtırken gördüm. Seni küçük serseri. Bu oyunu iki kişi oynar. Sophia'ya sarıldım ve dudak büzdüm.

"Sıkıcı. Sen olsaydın daha iyi olabilirdi," yalan söyledim ama hemen kandı. Cevabıma hayran kalmıştı ve beni öptü. Ona olan duygularımı hissetmeye çalıştım ama ne kadar denesem de tüm hayal edebildiğim Zayn'in dudaklarıydı. Dudağımı ısırdığında geri çekilmeye karar vermiştim. Zayn'i dolabının önünde göremeyince kalbim panikledi. Tanrım ne salaktım. Neyse ki onu koridorda lavaboya giderken gördüm. Herifin teki onu takip ediyordu ve kanımın kaynamaya başladığını hissediyordum.

"Sophia gitmem gerek." Çekilmedi ve kollarını etrafıma daha sıkı sardı.

"Hayır! Cumadan beri seni görmüyorum!" diye mızmızlandı ve ayağını çocuk gibi yere vurdu. Gözlerimi devirdim. Niall'ın onunla ayrılmam için söyledikleri şu an çok cazip geliyordu. Zil çaldı ve rahatlayarak içimi çektim.

"Derse gitmeliyim." Yani önce lavabodan Zayn'i çıkarmaya sonra derse. İsteksizce gitti ama bana hoşçakal öpücüğü vermeden bırakmadı. Şu andan itibaren onun ne kadar muhtaç birisi olduğunu fark etmiştim.

Sonunda ondan kurtuldum ve hızla lavaboya yürüdüm. Tam zamanında Zayn'i Calum'dan kurtarmak için, genç, Zayn'i kağıt havlu makinesine karşı sıkıştırmıştı. Elleri Zayn'in kalçasında geziniyordu ve bunun nereye gideceğini görmek istemiyordum. "Hey!" İkisi de bana döndüler. Zayn'in yüzü rahatlama ile, Calum'ınki ise kızgınlıkla parladı. Dudağını büktü.

"Ben bitirdikten sonra onu alabilirsin," dedi. Sözleri beni olduğumdan daha da sinirlendirmişti. Omzunu tuttum ve geri ittim. İnleyerek yere düştü.

Pretty Boy [Ziam] (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin