•3

128 16 49
                                    



Planım mükemmel bir şekilde işliyordu. Hiçbir sorun yoktu, notu okuduktan sonra kitabın sayfalarını karıştırmıştı ve oyuna uymaya karar verip okumaya dalmıştı. Eğer böyle sorunsuz devam ederse, oyunu başarılı bir şekilde bitirebilecektim. Bunun olmasını derinden istiyordum, çünkü kitap okurken onu izlediğim dakikalarda, ona karşı hissettiğim hoşlantı kalbimi yakıp durmuştu. Yanına oturup, kitabın sayfalarının arasına koyduğum notun bana ait olduğunu söyleme isteği içimi kavuruyordu. Ama bunu yapamazdım, yaparsam büyü bozulurdu.

"Başaracağız, dostum!" diye fısıldadı kulağıma Chris. Onun burada olduğunu tamamen unutmuştum. Çocuğun öyle bir büyüsü vardı ki, her şeyi zihninizden silebilecek kadar güçlüydü.

Chris'e dönüp gülümsedim. Kendimi huzurlu ve rahat hissediyordum, bunun sonsuza dek sürmesini istiyordum. Beni güçlü büyüsü ile büyüleyen çocuğa öyle acımasız oyunlar oynamak istiyordum ki, onu hasta edecek kadar aklından çıkmayacaktım.

Birden başını okuduğu kitaptan kaldırdı ve karşısında duran kütüphaneciye baktı. Duvara dalmış kadın, bu kitabı kimin masaya koyduğunu biliyor gibi duruyordu. Neden en başında ona sormadım ki, diye düşündüğünü az çok tahmin edebiliyordum.

"Siktir!" diye fısıldadım. Bu ikimizin de aklına gelmemişti, o kadar akıllı olmadığımız için bütün olasılıkları tartmadan yapmıştık.

"Cameron." diye fısıldadı Chris. "Hı." der gibi bir ses çıkardım yerinden kalkıp kütüphanecinin yanına giden çocuğu izlerken. Chris, "Kaç." der demez sandalyeden kalktı ve koşar adımlarla kütüphaneyi terk etti. Ben de onun peşinden koştum. Dışarı çıktığımızda, ikimiz de sapsarı kesilmiştik.

"Sana 'Bunu yapmamalıyız.' dedim ama sen beni dinlemedin."

"Kes sesini!"

"Bir daha seni uymayacağıma Tanrı'ya yemin edeceğim. Aptal herif, beni düşürdüğün duruma bak."

"Ben nereden bilebilirdim, çocuğun bu kadar zeki olduğunu? Kimse bunu sormaya yanaşmaz bile!"

"Siktir git! Şu an evde Drake dinlemek varken seninle ve senin aptalca planlarınla uğraşıyorum."

"Cameron."

"Chris."

"Drake'i sikeyim, şimdi sırası mı?"

"Hey, ona böyle diyemezsin!" diye bağırdım. "Biliyorum, sen de eve gidip yeni albümünü dinlemek için sabırsızlanıyorsun!"

Tam bir şey diyecekken arkamda canavar görmüş gibi gözleri büyüdü ve "Aman Tanrım." diye fısıldayıp öylece kalakaldı. Düşündüğüm şey mi oluyordu? Hayır, olamaz.

Omzumda bir el hissedince dudağımı ısırdım. Her şey batmıştı. Plan asla batmayacak kadar harika görünüyordu, fakat güçsüzdü. İyice düşünülmemişti ve birden yapılmaya karar verilmişti. Bu da ilk adımda açığa çıkmama neden olmuştu. Yapmayacaktın, dedim kendime. Şeytanın büyüttüğü aptala uymadan önce düşünecektin. Düşünülmeden yaptığın her şey, seni daha da dibe batırırdı.

Yavaşça arkama döndüm ve çocuğa baktım. "Bu kimin fikriydi?" diye sordu ikimize de bakıp. Gergin ve meraklı gözlerle bizi süzüyordu. Ben Chris'i gösterirken, Chris de beni gösterince, sinirle Chris'e baktım.

Eğer böyle şeyler yaşanırsa, bundan o sorumlu olacaktı. Bana söz vermişti, fakat sözünde durmuyordu. O an elime silah verseniz, onu yüzlerce kez vurabilirdim.

"Sen olamazsın." dedi Chris'i göstererek. "Çünkü seni hiç kütüphanede görmedim. Aksine yanındakini her zaman görüyorum."

LİVRE | SHAMERON (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin