-Giriş-

104 2 2
                                    

"Yavaş yavaş" dedi bana "Her şey yavaş yavaş."

Oysa bir şeyler içimi kemiriyordu,"Geç!" diye bağırıyordu "Her şey için geç kaldın!"

Ve binlerce başka ses dolduruyordu kafamı:

"Hiçbir şey yetişmeyecek."

"Vaktin dar!"

"Çok geç kaldın!"

"Her şeyi mahvediyorsun."

"Zamanın yok."

"Yapamayacaksın!"

İçimde pompalanıyordu bu cümleler, her bir hücreme işliyordu taa kalbimden başlayarak...

Zehir gibiydi, öldürüyordu. Yavaş yavaş işlenmişti kendisini fark ettirmeden ve şimdi ise etkisini gösteriyordu.

Öyle bir şeydi ki bu, kendimi duyamaz hale gelmiştim en sonunda. Düşüncelerimi duyamaz hale geldiğim için düşünmekten vazgeçtiğim anlar oluyordu.

Ve artık kafamın içinde benliğimi ele geçiren o sesler vardı yalnızca. Duyduğum tek şey bu yapamazsın edemezsin zırvalıklarıydı...Bunlar dışında da tamamen bomboş, ıssız, sessizdi dünyam.

kendi başıma bile değildim zihnimin izbe sokaklarında...kendimi kaybedeli epey oluyordu.

Ve.... sonuç olarak kendimi "yavaş yavaş" bulmamı söylüyordu karşımda oturan doktorum. Ciddi miydi sahiden?

Gözlerine daha dikkatli baktım.

Evet. Ciddiydi.

Bakışlarımı yere çevirip başımı salladım ve beklediğini düşündüğüm cevabı verdim.

"Peki." dedim kısık bir ses ve hafif bir gülümsemeyle.

Fakat hala içimde bir şeyler beni dürtüp, yaptıklarımla alay etmeye başlamıştı bile:

"Yavaş yavaş yapılabilecek bir şey yok, paniklemeye kaldığın yerden devam et."

"Zamanla mı? Hah! Güldürme beni. zamana karşı alerjin var senin be!"

"Seni küçük korkak. Senin gibi bir beceriksiz bununla başa çıkamaz."

" Acınacak haldesin."

İçim Dışım Bir Benim(!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin