4.BÖLÜM
“Ece iyi misin?”
“Bizi duyuyor mu acaba?”
“Hey bakın!Gözlerini kımıldatıyor!”
“Ege okulda ne oldu?” gibi şeyler söyleniyordu başımda.Gözlerimi açacak gücümün olmadığını farkettim.Nerede olduğumu bilmiyordum ama yumuşak bir zemindeydim,hissedebiliyordum.Bir cesaret gözlerimi açmaya çalıştım ve başardım da.Bulanık görüüyor olsam da Ozan’ın az önceki sorusuna zar zor da olsa cevap verebildim.”Ben…sizi duyuyorum!”Ve sonra gözlerimi biraz daha kırpıştırdım.Bulanık olsa da görebiliyordum.Görüşüm sonradan düzeldi ve ellerimde güçlü elleri hissettim.Ege “İyi misin?” diye sordu.”Sanane?” diye cevap verince gözlerini devirdi ve “Arkadaşlar!Ece kendine gelmiş ve görünüşe göre gayet iyi durumda!” dedi.Yanımdan ayrıldıktan sonra onun yerine Emir geçti.Elimi kavrayarak “İyisin değil mi?” deyince sadece başımı ‘Evet!’ anlamında salladım.Sonra etrafıma bakındım ve hastanedeydim.Pembe çarşafları olan bir hasta yatağında yatıyordum.Sümeyye gözleri kırmızı bir şekilde yaklaştı yanıma ve boynuma sarıldı birden.Omzumun ıslandığını hissettiğimde başını kaldırdım omzumdan ve yüzüne baktım.Ağlıyordu.”Çok endişelendim.Sana bir şey olacak diye çok korktum!” dedi ağlamaklı ses tonuyla.Ozan “Sahi okulda ne oldu da bu hale geldin?” deyince tekrar bayılmadan önceki ruh halimde hissettim.”Babam!Babam nasıl?” diye yatakta doğruldum ve kalkmaya çalıştım.Ege hemen yanımda bitiverdi ve “Biraz dinlenmen lazım,doktor böyle söyledi.” Deyip beni kolumdan tutup tekrar oturtmaya çalıştı.Kolumu ondan hızlıca çektim ve “Başlatma doktorundan!Benim babamı görmem lazım,ne halde öğrenmem lazım.Anlıyor musun?” dedim sertçe.Ege çaresizce bana baktı ve “Anlıyorum ama…”
“Hayır!Hiçbirşey anlamıyorsun!Benim babamın yanında olmam lazım!?”
“Babanın yanına bu halde mi gideceksin?Sence bu onun hoşuna gider mi?Şu haline bak!”
“Sen nereden bileceksin ki baba nedir,nasıl sevilir?Anlamıyorsun işte!” diye üsteledim.Emir,Ozan ve Sümeyye hayretle bize bakıyorlardı.Ege’ye söylediğim son söz onu üzmüştü.Çünkü yüzünü düşürdü.Sinirle söylediğim sözler yüzünden birilerini kırmaktan nefret ediyorum.Ben de başımı önüme eğdim ve “Ben…özür dilerim.Öyle söylemek istememiştim.” dedim.Ege başını kaldırdı ve “Önemli değil!” dedi.”Aslı’yı ara!Babam nasıl,öğren!” dedim.Ege ona emredercesine bir şey söylediğim için şaşırmış bana bakarken “Lütfen!” diye üsteledim bitkin sesimle.Ege başını salladı ve odadan çıktı.Ben de yatağın ucuna oturdum.Ozan “Babana ne oldu?” diye sordu çekinerek.Sanırım vereceğim tepkiden korkuyordu.”Babam!Ufak bir kaza geçirmiş.Zaten müdürün beni çağırma nedeni de buymuş.” dedim hüzünlü bir sesle.Ozan “Müdüre bak sen!Adam felaket tellalı.Ne zaman iyi haber verecek merak ediyorum.” deyince Sümeyye Ozan’ı dürttü ve “Kızın halini görmüyor musun?Sussana be!” dedi.Ozan da “Ne var yaa!” diye karşı gelince ufak bir tartışmaya girdiler.Onların bu haline ister istemez gülümsedim.Görüş alanıma Emir girince ona baktım.Halime üzülmüş olacakki buruk bir şekilde bakıyordu.”Babam iyidir değil mi?”dedim.Emir bana sıkı ve güven verici bir şekilde sarıldı.”İyidir.Selim abi seni bırakıp hiçbir yere gitmez.Hem seni evlendirmedi bile.Daha torun sevecek.” dedi.Tartışmayı bitirip bize dönen Ozan “Ama bu haksızlıııııkk!” deyip tepemize atladı.Emir”Lan ne yapıyorsun?Hastanedeyiz.Delirdin mi sen?” diye söylenirken Sümeyye “Ben de istiyorum!” deyip o da atladı.Böyle deliyiz işte.Bir yandan gülüşüp bir yandan da sarılıyorduk birbirimize.Sonra kendimize geldik ve doğrulduk.”Siz olmasaydınız ne yapardım ben?İyiki varsınız.” dedim.Bizim sulugöz Sümeyye’ye baktığımda gözleri dolmuştu.Ozan da farketmiş olacakki yanaklarından sıkarak “Ayy benim sulugözüm hemen de duygulanıp ağlarmıymış?”dedi.Bunun üzerine Sümeyye’nin yanakları pembeleşti.Utanmıştı.Ozan Sümeyye’nin halini görünce “Ayy bir de utanırmış.Kızım benden mi utanıyorsun?Kardeş gibiyiz biz.İnsan kardeşinden utanır mı hiç?” deyince Sümeyye birden öfkelendi ve “Salak şey!” deyip odadan çıktı.Ben de beklemiyordum böyle bir şey. Ozan “Ne dedim ki ben şimdi?” diye sorunca “Yok bir şey ya.Bana üzüldü ya sinirleri boşaldı.” dedim.Emir de olayı anlamış hemen o da beni desteklercesine “Evet evet sinirleri boşalmıştır.” dedi ve bana yandan göz kırptı.Ozan da bir şey anlamadığından omuz silkti.Kapı açıldığında kimin geldiğini görebilmek için başımı o yöne çevirdim.Gelenin Ege olduğunu görünce birden ayağa kalktım.”Nasılmış?Öğrenebildin mi?” diye sordum telaşla. Bu arada odaya Sümeyye geldi.”Öğrendim.İyiymiş.” dedi.Sevincin verdiği rahatlamayla derin bir iç çektim ve yatağa oturdum.Emir de bana baktı ve “Sana demiştim.Selim abi seni bırakmaz diye.” dedi ve başımı sallayarak gülümsemekle yetindim.Başımı kaldırdım ve “Peki kaza nasıl olmuş?” diye sordum.”Antalya’nın köylerini gezmeye çıkmışlar.Önlerine birden yavru bir köpek atlayınca Selim abi direksiyonu kırmış fakat sonradan toparlayamamış ve kuma saplanmışlar.Eğer kum olmasaymış arkasında bulunan uçurumdan yuvarlanabilirlermiş.Selim abinin kolu biraz incinmiş ama doktor ‘Bir-iki gün istirahat etsin geçer.’ demiş. Yani anlayacağın şansları yaver gitmiş.” dedi.Nasıl yani?Babamın kurtuluşu bir kum yığını mı olmuş?Ya o kum olmasaydı orada?Annemden sonra bir de babamı kaybetme acısı yaşardım.Bunun düşüncesini bile kuramıyordum.Bu düşüncelerden ayrılıp “Ben ne zaman çıkacağım buradan?Kendimi yeterince iyi hissediyorum zaten.” Diye sızlanınca Ege işlemleri hallettiğini ve istediğim zaman çıkabileceğimi söyledi.Biz de toparlanıp çıktık odadan.Emir,Ozan ve Sümeyye de kendi evlerine gittiler.Aslında babamın yanına gitmek istiyordum fakat Aslı eve geleceklerini bizim de eve gitmemizi söylemiş.Bu yüzden taksiye binip evin yolunu tuttuk.İçeriye girip direk odama çıktım.Ege üzerini değiştirmek için odasına gitti ve Hande de odasında müzik dinliyordu tuhaf kız!Annesi kaza geçirmiş hanımefendinin umurunda değil.Odama girip üstümdeki forma bozuntularından kurtulup kendimi ılık suyun kollarına attım.Ufak duşun ardından mutfağa birşeyler atıştırmaya indim.Tıkındıktan sonra salondan bahçeye çıkan kapıdan geçip bahçedeki oturma grubumuza doğru gittim.Ege de otuyordu.Beni görünce “Daha iyi misin?” diye sordu.Ben de alaya alarak “Ufak cadın bugün seni çok yordu.Asıl sen iyi misin?” diye sordum.O da gülümseyerek “Anladım,iyisin.” dedi.Ben de gülümsedim ve sonra aklıma ona söylediğim söz geldi.Sinirle söylemiştim sonuçta ama kırılmıştı,bunu görebiliyordum.Yine pişmanlıkla “Bir de o kadar ilgiye kırdım seni.” dedim burukça.”Önemli olmadığını söylemiştim sanırım.” dedi umursamazca.Evet söylemişti fakat ben kendimi kötü hissediyordum.”Annen…yani babanla neden ayrıldılar?” diye sordum.Yüzü birden ciddileşti.Sorduğuma pişman olmuştum zaten.Merak işte!Ege ‘Sanane?Seni ilgilendirmez!’ diye terslese ne cevap verecektim ki?Ama beni yanıltarak anlatmaya başladı.”Babam,ben 1 yaşımdayken ve annem Hande’ye hamileyken bizi bırakıp gitmiş.Annem hep gitmek zorunda kaldığını söylerdi.Hangi baba hamile eşini ve 1 yaşındaki çocuğunu bırakıp gitmek zorunda kalır?Bu kadar önemli neden ne?Annem çok zorluk çekti.Çok zor şeyler atlattı.Bizi zaten teyzem büyüttü.Annem gelirimiz olması için çalışması gerektiğini söyleyerek işe gitti hep.Biz de zaten büyüyünce işte daha fazla çalışamadı.Yoruldu.Sonra birgün Selim abiyle evleneceğini söyledi.Ve sonuç buradayız!” dedi eliyle yeri işaret ederken.Korkarak ve çekinerek “Peki babana kızgın mısın?” diye sordum.Bir süre bekledi ve “Evet!Başlarda, yani küçükken hep sokağı gözlerdim.Belki bir umut gelir diye.Düşünsene hiç görmediğin birisine bu derece bağlanmak…Babamın gelmeyeceğini benimsediğimde ondan nefret eder hale geldim.Şimdi karşıma çıksa çeker tetiği vururum alnının ortasından.” deyince ürktüm doğrusu.”Ne olursa olsun o senin baban!Tamam!Herkes ölecek birgün, baban da ölecek ama bunu sen yapmamalısın!” dediğimde öfkeyle bana baktı ve “Öyle bir adamın ölümü kendisi gibi cani olmalı.Onun ölümü güzel olamaz!” dedi.Cevap veremedim.Ege küçük yaşta taşıyamayacağı zorluklarla karşılaşmış.Babasına beslediği umut,sevgi ona saf nefretle geri dönmüş.Babasını anlatırken gözlerindeki koyuluk bu kanıyı destekliyor.Ege’nin bana babasını anlatması garip gelse de insan bir süre sonra derdini anlatacak birilerini arıyor.Ege’yi anlayamıyordum ama neler hissettiğini kestirebiliyordum.Ege de bunun için beni seçmişti.”Eee sen anlat!Annen niye öldü?” dediğinde düşüncelerimden sıyrıldım.İlkten afallasam da sonradan kendime geldim.Uzun süredir annemden bahsetmediğimi farketim.Eğer Ege bana babasından bahsettiyse ben de ona annemden bahsedebilirdim.Bunda sorun olmazdı.”Annem ben 12 yaşımdayken akciğer kanserinden dolayı öldü.Biz çok mutluyduk.Annem babamı,babam da annemi deliler gibi seviyordu.Annem benden önce bir bebeğini doğumda kaybetmiş.Sonra hemen bana hamile kalmış.Üstelik kaybettiği bebek erkekmiş.Düşünsene şuan yaşıyor olsaydı benden bir yaş büyük abim olacaktı.Hep bir abim olsun isterdim.Neyse benden sonra annemin hastalığı yüzünden çocuk yapmayı düşünmemişler.Annemi kaybettiğimde o zaman daha çocuk olduğum için önemini anlamadım.Ama şimdi çok iyi anlıyorum.Yolda bir kız çocuğunun annesine heyecanlı heyecanlı birşeyler anlattığını gördüğümde gözlerim dolar.Ben de anneme ilk aşkımı anlatmak isterdim.İçimi döküp rahatlamak isterdim.Sevgilimle tartıştığımda başımı dizine yaslayıp ağlamak isterdim.Ama bunların hiçbirini yapamadım.” dedim ve ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.Daha fazla konuşamadım.Yaşlar yanaklarımdan engel tanımaksızın büyük damlalar halinde süzülüyordu.Yine birisinin önünde ağlıyordum.Ege bana acımış olacakki yanıma oturdu.Beni göğsüne çekerek sıkıca sarıldı ve “Ağlama!” dedi.Birilerinin bana annem olmadığı için acımasından nefret ediyordum.Ama şuan bunu dert edemeyecek durumda olduğum için sesimi çıkarmadım.Birinin bana sarılmasına,birine sarılmaya ihtiyacım vardı.Aslında buna ikimizin de ihityacı vardı.Ege baba sevgisine bense anne sevgisine muhtaçtık.Biz az önce birbirimize açtık içimizi.Özlemimizi,nefretimizi,üzüntülerimizi paylaştık.Ege’ye gerçekten kanım kaynadı.Saçlarımı okşamaya başlayınca “Uyu!” dedi sessizce.Zaten ağladığımdan ve duşun verdiği rahatlıktan dolayı Ege’yi ikiletmeyecektim.Kendimi bahçede dolanan hafif melteme ve Ege’nin kollarına bıraktım.