Sevgili günlük;
Merhaba, naber? Bugün günlerden yine Deniz.
Biliyor musun bugün yanıma geldi. Sarıldı bana sımsıkı. Hiç böyle sıkı sarılmamıştı daha evvel.
Birlikte portakal suyu bile içtik. Taze sıkılmış bir portakal suyuydu. İkimizde bayılırdık taze sıkılmış portakal suyuna.
Gülüşümü izleyip durdu. Bende o izlesin diye daha çok güldüm. Ona bakınca hep gülümsedim. Sonra birden durup Gülümsemen huzur verici dedi. O bana öyle dedikten sonra daha bir gülümsedim.
O olmasa ne yaparım? Hayata tutunmamı sağlayan, yaşamayı sevdiren o.
Birlikte saatlerce tombala oynadık bugün. Çoğunda o kazandı. Bu oyunda bile harika. Hile de yapamazdı. Numaraları ben çekiyordum. Çok eğlendim yinede.
Gitme vakti geldiğinde birlikte biraz yürüdük. El ele, kol kola.
Bir marketten çikolata aldık. Ama böyle bir iki tane değil. Ceplerimiz dolusu aldık. Parasını ödemeden de kaçtık gittik. Bizi fark etmediler. Ama bu günlüğü okurlarsa her şey açığa çıkar.
Çikolataları çimlerin üzerine yatıp bir güzel yedik. Ben onun karnına kafamı koymuştum. O da ağaca yaslanmıştı. O kadar güzel ki. Öpmeye kıyamamak, bakmaya doyamamak bu olsa gerek.
Ayrılık vakti geldiğinde ona yine sımsıkı sarıldım.
Sanki. Bir. Daha. Hiç. Görüşemeyecek. Gibi. Sarıldım.
O da bana sarıldı. Ama daha hafif. Benim onu sevdiğim kadar beni sevmiyormuş gibi geldi bir an ama hemen geçti. Çok sürmedi. Bunu düşünmem hataydı. Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirim?!
Son olarak burnuma bir öpücük kondurup yanımdan ayrıldı.
Belki yarın yine gelir. Geleceğim dedi. O dediğini yapar. O beni seviyor. Benim onu sevdiğim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şizofrenin Günlüğü
Teen Fiction"Sana karşı artık duygularım, sevgim yok Tanay. Artık hayatında ben yokum." O bana bunları derken ben hala onun gözlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum. "Bitti Tanay. Buraya kadar." Son cümleleri bunlar oldu. Gidiyordu. Beni burada yalnız b...