09.10.99×

26 3 1
                                    

   Sevgili Günlük,

   Bazen kötü bir durumumuza da şükrederiz ya, işte o anı yaşıyorum.
Kemiklerim sızlıyor, anlım ağrıyor. Ama en azından sana sığınabileceğim bir sağ elim var. Bu yüzden şükrediyorum. Ah Pollyanna gibi hissettim kendimi.

   Senin kapağını kapatır kapatmaz aptal kuzenim Ertus geldi. Boğuştuk.

Aslında hayır. Boğuşmadık.
O.
Beni.
Boğdu.

   Ve daha sonrasında ne oldu biliyor musun?

   ERTUS'UN YETENEĞİ KAYBOLDU!

   Elbette bundan mükemmeli yok fakat sonradan oynadığım "dövülmece oyunu" işi bozdu.

   Hâlâ nasıl olduğunu anlamış değilim. Görünmez bir kurtarıcım mı var? Belki de bir melek! Veya kendisinin yaptığı bir oyun. Üçüncü olasılık daha fazla. Çünkü madem bir koruyucu melek ya da görünmez kurtarıcı ise, amcam ile teyzemin bana vurduğu zaman da araya girmeliydi. Değil mi?

   Hayat çok adaletsiz ve yalandan ibaret.

   Annemle babam neden öldü? Benim ölmem herkesin açısından daha iyi olurdu. Eminim ki cenaze törenimde arkamda şöyle konuşurlardı:

   "Hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum, bir yeteneksizden kurtulduk."

   "Tanrı onu cezalandırıyordu. Şimdi de cezalandırmaya devam ediyor."

   Ve daha fazlası olacaktı. Lakin ölseydim.

   Bugün dışarı yeniden çıktım. İnsanların gözleri benim üzerimdeydi. Yani, Glaria teyzem her şeyi dışarıya taşırmıştı. Sokaklarda amaçsızca (aslında amacım evde olabildiğince daha az durmak) dolanıyordum ki birisi saçımdaki kurdeleyi çekip saçımı açtı. Derin nefes alarak kendimi acıya hazırladım ve arkamı döndüm.

   Bir grup aptal ergen sırıtıyordu. Sandy (nam-ı değer, ultra-ergen-bozuntusu-olan-aptal-ergen-kız) kurdelemi sallıyordu ve gülüyordu. Ne yani? Kurdeleyle oynamak çok mu güldürüyor? Yoksa beyninde bir problem mi vardı? Her neyse. Konuşmaları her zaman ki gibi hatırlamıyorum.

   Kurdelemi istedim ve almak için uzandığımda arkasındaki yaklaşık iki metre boya sahip domuzlara benzeyen ikinci aptal ergen olan Willy kurdeleyi alıp kolunu havaya kaldırdı.

   Oradan alma imkanım yoktu. Bu yüzden sadece bırakmasını beklemeye başladım. Willy iğrenç bir gülüş atmıştı. Kelimenin tam anlamıyla iğrençti. Bir grup ergen dediğime takılmayın. Sadece dört kişiden oluşan iğrençlik abidesiydi. (Bunu daha önce belirtmeliydim ama konuyu bölmeyi seviyorum.)

  (Bir şey fark ettim ki onlara hakaret etmeyi çok seviyorum.) Quartin, hemen arkamda bitmişti ve gülmemek için kendini zor tutuyordu.
Şunu sorayım: Bu aptallar neden hep deliler gibi gülümseyip duruyor?

   Quartin arkama geçtiyse, işim bitmiştir büyük ihtimal. O elini sivri herhangi bir cisme dönüştürebiliyor çünkü. Sanırım dualarım kabul oluyordu ki, vaktimin dolduğunu hissettim bir an. Fakat... dualarım hiçbir zaman kabul olmazdı.

   Sandy yanıma geçti ve elbette kutsal hakaratler savurarak ittirdi. Yere düşmüştüm ve elbisem çamur olmuştu. Glaria bir güzel pataklayacaktı beni. (Ama bu olmadı.)
Kaderime göz yummuş bir şekilde, yetenek yağmuruna hazırlamıştım kendimi. Ruffle, kolumdan tutarak sertçe kaldırdı.

   Kolumun ne kadar sertçe tutulduğunu anlatamam, hâlâ sızlıyor.

   Quartin ben daha toparlanamadan kaburgalarıma tekmeyi geçirmişti. Nefesim kesildi. Ruffle kolumu tuttuğu için sadece olduğum yere çökebilmiştim. Ayağa kaldırdı Ruffle tekrar ve saçımdan tutup başımı geriye atarak yüzüme baktı. Nefesi berbat kokuyordu. Bir hayvan gibi.

   Ruffle'ın yeteneği Quartin'in kadar gelişmiş değil. Ama yeteneği kötü değildi. Kerkenezdi. Kerkenez gibi, bir süre sessizce avını bekler, ardından dalışa geçerek avlardı. Tabi o sadece gözleriyle dalışa geçerdi. Bugün olduğu gibi.

   Bir süre gözlerime baktı. Bir kerkenez gibi sadece avını -beni- izliyordu. Küçük bir gülüş ile gözlerini kapattı ve bir süre sessizce kalıp gözlerini açtığında vücudumu bir şok dalgası kapladı. Bacaklarımı hissettmiyordum ve yere doğru sarkarken kalbim çarpıyordu ve nefesim kesik kesikti. Ruffle beni bırakarak yere düşmeme neden oldu.

   Şimdi üstüm başım, her tarafım çamur içindeydi.

   İşleri bitmişti. Bu halsizliğim birkaç saate kaçar geçmeyecekti. Onlarda iyi biliyordu ki, ayakta bile duramayan birisiyle eğlenilmezdi.

   Bunu akıl etmelerine şaşıyorum.

   Yavaşça yerden doğrulmaya çalıştım ama yere yapışınca küfrettim.

   Gök gürledi, ardından yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı. Şimdi hem halsiz, hem yaralı, hem çamurlu, hem de ıslaktım. Ne harika ama.

   Buraya kadar hiçbir şey garip değildi. Bugünün garipliği odamda uyanmam ve odama girdiğimi veya ayağa kalktığımı hatırlamıyordum.

   Glaria teyzeme sorduğumda bana delicesine bakış attı ve soğuk, keskin sesiyle tek başıma geldiğimi, üstümün başımın da temiz olduğunu söylemişti.

   İşte bu çok garipti.

   Sevgili Günlük,

Gerçekten neler oluyor?

Yetenek Avcısı: Sevgili GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin