- Her zaman olduğu gibi yetimhanedeki arkadaşlarımla oyun oynuyordum. Arkadaşım Baek ile araba kavgası yapıyorduk. O kırmızı arabayı cidden çok seviyordum.
Elinden almak için sırf elimden geleni yapıyordum. Bir ara sinirden ne yaptığımı bilmeyerek Baek'e yumruk atmıştım. Baek yumruğum etkisinde yere doğru uzanmıştı. Biri öğretmene olayı bildirerek öğretmen yanımızda bitmişti:
"Ulan serseri" deyip bana tokat atmıştı. Baek'in hassas olduğunu biliyordum. Bende hassastım. Benim kalbim hassastı. Bir tokatı bile kendime yediremiyordum.
Hızla bulunduğum yerden ayrılıp tuvalete gitmiştim. Sırf daha rahat ağlamak için. Eğer ağladığımı görürlerse özellikle Bogum benim için üzülürdü. Bogum benim bu zamana kadar yanımda olan dostum.
Sonunda ağlamamı kesmiş ve tuvaletten yavaş yavaş çıktım. Çıktığımda etrafta kimse yoktu. Büyük ihtimalle yemek yemeye gitmişlerdi.
Bende oyun salonun ortasına oturmuş "Ne zaman buradan çıkacağım?" diye düşünüyordum. Bir an önce Bogum'un elinden tutup çıkmak istiyordum. Ben böyle düşünürken Sehun gelmişti.
"Tae? Sen burada mıydın? Yemekler yenilmeye başladı. Sen burada ne yapıyordun?"
" Hiçbir şey Sehun. Hadi gidelim."
Başını onaylar biçimde sallarken yerimden kalktım. O önden ben arkadan yemekhaneye gidiyorduk. Herkes yemeğini almış. Şuan yemek yiyorlardı. Bende bir tepsi alıp aşçının yemek doldurmasını bekliyordum.
Harika yine patates püresi ve pilav vardı. Yemeği aldıktan sonra herhangi bir masaya oturdum. Artık başka yemekler yemek istiyordum.
Herkes yavaş yavaş kalkarken bende yemeğimi bitirmek üzereydim. Yemeği bitirdikten sonra tepsiyi tezgaha koydum.
Yemekhanenin çıkış kapısına ulaştığımda Baek bana seslendi "Araba için teşekkürler"
"Kıçımın arabası" diye mırıldandım. Kafamı arka tarafa çevirip "Ne demek" diye seslendim. Baek'ten gerçekten nefret ediyordum.
&
Herkes yattıktan sonra bende güvenliğe yakalanmadan dışarı çıktım. Her zaman bunu yapardım sırf yıldızları görebilmek için.
Ben yıldızlara bakarken o sırada bir araba durdu. Bende dikkatlice bakıyordum. Yetimhanede ne işi olabilirdi? Belki yetimhane için gelmemiştir.
Arabanın içindeki adam yavaş yavaş çıktığında başını benim olduğum yere çevirdi. Tanrım... Bu adam gerçekten çok yakışıklıydı. Takım elbisenin içinde harika görünüyordu.
Adam arabanın kapısını kapattığında sakin adımlarla yanıma geldi.
"Hey küçük adam. Burada en yakın barı biliyor musun?"
Nedensizce bana küçük takılmasına takıldım. Ama haklı sayılırdım. 10 yaşındayım küçük değilim ben. Neyse sakinim.
"Hayır bilmiyorum efendim"
"Tamam delikanlı. Yine de ilgin için teşekkür ederim. Bu arada senin annen baban nerede? Kayboldun sanırım. İstersen benim telefonundan anneni veya babanı arayabilirsin"
"Benim ailem yok efendim. Yetimhanede kalıyorum"
Adam şaşkınlıkla bana bakmıştı. Sonra toparlayıp gitti. Ne demiştim ben şimdi?
&
Ertesi gün yatağımda olduğunu anlamam pek uzun sürmedi. Hala aklımda o adam vardı. Kimdi o? Neden hemen gitti? Hem bar ne ki?
Yüzümü ovup yatağımdan kalktım. Lavaboya doğru gittiğimde bizim kızların konuşmalarını duydum.
"Ha-Neul biliyor musun? Buraya Dubai'den gelen yakışıklı bir CEO varmış."
"Bana ne Hyun. Yakışıklı CEO'lar beni ilgilendirmiyor."
"İster ilgilen ister ilgilenme. CEO'nun adı Jeon Jungkook'muş."
Ah. 14 yaşındaki kızların yeni sevgilisi Jeon Jungkook sanırım. Hala Hyun noonanın sesi geliyordu.
"Hatta yetimhaneye geliyormuş. Sanırım bir evlatlık alacak."
"Aman ne harika. Bizi alamaz kesinlikle. Bizim inek Sehun'u alır kesin."
"Ya Ha-Neul ne kadar umursamazsın. Belki seni alacak nereden biliyorsun?"
Hyun noonanın sözlerinde şok olmuştum. Gerçekten yetimhaneye Jeon Jungkook denilen herif mi geliyor? Eğer bizim yetimhaneden birini alırsa gerçekten çok şanslı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Are My Daddy? l taekook l
Teen Fiction"Lanet olsun Jungkook. Keşke beni sevmeseydin. Keşke beni o yetimhaneden almasaydın. O mutlu hayallerimi şuan yaşıyor olacaktım." Başlangıç: 05.07.2018 Bitiş: