Ceren beklemiyor olacaktı ki biraz cevap vermedi. Sanırım biraz daha cevap vermeseydi sol tarafım parçalanabilirdi. Veya heyecandan ölebilirdim. Sonunda cevap verdi ama beklediğim gibi değildi "Olmaz.". Yıkılmıştım. Tek kelimeyle darmadağındım. Peki nedendi o samimyeti ? Bana karşı tavırları neden bu kadar sıcaktı ? Yoksa ben mi öyle hissetmiştim ? O anın şokunu atlatıp cevap vermem yaklaşık yarım dakikamı almıştı. "Neden olmaz ?". Zorlamaya kararlıydım. Ona o kadar bağlanmışken, o kadar umutlanmışken tek bir red cevabı beni yıldıramazdı. Beklemenin ne kadar zor olduğunu o an anladım. O sırada gelen cevabı tokat gibi gelmişti bana "İstemiyorum.". O beni istemezken nasıl o kadar bağlanabildim ? Beni yalnızca bir arkadaş olarak gören kişi herşeyimdi. En ağırı da olmayacağını bile bile istemekti. "Hiç mi şansımız yok ?" derken gelecek olan cevabın olumlu olacağına kendim bile inanmıyordum ki. Öylesine sormuştum işte, her zamanki gibi bir umut... Beklediğim yanıt gecikmedi : "Yok !". Üstelemenin bir anlamı yoktu. Olmayacaktı. O benim herşeyimken yüzüme bile bakmayacak, onu her görüşümde içim parçalanacak, aynı zamanda çaresizlikten iki büklüm olacaktım. Telefonu masaya bırakıp kendimi yatağa attığım zaman içimde oluşan boşluk, dünyadaki tüm aşk duygusunu yutsaydı keşke. Ama yaşamak zorundaydım ; nefes almak, yemek, uyumak, yürümek. Sanki tüm hayatsal faaliyetlerim, o an için bana yükmüş gibi geldi. Gereksizdi sanki herşey. Ondan sonraki 1 ay boyunca zombi gibi yaşadım. Bakışlarım boş, hareketlerim anlamsız, aklım dolu. Düşünmeden edemiyordum. Dersane, okul derken yaşıyordum işte. Çok da zor değildi onsuzluk. İçimdeki boşluğu, her an hissettiğim acıyı da dindirebilseydim herşey daha kolay olacaktı. Yine dersane günüydü. Yine Ceren'i görecektim. O gülecek, ben yine ölecektim. Dersten 10 dakika kadar önce yüzüme bile bakmayan Ceren beni çağırdı. Evet çağırmıştı ! Bekletmeden yanına gittim. Bekletmek olur muydu ? Herşeyimdi o benim, bekletir miydim hiç. Kalbim durmadan önce vardım yanına. "Biraz kantine çıksak olur mu ?". Olur tabi ya olmaz mı. Çıkıp orta masalardan birisine oturduk. "Konu ne ?". Ağzını yediğim öyle bir cevap verdi ki : "BİZ". Biz demişti, O ve BEN. Teklifimin geçerli olup olmadığını öylesine sormuştu herhalde. Geçersiz olması için hiçbir sebep yoktu. Yine heyecanlandım ve kan yüzüme çekildi. İşte kelebek misali ilişkimiz böyle başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bende Saklı
RomanceHala hatırlıyordum. Saçları, gözleri, gülüşü... Nasıl da etkilemişti beni. Her ne olursa olsun hiçbir şey beni ondan alamazdı, her ne sebeple olursa olsun. Bağlanmıştım, ve tek çözüm O'ydu.