EMRE 24/09/2059
Masayı tekmelediğim anı düşündükçe gülüyordum. Yatağımda sırtüstü uzanmış, akşam olmasını bekliyordum. Zaman geçmeyecek gibiydi. Uykum gelmişti. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Kulağıma bir ses geliryordu ve ben sesin ne olduğunu hala anlayamamıştım. "Tık,tık,tık..." Su sesine benziyordu.
Ya daKapı çalıyordu.
Daha fazla bekletmek isteymeyip kapıyı açtım. Vay canına, sen buralara gelmeye zahmet eder miydin komutan? Aynen öyle. Sert adam-komutan- kanlı canlı önümdeydi. Boş boş bakıyordu. Hayır, vazgeçtim. Boş değildi daha çok " Hey, beni içeri alsana!" bakışıydı bu. Bekletmenin manası yoktu. Zaten ben almasam bile o zorla girecekti.
"Seçilmiş kişiyle konuşmak istedim." Masamın yanındaki sandalyeye oturdu. Ben de yatağıma geçtim.
"Ne konuşabiliriz ki?"
"Söylemem gereken birkaç şey var."
"Pelin'le de konuşacak mısınız?"
"Konuşacağım. Senden sonra."
"Bence ikimizle birlikte konuşun. Biz de ikimize de aynı şeyi söylediğinizden emin olalım."
"Bana neden güvenmiyorsun evlat?"
"Babamı öldürdüğünüzü unuttunuz galiba." Sesim yükselmişti. Sonuna ekledim." Efendim."
"Baban kuralları çiğnedi. Evlat, bizim için büyük bir tehtitti." Neyden bahsettiğini biliyordum. Babam iki yıl öncesine kadar benimle buradaydı. O zamanlarda benim gibi mezunlara eğitim veriyordu. İlk yardım eğitimiydi. Sesi sürekli beynimde yankılanıp duruyordu. "Evlat, çok tehlikeli şeyler olacak. Diğer ülkeler bir şeylerin peşindeler. Hepsi Türkiye' ye karşı birleşmiş olabilirler. Ne için çabaladıklarını araştıyorum ancak birkaç kıdemli asker bana engel oluyor. Ne olursa olsun, ben yanında olamazsam bile kendini koruyacaksın. Söz mü?"
"Söz."
"Hı? Anlayamadım?" Galiba bunu dışımdan söylemiştim. Ancak anladığını sanmıyordum."Babam bu savaşın-ya da oyunun her ne haltsa işte- olacağını tahmin etmişti. Diğer ülkelerin bir şeyler bildiklerini, Türkiye' ye karşı bir olacaklarını söyledi. Ne olduğunu öğrenmeye çalıştı ama siz onu dinlemediniz." Bir süre sustum. Ya bir saniye ya da bir dakika kadardı.
"Ona kendimi koruyacağıma söz vermiştim. Şimdi sizin yüzünüzden sözümü tutabilir miyim onu bile bilmiyorken sizinle ne konuşabilirim ki?"
"Emre kendin ve Pelin için endişelendiğini biliyorum ancak ülkeni de düşünmek zorundasın. Bak bunu sadece sana söylüyorum. Babanı öldürmemizin tek sebebi bu değil. Baban bizden -o zamanlar yeni hazırladığımız- çok önemli bir silahın planlarını çaldı. Ardından silahı imha etti ve planları yaktı. O silah bizim kurtuluşumuz olacaktı ancak baban buna engel oldu."
"Bunu yaptıysa bir bildiği vardır."
"Olsaydı mahkemede söylerdi!" Sesi yine yükselmişti.
"Belki de bilmemeniz daha iyidir. Olamaz mı? Belki de bilseydiniz sıcak savaş başlardı. Bence size güvenmiyordu. Aynı benim gibi."
"Aynı senin gibi." dedi itiraz etmeden. "Ama evlat, onu gururlandır. Onun başladığı işi sen bitir."
"Bunu yapmak zorunda değilim. Bir sürü iyi öğrenciniz var. Biz şart değiliz." Yüzüme baktı. Umudu bende arar gibiydi. Ama onun, film ve kitaplardaki gibi gözleri parlamıyordu. Ama yine de düşünceleri kolayca anlaşılıyordu. Bir an kendimi onun yerine koymaya çalıştım ama olmadı. Empati kuramıyordu. Ben sert adamdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER OYUNU
Aksiİkimiz de bir savaşta casus ya da şehit olabilirdik. Çocukluğumuzdan beri iyi anlaşmıştık ve şimdi eğitimimizi tamamlamış, bir savaş olur telaşıyla hazırlanıyorduk. Beklediğimiz şey bir oyun değildi. Savaş çıkmasın diye oynanan bir oyun... ...