Bölüm 12

663 75 55
                                    

Jimin 'in ağzından 

 Her gün , her saat , her dakika , her salise yaptığım gibi yine onu düşünüyorum. Elimde kalemim onun hayaliyle bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Tae den bildiğim kadar ve onu hissettiğim kadar aklımda olan görüntüsüyle onu çizmeye çalışıyorum. Ne ironik değil mi ? Onun beni sevebilme ihtimali yok çünkü ben göremiyorum. O bana acıyor. Yani ben öyle düşünüyorum. 

Ne zaman onunla bir şeyler yapmak istesem ya da konuşmaya çalışsam benimle pek ilgilenmiyor. Umursamıyor , sanırım en acıtanı da bu. Hem göremeyip hem de umursanmamak.

Benim ona olan sevgimden haberi yok. Ama öyle ya ben onu çok seviyorum . Sonsuzca seviyorum. Onun için şair oluyorum , çünkü o anlatabildiğim kelimelerim. Bazen ressam oluyorum , çünkü o hissettiğim çizgilerim. Onu öyle bir seviyorum ki intihar et dese ederim. O böyle mutlu olacaksa eğer onun mutluluğunda kaybolmaya hazırım. 

 Belki göremiyorum ama duyuyorum , dokunuyorum , konuşabiliyorum.En çok ben seviyorum. Kalbimde bıraktığı hisle çok seviyorum. Ağlıyorum bazen ama üzüntümden değil, yetiremediğim sevgimden . Onun güzelliğinden ağlıyorum. Sesinin tonunun bu kadar muhteşem oluşuna ağlıyorum. Kokusunun sarhoş edici etkisine ağlıyorum. Öyle bir ağlıyorum ki dökemediğim kelimeler gözyaşlarım oluveriyor ama o asla anlamıyor .

         Onunla beraberken benimle hiç konuşmuyor. Sadece ben konuşuyorum , hiç susmuyorum sanki susarsam gidermiş gibi. Saçmalıyorum gülüyorum ama o sesini bile çıkarmıyor . Çok büyük haksızlık değil mi ? Ben zaten seni görmüyorum bari beni o güzel sesinden mahrum etme. Ama olsun kokusu tüm odamı dolduruyor , nefes sesi kulaklarımı bayram ettiriyor ve uzaktanda olsa verdiği his bana yetiyor. Ben konuşurken o ne yapıyor bilmiyorum, hatta beni dinliyor mu onu bile bilmiyorum . Belki telefonla oynuyor , belki uyuyor . Olsun o yanımda olduğu zaman isterse beni görmezden gelsin ben onun tek bir nefesinde parçalanıyorum . Kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor , avuç içlerim terliyor. Onun bende bıraktığı etki fazla geliyor, ondan ağlayışlarım.  

        O geleceği zaman saçlarımı düzeltiyorum , güzel olup olmadığını bilmediğim kıyafetlerimi giyiyorum. Tae sağolsun her zaman benim için kombinler yapıp kıyafetlerimi tek tek düzenler. En azından diyorum belki güzelimdir . Kıyafetlerin güzelliği beni de güzel yapar belki..Her şey tamam olduğunda geliyor işte , selam veriyor bir kaç kelime ediyor ve susuyor. Bekliyorum o güzel dudaklarından çıkacak tek bir cümleyi bekliyorum. " Güzel olmuşsun " bunu bir kere dese ömrüm boyu o kıyafetleri çıkarmam. Bu yüzden o cümleyi duyana kadar Tae ' ye bir sürü kıyafet aldırıyorum. Ama olmuyor işte , ne kadar çirkinsem güzelim kıyafetler bile beni örtemiyor . Halbuki Tae hep güzel olduğumu söyler . Belki de beni üzmemek için. Önemli değil zaten beni beğenmese de yanıma geliyor varlığını bana bahşediyor ya yeter.

             İşte yine o anlardan birindeyim. Birazdan Jungkook gelecek ve susacak , ben konuşacağım o susacak. Yine de ben hazırım oturmuş onu bekliyorum . Tae olmasaydı asla gelmezdi yanıma . Biraz zorla da olsa Tae onu bir şekilde ikna ediyor yanıma getiriyor ve bizi yalnız bırakıp gidiyor. Bu şekilde olduğunu düşününce biraz üzülüyorum  , sonra diyorum ki zorla geliversin tek mutluluğum o zaten bir kere bencil olsam ne olur ?

                      Ben bunları düşünürken kapı sesleri geliyor. Anahtar Tae de olduğu için rahatça girip çıkabiliyor.Adım sesleri evi doldururken yavaşca kapım gıcırdıyor . Sesin geldiği yere doğru çeviriyorum başımı ve gülümsüyorum kocaman , çünkü o geldi işte yetmez mi ?  Tae birden cırlayıp üstüme atlayıveriyor.

 " Jimin ah ben sana şöyle gülümseme demedim mi ! Kalpten gidiyorum be çocuk "        Tae ' nin dediği şeye tekrar gülümsüyorum. Tam o anda onu hissediyorum bize doğru geliyor sanırım , kokusu burnumu sızlatıyor anında beni mahvediyor ve güçlü kollar birden Tae ' yi üstümden çekiyor.

 " Çocuğu boğacaksın Tae , sanki hiç Jimin le görüşmüyorsunuz hadi gitsene sen " 

" Sanane be muşmula benim Jimin 'im değil mi istediğimi yaparım "

      Tae 'nin dediği şeyle kıkırdarken bir kaç vurma sesi duyuyorum Jungkook Tae ye doğru bir şeyler fısıldıyor sanırım ama  ne dediğini anlayamadan Tae görüşürüz deyip odadan kaçıveriyor.İşte şimdi yalnızız yine aynı tepkileri veriyor bedenim ama bu sefer farklı sanki , kokusu daha yakından geliyor . Derin bir iç çekiyorum.

 "Hoşgeldin Hyung ! Bugün nasılsın ? Sanki biraz mutlusun gibi hissettim. Çünkü sen hiç girer girmez konuşmaya başlamazdın . Beni şaşırtıyorsun. Ayrıca Tae yi benden kıskanmana gerek yok merak etme kardeşini yemem ."         Ben konuşmaya devam edicekken Jungkook ' un fısıltısı dolduruyor kulaklarımı Tae yi kıskandığımı nerden çıkardın ki . Anlamıyorum tabii

" Bir şey mi dedin hyung ? "

"Yok bir şey demedim Jimin . Ben iyiyim  ya sen nasılsın ?"             Jungkook ' un sorduğu soruyla kaşlarımı kaldırıyorum , çünkü o bana asla nasıl olduğumu sormaz.

" Ben mi ? Ben her zaman ki gibiyim hyung seni gördüm daha iyi oldum. Yani şey öyle değil görmedim ama şey geldin ya ondan "    Ben kurduğum cümlenin saçmalığıyla kafamı eğip ellerimle oynarken onun iç çekişini duydum .

"Ben de seni gördüğüme sevindim Jimin ah "   duyduğum cümle ile kafamı kaldırıp ağzımı şokla açarken Jungkook 'un bana nasıl bir ifade ile baktığını bilmiyorum ama şuan bir ilk yaşanıyor. Hayatımın aşkı gelmiş birden benimle konuşup Jimin ah diyor bana ya Jimin ah . Eğer bayılırsam rezil olurmuyum ?

  " Hyung sen iyi olduğuna emin misin ? Çünkü şey bilirsin sen zaten buraya zorla geliyorsun ve benimle hiç konuşmazsın . Senin başının etini yiyorum özür dilerim ama kafana bir şey mi düştü ?"

" Zorla geldiğimi kim söyledi ?"  dedi kızgın bir ses tonuyla ben ise artık ne diyeceğimi bilemez vaziyetteydim.

" Kafama bir şey düşmedi sadece bugün çok güzel bir kızla  tanıştım ve sanırım ondan hoşlandım. Merak etme bir şey olduğu yok . Sen yine konuş ben burda kızla mesajlaşırım ." 

          İşte benim yıkılma anım buydu. Jeon Jungkook 'un beni parçalama anı . Hiç bir şey beni bu kadar mahvedemezdi belkide . Tam benimle konuşmaya başladı diye umutlanırken başka birinden hoşlandığını söylemesi. Canım ancak bu kadar acıyabilirdi. Bu yüzden bu kadar neşeliydi . Benim yapamadığımı başka bir kız yapmış ve onu mutlu etmişti. Çok acıtıyor bu his çok. 

Onun karşısında ağlamamak için aceleyle değneğimi aramaya başladım.

 "Senin adına sevindim hyung ! Benimle kalmana gerek yok sen kız arkadaşını yanına git . Ben de bir lavaboya gideyim kendine dikkat et hyung !"  Değneğimi bulur bulmaz ezberlediğim evimde hızlı adımlarla banyoya doğru  gittim ve kapıyı kapattığım an yere yıkıldım. Hıçkırarak ağlamaya başladım . Nerede hata yapmıştım ? Göremediğim için mi beni sevmiyordu ? Çirkin olduğum için mi ? Neden ben onun için kendimi parçalarken neden beni görmüyordu? Hislerimi saklamakla yanlış mı yaptım?  Görmeden sevmekle yanlış mı yaptım. Kendimden nefret ediyorum böyle acınası olduğum için kendimden nefret ediyorum . Ama onu çok seviyorum keşke onun hoşlandığı kız ben olsaydım . Onun ellerini tutabilseydim. Ben onu delicesine severken bu haksızlık . Çok büyük haksızlık. Şimdi ise tek umudum banyodan çıktığımda Jungkook ' un gitmemiş olması. Eğer giderse biterim, olmayan hayatım ellerimden kayıp gider . Aldığım nefes dar gelir. Lütfen yalvarırım gitme Jungkook lütfen..

      Hayat acımasız , yıkıcı ve kırıcı aynı Jungkook gibi.  Bir kere olsun beni şaşırtsaydı belki de her şey daha güzel olacaktı. Ama o gitmiş, kokusu odamda yok, nefes sesleri duyulmuyor ev bomboş ve ben bu sefer gerçekten düşüyorum. Tek bildiğim karanlık gibi, karanlığa doğru yığılıyor bedenim. Ve ben Jeon Jungkook ' u kaybediyorum.......

Blind Poet /JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin