{₪៛ 1 ៛₪}

50 4 0
                                    



05/07/2018

İnadına yüzüne vuran güneş ışığına karşı uyumaya inat eden bir genç kız vardı yatakta. Yüzünü yalayan sadık bir köpek ve uyandırılması,kıçında kuyruk olması,kıza rahat vermemesi ile görevli yine sadık bir hizmetli. Kendi istememişti böyle bir şeyi,rahat huzurlu bir hayat istiyordu. Kısıtlamalar ile değil rahat bir hayat sürmek istiyordu. Fakat bunu dışarı vurmaması en iyi yoldu. Sonuçta "Ben hayatımı yaşayacağım" deyip de buradan ayrılamazdı.

Sakin bir şekilde yatağından kalktı ve hizmetlinin getirdiği su da elini yüzünü yıkayıp ellerini havluyu tutan kadına uzattı ifadesizce. Bunu yapmaktan nefret ediyordu. Fakat arşidüşes olmak bunu gerektiriyordu. İfadesiz bir şekilde emir vermeyi.~afedersinde bunu kim demişti~ Hizmetliler giydirdikleri kıyafetleri dikkatle seçmişlerdi. Bu kızdan gerçekten korkuyorlardı. Ağzını açıp bağırıp çağırdığını kimse duymamıştı. Sakince lafları geçiriyor ve yaptıklarının ne gibi sonuçlar doğuracağını onlara anlatıp soğuk bir şekilde çekip gidiyordu. Bu aynı hatayı bir daha yapmamaları için büyük bir etki oluşturuyordu onlar üzerinde.

"Sabahları daha erken uyanmalısın."
"Tabii majesteleri."
"Güzellik uykunu geciktiriyorsun. Bu iyi değil."
"Peki majesteleri."
"Kendine bakmalısın...hayır kendine baktırmalısın."
"Anladım majesteleri."
"Kendine de vakit ayırmaya başla artık."
"Efendim majesteleri?"demişti kız. Her şeyi anlamıştı ama bu dediği de neydi bu kadının?
"Kendine vakit ayır ki sana bir yetenek bulalım. Mutlaka bir yeteneğin olmalı. Bu şekilde rabet görebilirsiniz."dedi majesteleri kıza. Evet kokusu çıkmıştı bu nazik talebin.
"Peki majesteleri."dedi kız. Ardından emirler yağdıran kadın hızlı yürüyerek kendi odasına çekildi ve kızı kocaman koridorda yalnız bıraktı.

Çok sert yetişmişti. Bu eğitim koşullarını hiç sevmez ve karşı çıkardı. Ama yine içinden yaşardı bunu. Ne haddineydi? Sadece öğrenmeliydi ve uygulamalıydı. Bu onun göreviydi. Şimdi de yeteneğini bulmak zorundaydı. Bulamazsa rabet göremeyecekti.~afedersiniz ama bunu kim söylemişti~ Sonuçta o bir arşidüşesdi. Sarayın sahiplerinin kızı idi o. Bazen yapıştırıcı gibi kullanılırdı,iki aileyi birleştirmek için. Bazen sadece ev olurdu ona saray. Zaten çatı olduğu için buradaydı. Yoksa bu büyük görkemli yer küçük tahta bir kulübeyi geçemezdi onun için. Bunu da içinde yaşardı. Arşidüke bunu söylese sınırım evden atılmaktan çok şiddetli bir ceza yerdi. Evden atılsa bu onu mutlu ederdi çünkü. Arşidükün karısı bunu bilmiyordu. Fakat arşidük bu alımlı güzel kızın burdan çıkmayı istediğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden verebileceği en büyük ceza buradan hiç dışarı çıkamamaktı.

Tek kız degildi o. Bir tane ablası vardı. Kendinden üç yaş büyüktü. Evlenmişti ve hamile olduğuna dair bir mektup beş gün önce eve gelmişti. Güya annesi olan arşidükün karısından bazen şefkatli bir kucaklaşma alsada ertesi gün bu tam tersine dönüyor günaydın majesteleri demek için yanına doğru gittiğinde görmezden gelinip önünden geçiriyordu. Sanırım bu hala evlenemediği içindi. Böyle olmasını o da istemezdi. Ama sonuçta elinde olan bir şey değildi. Ablasının emirydi. Balolara katıldığında ayyaş erkeklerin tek isteği onla azıcık oynaşmak ve içindeki zevk tufanını dışarı atıp onu oracıkta bırakmak oluyordu. Haline üzülmüyor değildi. Çok üzülüyordu. Kıskanç ablası hal hatır ayağına alımlı kızımıza yakışıklı kocasını anlatıyor övüyor övüyordu. Sonrasında ilk defa evine davet eden bir not düşmüştü. Hindistan'dan özel getirdikleri çayı içmeye ve mutluluk yuvalarını gezdirmeye davet ediyordu. Bu,lanet olası saraydan çıkmak için büyük fırsattı. Ne kadar lanet olası başka bir saraya gitse de.

Bunu kabul etmişti. Kabul ettiğine dair haber bile yolladı. Bu sırada kız kardeşi,kocasına gelecek olan kardeşinin haberini vermişti. Adam onu takmıyordu. Fırsattan istifade sarhoşken olan çocuktan da hoşnut değildi. Belkide bu kadın ona bir şeyler içirmişti.

Şimdilik Hayır Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin