Uzun bir konuşmadan sonra sesiz sedasız ayrılmışlar ve o konuşma ve bakışmaları ertesi gün unutmuşçasına birbirlerinin yüzüne bile bakmamışlardı. Taa ki kapıdan çıkana kadar. Büyük bir şanstı onlar için belki ama büyük kardeş için zordu. Kendini iyi hissetmediği için kardeşine yatakta veda etmişti. Endişe içindeydi sonuçta hamileydi. Kötü bir şey olmasını istemezdi. Ne kadar kendisini sevmediğini düşünse de küçük kardeş.
"Umarım bir an önce iyileşir ve doğuma sağlıklı bir şekilde gider."dedi karşısındaki afetidevrana.
"Umarım iyi dilekleriniz tutar majesteleri."dedi oğlan da hafif reverans yaparak. Küçük kardeş de hafifçe sırıttı. Gün içerisinde ilk defa dünden beri birbirlerine bakıyorlardı. Bu biraz garip gelmiyor değildi hani. Sonuçta dünkü konuşmaları oldukça farklı bir diyalogdu kıza göre. Belkide olmaması gereken bir konuda yapılan bir konuşmaydı. Ama zaten çocuk kandırıldığı düşüncesi ile bu kıza yanaşıyordu. Çünkü istediği büyük kardeş kat'iyen değildi. Ayrıca bu kız onun yıllar boyu yaptığı çapkınlıkların ulaşılmaz serçe-siydi. Onun olabilmesini tabi isterdi. Ama bu durumda biraz zordu. Erkek uzun süre bakakaldı kıza. Doğuma kadar göremeyecek oluşu onu deli ediyordu. Elinde olabilse o dudaklara yapışmak hatta belkide daha ilerisini istemek için dudakların da ona yalvarabilirdi. İçinde kabaran his ile kendini suçlu hissetmişti nedense.
Karısı yatakta hamile bir şekilde hastayken o buradan kardeşine bakıp içindeki tufanlara kızıyordu. Kız gözlerini yere çaktıktan hemen sonra kaşları ve kirpiklerinin altından "Sonra görüşmek üzere Majesteleri."dedi. Erkeğin gözlerinde bir pırıltı oluşmuştu. Saf gibi sırıtarak "Umarım Majesteleri. Bekliyor olacağım."dedi ve zar zor ayrılışını ve atların takırdayışını izledi melül gözlerle. Ardından çenesini kaşıdı. Bu kız kendisine neler yaptırırdı.
Aradan çabucak geçen bir ay süresince adamın fütursuzca gördüğü rüyaların çoğunda,o minik kardeş vardı. Ama karısı hala acı çekiyordu. O acı çekerken küçük kardeşini soyup yatağa atışını,üstüne yavaşça çıkıp yaptığı tahrik edici hareketleri gördüğünü hatırlayınca uykudan kaçmak için her şeyi yapıyordu. Kadının yanından ayrılmıyor en ufak bir bağırışında sıçrıyor ve doktoru çağırıyordu. En son bu sancıların hayra alamet olmadığını söyleyen doktor hazır olun dercesine bakış atmıştı. Mektup ulaştıran ulak karşısında ağzı açık kalan küçük kardeşe dehşet içinde kalmış şekilde bakıyordu. Bu kadar beter olacak ne getirdim acaba dercesine uzaktan. Daha bir ay var olmasına rağmen doğması bir yana kendisi gittiği zaman olan rahatsızlığının şu ana kadarda sürdüğü yazıyordu mektupta.
Küçüklüğünden beri yasaklanan o hareketi yapmıştı uzun zaman sonra. Koşmuştu. Hemde fütursuzca koşmuştu. Ağlıyordu,sebebini bilmediği bir sebep vardı. Kim bilir annesi gördüğünde ne tepki verecekti? Ama elindeki mektup eminim onun bu hareketini unutturacaktı. Fakat bu kadın mektubu gördüğünde kızı gibi tepki verecek değildi. Ne sahnelere göz yummuştu. Bu neydi ki?
Kadın gözleri kızarmış bir şekilde hızlıca yürüyor ve hizmetlilere emirler yağdırıyordu. Kızı da arkasından aynı şekilde yürüyordu. Kızın arkasındaki yardımcılar da kıza milyon tane soru soruyorlardı. Ne işitiyor ne de cevap verecek mecali kendisinde bulabiliyordu. Kadın ise vurunurcasına "Harold! Harold çabuk gel neredesin?"diye bağırıyordu. İlk defa annesinin babasına ismi ile bağırdığını gören kız ağzı açık bir şekilde annesine bakıyordu.
Babası ve annesi ayrı araba da gidiyordu. Sebebi artık büyümüş olmasıydı. Ne sebep ama? Kız aklına başka şeyler getirse de kızları acı çekerken bunu yapmayacaklarını düşünüyordu. Yani biraz ayıp bir laf aklından geçirecekti ama 'bu kadar azgın olamazlardı değil mi?'.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şimdilik Hayır
Historical FictionTarihin saklı köşeleri ve bilinmezlikleri ile bezenmiş müthiş bir roman... İstenmeyen evlilikler,aile ilişkilerinin garipliği ,eğitimli ve iç duvarlarını fütursuzca kıran bir genç kızın hikayesini anlatır...