-TEK BÖLÜM- (PART 2)

52 10 15
                                    

Onu sorguya alan adam, demir parmakların önünde durdu; kendinden geçmiş ve halsiz bir şekilde yatmakta olan Sabit'i izledi ve belli ki hakkında belli başlı planlar kurmuştu. Niyetini, sırıtan yüz ifadesinden anlamak güç değildi. Kriptolu telefonunun çalması, Sabit'i hafif kımıldattı. Arayanın kim olduğu bilinmezken adam, telefonu açıp parmaklıkların önünden ayrıldı.

"Dinliyorum!"

"Türk elinde mi?"

"Evet Jafer! Şu an kendinden geçmiş durumda! Onun sana nasıl bir faydası olacak?"

"Adamı hazırlayın Simsar, bana nasıl bir faydası olacağını da yakında görürsün!"

"Nerdesin?"

"Malum yerde bekliyoruz! Talimat gelir gelmez, hücuma geçeceğiz!"

"Anlaşıldı Jafer, benim kârım ne olacak?"

"Kârı zararı konuşacak durumda değilsin!"

Telefon kapanmıştı; Simsar denilen adam, öfkeden burnundan soluyarak koridorda ilerledi, aklındaki planı batmış olmalıydı ki siniri, burun deliklerini şişirtip ufaltacak kadar aleni oluyordu.

Kendi odasına geldiğinde, kafasında kovboy şapkası ve siyah bir kot pantolon giymiş ince vücut hatlarına sahip cılız bir adamla karşılaştı. Yüzüne yerleştirdiği sahte tebessümle, kendi yerine geçip oturdu.

"Seni bekletmiş gibiyim Ivor!"

Ivor, sahte bir tebessümle karşılık verdi.

"Sorun değil! Türklerin Suriye merakı, hepimizin canını sıkıyor! Daha kendi ülkelerindeki karışıklığı çözememişlerken Suriye'ye dadanmaları, masadakileri endişelendiriyor!"

"Masadakiler endişelenmesin! Her şey kontrol altında! Türkiye, bu topraklara girerse bedelini öder!"

"Ajana ne yaptın?"

"Pestili çıkmış durumda! Kılını kıpırdatacak hali yok! Anlamadığım, neden tek başına burada?"

"Belki de tek başına değildir! Sorguya aldınız mı?"

"Hayır, dilini yutmuş gibi! Bilirsin, Türk ajanlarını konuşturmak, çok zor!"

"Konuşturmasını bilirsen, aslında çok kolay! Ve unutma Simsar, Türklerin asla bir hazineden farkı yoktur!"

"Doğru! Elimizdeki Türk'e de talip çıktı!"

"Kim?"

"Farslı Jafer... Onu almak istiyor!"

"Elindeki hazinenin fiyatı ne?"

Simsar, derin bir iç çekti. Bu derin iç çekiş, Ivor'un kaşlarının çatmasına neden oldu. Yerinde doğrulan Simsar:

"Onu bedavaya almak istiyor!" deyince Ivor, yerinde kaykıldı. Belli ki onun da canı sıkılmıştı. Avuçlarını birleştirip:

"Verecek misin?" diye sordu.

"Vereceğim Ivor! Ama Farslı, Türkü aldığına pişman olacak!"

***

Kobani sınırına yakın bir yerde, koca kayalıkların olduğu bir bölgede çadırlar kurulmuştu. Etrafta fink atan Sadid militanları, güvenliği had safhaya taşımış ve kuş dahi uçamaz hale getirilmişti. Uzun namlulu silahlarla etrafta gezinmeleri, gözlere hitap ediyordu. Ortadaki kocaman çadırın önündeki iki adam, sanki birer putmuş gibi duruyorlardı. Gözleri dahi kırpılmıyor ve kıpırdamıyorlardı. Hafif esen yel, çadırın kapı görevini gören kumaşlarını oynatıyor, kara kumaşların hafif aralanmasıyla da içerdekiler görünüyordu. Az sonra Jafer'in sesi duyuldu.

KONSEY √ ~TİM Suriye'de~ (TEK BÖLÜM - TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin