Gizli ile konuştuktan sonra ablamın yanına gitmiştim. Şimdi yatağında, sessizce oturuyordum. Tek yaptığı öylece durmak ve duvarı izlemekti.
"Abla, ne olduğunu söyleyecek misin?" Bakışlarını bana çevirdi.
"Boş ver." Ofladım. "Böyle yaparsan sana yardımcı olamam."
"Yardımcı olmanı isteyen olmadı," diye tersledi. Gerçekten, derdi neydi? Kısa süren sessizliğin ardından konuştu,
"Vera, ben aşık oldum." Gözlerim sonuna kadar açıldı. Alara aşık mı olmuştu?
"Ney? Kime?" Hüzünlü bir şekilde bana baktı. Onu ilk defa böyle görüyordum.
"Araf'a." Araf... Tahmin etmeliydim. O anda aklıma Supernatural da purgatory, yani arafı aradıkları bölümler geldi. Ah, bu durumda bunu mu düşünüyordum? Kendi kendime yüzümü buruşturdum.
"Ama, daha kaç gün oldu ki?" diye bir soru yönelttim. Şunun şurasında bir hafta olmamıştı, nasıl aşık olabiliyordu ki?
"Günü önemli değil, daha gördüğüm gün hoşlanmıştım ondan. Gittikçe çoğaldı işte." Derince nefesimi verdim. Aşk konularından hiç anlamıyordum. "Ama imkansız." diye eklemesiyle kaşlarımı kaldırdım.
"Neden imkansız olsun ki?"
"Sevgilisi varmış." Kaşlarımı kaldırıp, "Emin misin?" diye sordum.
"Evet, adı Levi." Kaşlarım çatıldı. Supernatural dizisinde de leviathanlar vardı. Gerçekten bu diziyle kafayı yemiştim, bir günde bir sezon bitirirsem böyle olurdu.
"Kendisi mi söyledi?" Kaşlarını indirip kaldırdı, bu hayır demekti.
"İnstagram'a sürekli onunla fotoğraf atıyor, kalpler koyuyor." Yüzümü buruşturdum. Ne gerek vardı mıç mıç?
"Buruşturup durma yüzünü, ne yapabiliriz onu düşün?" Kaşlarımı kaldırdım, "Ne yapabiliriz derken?"
Sinsice gülümsedi. Bu gülüşten hiç hoşlanmamıştım. "Sakın bana düşündüğüm şeyi söyleme."
"Ne olacak yakınlaşsam?" Kaşlarım çatıldı. "Saçma sapan konuşma, Alara. Eğer gerçekten sevgililerse, bunu bile bile Araf'a yakınlaşacak değilsin."
"Neden olmasın? Hem madem birbirlerini çok seviyorlar, Araf neden hep benimle?"
"Hep dediğin bir kere kafede buluştunuz ve bir kere bize geldi, Doğuyla birlikte." Gözlerini devirdi.
"Kafede buluştuktan sonra benden hoşlanmasaydı bize gelip bütün günü benimle geçirmezdi."
"Bu kibarlığından kaynaklanıyor olabilir. Ya da Doğu çok ısrar etmiştir." Araf gerçekten kibar biriydi. Annem görmesin diye dolaba saklarken bile düşünceli davranıp özel bir eşyam olup olmadığını sormuştu. Tamam, o an utanmış olabilirdim ama sonuç olarak oldukça düşünceli davranmıştı.
Alara, siniri bozulmuş bir şekilde güldü. "Bence senin sorunun ne biliyor musun Vera? Erkeklere uzaksın, ortalıkta rahibe gibi dolanıyorsun. Bu yüzden benim de sevgilim olmasını kendine yediremiyorsun." Şaşkınlıkla ona baktım.
"Alara, sen ne dediğinin farkında mısın?" Gerçekten o kadar saçma konuşmuştu ki. "Araf'ın sevgilisi olduğunu biliyorsun, bana da imkansız olduğunu söylüyorsun. Bunu ben söyleyince neden yediremiyor oluyorum?" Ayağı kalktım, kırgınlığımın yüzümden okunduğuna emindim.
"Sadece daha fazla ümitlenme, daha çok üzülme diye uğraşmak istemiştim. Hata ettim, üzgünüm."
Odadan çıktıktan sonra telefonumu alıp bahçeye inmiştim. Kulaklıklarla müzik dinlerken sallanmak iyi geliyordu. Alara'nın söylediklerine gerçekten kırılmıştım. Bunu pek umursuyor gibi görünmese de benim umrumdaydı. Kendi kendime ofladım, o anda telefonuma mesaj geldi.
Gizli: Konuştun mu ablanla?
Vera: evet, şimdi de müzik dinliyorum.
Gizli: Bahçede misin?
Vera: evet.
Gizli: Konuşma pek iyi geçmedi sanırım.
Vera: öyle denebilir.
Gizli: Kapıyı açsana.
Vera: ney?
Gizli: Hadi, kapıyı aç.
Hızlı bir şekilde eve girdim, yine hızlı adımlarla kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda ise pembe kare bir kutu gördüm. Yerde duruyordu. Gizli mi bırakmıştı? Kendimi dışarı atıp etrafa baktım. Kimse yoktu.
Kutuyu aldıktan sonra içeri girdim. Koltuğa oturduktan sonra kalbimin hızlı atmasına aldırmadan kutunun kapağını açtım.
İçine baktığımda ise... bir sürü çikolata vardı! Acaba doğru mu görüyordum? Gözlerimi kırpıştırdım. Hayal falan görmüyordum, çeşit çeşit, bir sürü çikolata vardı! Hızlıca telefona yöneldim.
Vera: buraya kadar geldin ve bana kendini göstermedin öyle mi...
Vera: ya çok teşekkür ederim çikolatalar için
Vera: iyi ki varsın
Gizli: Bundan sonra üzüldüğünü duymak ya da hissetmek istemiyorum.
Gizli: Sana gülmek yakışıyor, mutlu olmak yakışıyor. Hatta, utanmak yakışıyor.
Gizli: Bundan sonra üzülmek yok, tamam mı?
Vera: söz veremem... ama deneyeceğim.
Vera: tekrardan, iyi ki varsın Gizli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
believer | texting
Short Storyinfinitum: O fotoğraf çekildiğin otopark var ya, verævan: 'bi tarafına girsin' falan diyeceksin diye korkuyorum.. infinitum: Ya cmmföcöfkxldfkxkxm infinitum: Orada ben de vardım diyecektim. verævan: gerçekten mi? infinitum: Evet. Hatta yaşlı bir de...