So Cold

1.5K 87 97
                                        

Oh, you can't hear me cry 
See my dreams all die 
From where you're standing 
On your own. 
It's so quiet here 
And I feel so cold 
This house no longer 
Feels like home. * 
Ben Cocks - So Cold

Harry, Snape'in yanından rüzgar gibi geçip gidişinden sonra olduğu yere sanki itrif sümüğü gibi yapışmıştı. Kıpırdayamıyor, dün gece olanlardan sonra olayların buraya gelmesinden dolayı büyük bir öfke duyuyordu. Sertçe kapanan kapının sesini duyduktan sonra merdivenlere yöneldi. Evdeki insanların bakışlarını sırtında hissediyordu, dönüp bakmaya cesareti bile yoktu. Sırtına dokunan bir el onu durdurdu.

"Orada dur bakalım genç adam seninle de daha konuşacağız." Sirius, sesindeki kızgınlığı ve hayal kırıklığını gizleyememişti.

***

Sirius'un aile ağacının olduğu odaya girmiş sihirle var edilmiş sandalyelerde oturuyorlardı. Harry kendini sene başında istemeyerek bir mugle'ın yanında büyü yaptığında olduğu gibi yargılanıyor gibi hissetti.

"Sen nasıl böyle bir şey yaparsın Harry, aklım almıyor. Dünya üzerinde o kadar büyücü ve cadı varken nasıl olurda kalkıp yarasa kılıklıya karşı bir şeyler hissedersin?"

Harry, kollarını göğsünde birleştirdi.

"Harry, farkında değilsin sanırım ama o sana göre değil." Sirius öfkesine hakim olmaya çalışıyordu. Remus yanı başında ilk defa kendini bu derece firenliyen Sirius'u dinliyordu.

Harry, alayla güldü.

"Bunu bana erkek arkadaşı kurt adam olan biri mi söylüyor? Kusura bakma Sirius, siz onu tanımıyorsunuz!"

Remus oturduğu sandalyeden kalkarak bir adım geriledi. Çocuğun doğruluk payı vardı bunu kabul ediyordu, fakat yine de canı acımıştı. Bu şekilde bir aşağılamayı herkesten bekler Harry'den beklemezdi.

"Sen nasıl?.."

Harry'nin dudağının bir kenarı acıyla yukarıya kıvrıldı.

"Anlamak zor değil Remus. İnsan kendi gözlerinde olan duygunun başka insanların gözlerinde kolaylıkla görüyor."

Sirius'un nutku tutulmuştu, Harry ayağa kalktı.

"Ona şimdiye kadar yeterince acı çektirdiniz Sirius, sen ve babam onu yeterince üzdünüz. Gördüm... Her şeyi gördüm. Zihnifendet dersleri sırasında Snape'in anılarında gördüm! Şimdiye kadar beni nasıl koruduğunu gördüm. Onu ne kadar yanlış tanıdığımızı gördüm. Siyah cübbenin altında taşıdığı acıları gördüm!"

Harry konuşurken nefesini kontrol altında tutamadığı için göğsü sızlamaya başlamıştı. Hatırladığı anıların etkisiyle gözleri dolmuştu.

-FlashBack-

"Hayır, özel anılar!" Harry, uğradığı zihinsel saldırıdan dolayı güçsüz kalmış zar zor nefes alıyordu.

"Benim için değil. Hazırlıklı olmazsan Karanlık Lord içinde değil." Snape, hızlı adımlarla çocuğa doğru yaklaştı. "Ulaşabildiği her anı sana karşı kullanabileceği bir silah demektir. Düşüncelerini ele geçirirse iki saniye bile dayanamazsın. Aynen baban gibisin! Tembel ve kibirli." Snape, arkasını çocuğa dönerken kibirle surat astı.

"Babam hakkında asla böyle konuşamazsın!" Harry oturduğu sandalyeden hırşımla kaktı.

Snape, kendisine sesini yükselten çocuğa döndü. "Zayıfsın!"

"Hayır, değilim!"

"Öyle ise kanıtla! Duygularını kontrol et. Düşüncelerine hükmet." Oluşan birkaç saniyelik boşluktan sonra Snape asasını çekip kendinden ufak olan bedene uzattı. Gün içerisinde defacalarca tekrarladığı gibi Zihnifendet büyüsünü tekrarladı.

Snape, Harry'nin anılarının içinde dolanırken Sirius'a sarıldığı hatırasında ardında belirdi.

"Midemi bulandırıyorsun."

Harry "Kes şunu" diyerek olduğu yerden bir adım geriye doğru sendeledi.

Snape'in dudakları yine iğreltiyle büzüşmüştü.

"Sen buna kontrol mü diyorsun?"

"Saatlerdir çalışıyoruz dinlenmeye ihtiyacım var." Odanın etrafında dolanırken bir yanda da öfkesini bastırmakta güçlük çekiyordu.

"Ama Karanlık Lord hiçbir zaman dinlenmez. Birbirinize öyle çok benziyorsunuz ki, hayatın size haksız davrandığından şikayet eden iki sümüklü çocuk gibisiniz. Belki dikkatini çekmemiş olabilir ama hayat adil değildir. Sevgili baban bunu gayet iyi biliyordu. Hatta kendisi de haksızlık yapıyordu."

"Benim babam harika bir insandı."

"Baban beceriksizin tekiydi." Snape, Harry'i omuzundan tutarak bir az önce kalkmış olduğu sandalyeye fırtalttı. Harry, sandalyeye düşer düşmez cebindeki asasını çıkarttı. Saatlerdir Snape'in ona yaptığu gibi o da Snape'e Zihnifendet lanetini uyguladı. Harry, Snape'in anılarına girdiğinde acıyla irkildi. Haklıydı, söylediği gibi babası Snape'e bir çok acı çektirmişti. Snape anılarından onu kovduktan sonra gözlerinde ki acıyı gizleyecek durumda değildi. Harry sarsılmıştı...

Snape, tarafından sınıftan kovulduktan sonra son kez arkasını dönüp derinden sarsılmış adama baktı. Masaya dayanmış kendine gelmeye çalışıyordu. Harry'nin işte o an kalbinde Snape'e olan öfkesi tuzla buz olmuştu.

-FlashBackEnd-

Harry, zihnine dolan görüntüleri bir kenara ittikten sonra Sirius'un ona şaşkınlıkla bakan gözlerine döndü.

"Neler hissettiğini bilemezsin Sirius. Neler hissettiğimi de bilemezsin."

Gözleri Remus'la buluştuğunda kısa süreli bir pişmanlık bulutuna maruz kaldı. Söylediği sözler hakater kıvamındaydı. Acıtmıştı, belli oluyordu.

"Üzgünüm Remus, seni kırmak istememiştim."

Odadan ardında bıraktığı iki şaşkın adama bakmadan çıktı. Uyumak istiyordu belki biraz da ağlamak...

.

Sirius, Harry'nin ardından bir adım atarken Remus onu durdurdu.

"Bırak Patiayak, o haklı. Onu hiçbir şey için suçlayamayız. Kendi seçimlerini yapabilecek yaşta."

Elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra sevgilisine döndü. "Ona biraz zaman tanıyalım."

Sirius, sevgilisinin omuzuna başını dayarken hissettiği şey endişe ve pişmanlıktı.

***

Severus Snape, Yoldaşlığın karargahından uzaklaştıktan sonra üzerine çöken yorgunluğu akşamdan kalma olmasına verdi. Köhne evine vardıktan sonra içerideki sessizlikten rahatsız oldu. Bu ev ona kötü anılarını hatırlatıyordu. Cübbesini çıkartırken yüzüne taktığı görünmez maskeden de kurtuldu. Evet, kendisi olabildiği tek yer eviydi. Ayaklarını sürüyerek oturma odasına ilerledi. İçki şişelerinin sıralandığı dolaptan kendine bir bardak ateş viskisi doldurdu. Odada oturulacak tek bir yer vardı. Annesi öldükten sonra her şeyi evden atmıştı, sadece tekli koltuğu vardı. Tekli koltuğa oturduktan sonra içkisinden bir yudum aldığında kolunda bir sızlama hissetti. Gömleğinin kolunu sıvadığında kıpraşan dövmesine baktı.

Evet, Karanlık Lord onu çağırıyordu...

***

Harry, Ron ile birlikte kaldığı odasında yorganın altında ağlamaktan uyuya kalmıştı. Birden alnında müthiş bir acı hissetti. Önleyemediği görüntüler beynine yığılırken çığlık atarak yattığı yerden fırladı.

"Severus!"

*Duyamazsın ağladığımı 
Tüm hayallerimin yıkıldığını 
Tek başına durduğun 
O yerden. 
Burası çok sessiz 
Ve çok üşüyorum 
Bu ev de artık 
Yuvam gibi gelmiyor bana. 

Eveettt! Yeni bölümü okumuş bulunmaktasınız. Normalde daha uzun yazacaktım fakat çok kesilesi geldiği için burada durdum. Şimdi yapmanız gereken tek şey yorum yapmak! 

Hadi öbüldünüz!

Kostüm FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin