"Asla geri dönemeyeceksin."
Melis kafasında duyduğu sesle korktu. Kafasında biri vardı!
"Kimsin sen? Zihnimde ne arıyorsun?"
"Şimdi sırası değil. Aynı açıklamayı iki kişiye daha yapmalıyım. Biri birazdan gelir ikincisini de gidip alırız."
"Ne saçmalıyorsun! Kimse hiçbir yere gelmeyecek!"
Cevap alamamak sinirlendirmişti Melis'i.
"Ne olduğunu öğrenmek istiyorsan dediklerimi yap! Fazla vaktimiz yok!"
O sırada Melis boynuna uzanan siyah kılıcı fark etti. Birden bire ortaya çıkmıştı ve Melis sahibini gayet iyi tanıyordu.
-Kimsin sen?
dedi Nico. Bu tuhaftı Melis'i tanıyor olmalıydı.-Benim Helena. Şu kılıcını indirir misin?
-Sen değil Helena öbürü! Kim o?
"Ahhh bak biri geldi. Anna'yı da alalım da açıklayım."
-Anna'yı çağırırsak açıklayacağını söylüyor. Ne anlatacaksa üçümüze birden anlatması gerekiyormuş.
-Athena'nın kızı Lilith Milson.
"Doğru tahmin. Devamı sonra."
Melisa sesin dediklerini iletti. Daha doğrusu Lilith'in.
-Gidip şu kızı çağırır mısın Helena.
Melis sessizce Demeter kulübesine gitti. Saat zaten geçti ve çoğu kişi uyuyordu. İçeri girip Anna'yı buldu. Hafifçe dürttü ama uyanmadı. Biraz daha sert dürttü. Anna uyandığında Melis'e şaşkın şaşkın bakıyordu.
-Anna hadi kalk. Acelemiz var. Hadi
-Gece gece ne var Helena?
-Şimdi açıklayamam hadi gidelim.
Sessizce Persephone kulübesine geri döndüler. Nico onları bekliyordu. Melis Anna'nın Nico'yu görünce gerildiğini hissetti. Anna tuhaf bir şekilde hep ondan uzak duruyor, genelde nefretle bakıyordu.
"Peki herkes bir arada olduğuna göre başka bir yere gidebiliriz. Kolay bulunmayacak bir yer olsa iyi olur. Geri döneriz. Nico'ya söyle."
Melis yine her şeyi iletti.
-Peki bir yer biliyorum.
Nico birden üçünü de boş bir eve getirdi. Zengin br adamın neredeyse her zaman boş olan yazlık eviydi burası. Güvenliği boş olduğu halde o kadar sıkıydı ki ışınlanmak dışında bir şekilde girmek imkansızdı. Kızlar eve hayran hayran bakıyorlardı.
Nico birden Melis'in elini tuttu ve gücünü kullandı. Lilith Milson'ın hayaleti karşılarında duruyordu.
Anna birdenbire titremeye başladı. Melis ona baktığında ağladığını gördü. Anna'yı daha önce hiç ağlarken görmemişti. Ve daha da ani olarak hançerini çıkartıp Nico'nun boğazına dayadı.
- Geri gönder onu. Senin... Senin onu rahatsız etmeye hakkın yok! Yetmedi mi? Yaptığın yetmedi mi?
Anna kesinlikle iyi değildi. Ve hiç olmadığı kadar kararlı görünüyordu. O an kesinlikle öldürebilirdi.
Lilith ve Melis aynı anda bağırdı. Durmasını söylediler ama pek etkili olmuşa benzemiyordu. Aksine hançeri daha da bastırıyordu.
- Onu kullanmayı bırak! Onu, bizi rahat bırak! Defol git artık buradan!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persephone'un Kızı
FanfictionBenim en sevdiğim seri pjo ve hoo idi. Hep gerçek olmasını hayal ediyordum. Ama istediğim şey kesinlikle kendimi bir oyunun, sinsi planların ve ihanetlerin ortasında bulmak değildi. Kesinlikle değildi. ... "Kötü hissettiriyor değil mi? Kullanılmak...