Duecentoventotto

15 3 8
                                    

Soju şişeleri birbirine çarparken, bir oda dolusu erkek gülüyordu.

"Demek bunca gecedir yalnız başına bununla uğraşıyordun ha? Bize söyleseydin ya oğlum."

Hongseok, kuzeni Hyojong'a dirsek atınca herkes güldü, Hyojong diğerlerine göre daha sakindi.

"Biraz yalnız başıma olmam lazımdı be, sizinle yatıp kalkıyorum zaten. İç güveysi gibiyiz."

Çinli damat ona ters ters baktı.

"Bak kayacam sana ha."

Yeniden kahkahalar yankılandı, Wooseok Yan An'ın omzuna kolunu attı.

"Siz hepiniz manyaksınız ha. Keşke Hyunggu da burada olsaydı."

Shinwon güldü.

"Aynen, Hongseok'un başının etini yerdi gerizekalı."

Hongseok ve Shinwon haykırarak gülerken, Hwitaek kardeşini dirsekledi.

"Senin de başından ayrılmazdı, nah yayınlardın o tracklisti."

Hyojong abisini koltuktan ittirdi.

"Yav adını söyleyip durmayın mazallah gelir şimdi."

Hongseok başını iki yana salladı.

"Gelmez gelmez, sağlam yere gönderdik onu."

Kahkahalardan biri eksikti; Hyojong gülümsemekle yetindi.

"Aeri aşağı Aeri yukarı, gitti de kurtuldu."

Hongseok ve Wooseok gülerken, Hwitaek kardeşinin omzunu sıvazladı. Hyojong kendisine bir söz vermişti, sojusundan büyük bir yudum aldı.

"Hyunggu'nun lisedeyken ondan hoşlandığı dönemi hatırlıyor musunuz? Henüz hiçbirimiz onu tanımazken adını kendi adımızdan daha çok duyuyorduk."

Uto ve Wooseok birbirlerini çekiştirerek kahkaha tufanına katıldılar.

"Rüyasında bile ondan bahsediyordu, hatırlıyor musunuz?"

Hongseok sırıttı.

"Kerata, friendzone u yedi oturdu. Allahtan bu ikisi vardı da kafayı yemedi."

Wooseok ellerini kaldırdı.

"Hyung, duyguları gittiğinden beridir daha beter oldu, hiç de oturdu denemez."

Bu sefer Hyojong da güldü.

"Lise 2'deyken onu hatırlıyor musunuz? Her sabah kalkıp bize uykusunda konuşup konuşmadığını soruyordu."

Hongseok bir kahkaha patlattı.

"Salak bu çocuk gerçekten. Bir arayım da halini hatrını sorayım bari."

Hyojong sojudan bir yudum daha aldı.

"Şimdi arasana hyung."

"Şimdi mi?"

Shinwon, Japon'u kollarına çekti.

"Bizi at da kıskansın."

Uto gülerek ondan kaçmaya çalıştıysa da  Shinwon bırakmayınca pes etti, soju şişelerini tokuşturdular. Hongseok güldü.

"Olmaz, ağlar şimdi. Sabah ararım onu. Zaten gitmeye pek isteksizdi."

"Wooseok'u bırakıyo diyedir."

Yan An'ın yorumuna herkes katılırken, Hyojong etrafındakilere uzun uzun baktı. Gülümsedi.

Artık sinirli değildi. Canı da acımıyordu. Rahatlamıştı, geçmiş geçmişte kalacaktı. Olmuşu olmuş olarak kabul edip devam etmeye hazırdı. Kardeşinin durgunluğunu fark eden Hwitaek şişesini havaya kaldırdı.

"EDAWN'A!"

Haykırışını diğer çakırkeyf erkekler de takip ederken Hyojong'un tebessümü büyüdü.

instagram↬allyoon²Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora