21 Ağustos 2014
Jaejoong her ikimize birden gözleri şaşkınlıkla açılmış bakarken, ben hala neden Ji-Yong'un arkasında olduğumu anlayamıyordum. Amacım kesinlikle Jaejoong'u incitmek değildi. Ama neden Ji-Yong'un tarafındaydım?Jaejoong'un sesini işittim. Gülüyordu.
''Şimdi siz bana eskiden sevgili olduğunuzu söylüyorsunuz.'' Yeniden güldü. ''Eskiyle şimdinin ne alakası var? Geçmişte olanlar geçmişte kaldı. Bunun için nişanlımdan ayrılmamı bekliyorsan boşuna bekliyorsun.''
Ji-Yong da gülüyordu. ''Geçmişte kalmışa benzer bir yanı mı var?''
Jaejoong'un yüzündeki gülümseme silinmişti. Donuk bakıyordu. Bana seslendiğini duyunca Ji-Yong'un arkasından çıktım. Sesindeki hayal kırıklığını hissetmiştim. Bütün bu olanların gerçek olmadığını doğrulamak için bana soruyordu.
''Onu... hala seviyor musun?''
Son kavgamızda ağladığımda onu hala sevdiğimi biliyordu. Buna emindim. Ama şu an o tam yanımdayken bunu söyleyemezdim. Jaejoong'la evleneceğimi söylerken ciddiydim. Onunla evleneceğim doğruydu ve eğer evlenmezsek annesinin ne kadar üzüleceğini bir ben biliyordum. Eğer onu sevmediğimi söylersem o zaman da yalan söylemiş olacaktım. Ji-Yong elimi sıktığında kendime geldim.
''O.. senin de dediğin gibi geçmişte kaldı.''
Elimi Ji-Yong'tan kurtardım. Göz ucuyla Ji-Yong'a baktığımda dolmuş kahverengi gözlerle karşılaştım. Ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Bu gerçekten de son vedamız olabilirdi.
''Öyleyse neden onunla sevgili olduğunu bana kanıtlamak istedin? Ya da gizledin? ''
Sorularına vermek istediğim cevap, vermek zorunda olduğum cevaptan farklıydı. Ona, Ji-Yong'un geçmişte kaldığını söylemişken şimdi de onu sevdiğim için kanıtlamak istediğimi söyleyemezdim.
'' Eğer öğrenseydin onu işten atacağından korktum ve söylemek istemedim. Paraya ihtiyacı vardı.''
''Madem ihtiyacı olan tek şey paraydı o zaman Japonya'da ne işi var?!''
Gözlerini Ji-Yong'a çevirdi. Cevap bekliyordu.
''Maria'yı bulmak istedim. Çünkü ona bir söz verdim.''
''Ne sözü?''
''Onu bulmak için geri dönecektim.''
''Ve öylece hayatına girebileceğini mi düşündün? Onun nişanlım olduğunu bile bile!''
Aralarına girdim. Bu kavganın sona ermesini istiyordum.
''Yeter! Jaejoong, sana onun geçmişte kaldığını söylüyorum neden beni dinlemiyorsun!''
Parmaklarıyla albümü işaret etti. ''O zaman neden bu adamın fotoğraflarını bir albümde biriktirme gereği duydun?! Benim için böyle bir şey yaptığını hatırlamıyorum. Hatta artık beni gerçekten sevdiğinden bile emin değilim.''
''O seni gerçekten seviyor.''
Ji-Yong'un böyle demesi beni şaşırtmıştı. Aramızı yapmaya çalışıyor gibiydi. Ya da gerçekten benden ayrılmaya çalışıyordu. Jaejoong hırçın gözlerini yine Ji-Yong'un üzerinde topladı.
''O seni gerçekten seviyor çünkü beni değil seni seçti. Ona bugün bakmaya gittiğimde sana aşık olduğunu ve evleneceğinizi söyledi. Ondan daha ne bekliyorsun? Geçmişi için senden af mı dilemesi gerekiyor?''
Sesi oldukça sakindi. Bu sakinliğini çatlamış sesi bozuyordu. Biliyordum, o hala ağlamamak için kendini tutuyordu.
''Kalbinde başka bir adam olduktan sonra artık benimle evlenip evlenmemesi önemli değil. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Üç Sene (Askıda)
Ficção AdolescenteYıllar öncesinden kalma bir aşk... Birbirlerine aşık iki gencin yıllar sonra ayrı hayatlarla yeniden buluşmasının hikayesi.