✿✿14✿✿

162 9 4
                                    

5 Ekim 2014
Gözlerimi yavaşça araladığımda Ji-Yong'un üzgün yüzünü görüyordum. Bana oldukça yakın olan yüzünü.. Sonrasında yüzünü benden uzaklaştırdı. Kendime gelmemi bekler gibi bir hali vardı. En sonunda gözlerimiz buluştu. Bana bakan kahverengi gözleri buğulaşmıştı. Ben de ondan farksız değildim. Elimi yüzünde dolaştırmaya başladığım sırada hızlıca beni kendine çekip sarıldı. Bütün bunlar birer hayal miydi?

Başını omzuma gömdüğünde ağlıyor olduğunu anlamam pek uzun sürmedi. Gözyaşları bluzumu ıslatırken o an ben de ağlamak istiyordum. Ama hiçbir şey yapmadım. Orada öylece donup kalmıştım. Yaşadıklarımın hayal mi yoksa gerçek mi olduğuna karar veremiyordum. 

Belimdeki ellerini gevşetip beni kendinden çekti. Ancak şimdi yüzüme bakmıyordu. Yüzünü benden gizliyordu. Ona ağlamamasını söylesem bile ağlamaya devam ederdi. Bu sefer yakınlaşan taraf ben oldum. 

''Ji-Yong.'' 

Parmaklarım korkakça nemli yüzüne dokunurken içimde bir şeyler hareket etti. Onu bu halde görmek istemiyordum. Gözyaşlarını silerken gözlerini benden ayırmadığını fark ettim. 

''Hala senin için bir yabancı mıyım?''

Parmaklarım gözyaşlarını silmeyi bıraktı. Artık Ji-Yong da ağlamayı bırakmıştı. Sadece soruma odaklandığını görebiliyordum. Bir süre duraksamanın ardından kafasını sağa sola çevirdi usulca. 

''İki gün boyunca seninle kavgalı kalmaya bile dayanamadım. Ben iki gün senin yokluğuna dayanamıyorken ömrümün geri kalanını sensiz geçirecektim. Bunun gerçekleşeceğini bilmek korkutucuydu. Sensiz geçirdiğim üç seneyi nasıl geçirdiğim hakkında bir fikrin var mı? İlk bir buçuk yılını annemle ilgilenerek geçirdim. Bir şekilde seni aklımdan çıkarmaya çalıştım. Ama geri kalan bir buçuk yıl boyunca seni aradım.''

''Daha fazla devam etme.'' Sesim cılız çıkmıştı.

Parmaklarıyla bana susmamı işaret etti. 

''Biraz önce söylediğim her şey için özür dilerim. Buradan temelli ayrılmaya karar vermiştim. Bu yüzden de benden nefret etmeni istedim. Söylediğim hiçbir şey gerçeği yansıtmıyordu. Hepsini benden nefret etmen için yaptım. Nefret etmeni istedim çünkü biliyordum.. ben gidince üzüleceğini. Belki benden nefret edersen o kadar üzülmezsin diye düşündüm. Ama bak görüyorsun. Senden çok ben dayanamıyorum.''

Ellerini yanaklarıma koydu. 

''Bunca zamandır söyleyemediğimi biliyorum. Ve  hatta bunu söylemek için geç kalmış da olabilirim.''

Ne söyleyeceğini merakla beklerken beni şaşırtarak elimden tuttu ve salondan dışarı çıkararak kendi odasına götürdü. Elimi bırakınca yatağına en yakın olan çekmecelerden birini açarak bir kutu çıkardı. Küçük bir kutu.. Ama ben bunun için biraz fazla geç kaldığını düşünüyordum. 

Kutuyu masanın üzerine bırakarak bana doğru yürüdü. Nişan yüzüğümün olduğu elimi kendi elleri arasına alırken ciddi sesiyle konuştu.

''Artık buna ihtiyacın olmayacak.''

Yüzüğü parmağımdan çıkaracağı sırada geri adım atarak ona engel oldum. Bu.. benim için fazlaydı. Doğru yapıp yapmadığımdan emin değildim. Yüzüğü Jaejoong'tan habersiz çıkarmak iyi bir fikir olmayabilirdi. Sonuçta o yüzüğü hala çıkarmamıştı. Yani en son gördüğüm kadarıyla yüzük hala parmağında olmalıydı. 

Ji-Yong şaşkın şaşkın beni süzerken neden böyle yaptığımı anlamaya çalışıyordu. 

''Hala onu seviyorsan..''

''Hayır.'' dedim sakince.

Ji-Yong düz sesiyle, ''Anlamıyorum.'' dedi.

''Hala onu seviyorsan neden rol yaptığını anlayamıyorum. İki kişiyi birden sevemezsin.'' Duygusuzca bakıyordu. Hayal kırıklığıyla dolu olan buz gibi bakışları geri dönmüştü. 

''Madem onu seviyordun neden buraya gelip aklımı karıştırıyorsun?''

Beni dinlemeden kendi kendine böyle kanıya varmasını hiç sevmiyordum. Kendi kendine senaryolar oluşturup işleri karıştırmaya başlıyordu. Artık şu huyundan vazgeçmeli.

''Beni dinlemiyorsun. Sana onu sevdiğimi söylemedim. Yüzüğü şimdi çıkarmak istememem ona olan saygımdan dolayı. Çünkü o hala yüzüğünü çıkarmadı.''

''Ona olan saygından dolayı mı? Hala o yüzüğü taşımak mı istiyorsun? Bütün bu olanlardan sonra hemde!''

Sinirlendiğini hissedebiliyorum. Bana sitem etmekte bir açıdan farklı olabilirdi ama benim bu isteğim kötü amaçlı değildi. 

Birkez daha bana doğru yürüdü. ''Çıkarmama izin ver.''

Kendimi onun yerine koyarak yüzüğü çıkarmasına izin verdim. Nasıl hissettiğini anlayabiliyordum. Parmağımı ona doğru uzattım. O da hiç tereddütsüz, bir daha takmayacağım bu yüzüğü parmağımdan çekip çıkardı. Artık Jaejoong'un nişanlısı değildim. Henüz... o bunu bilmese de.  

Ji-Yong'un yüzünde gülücükler açıyordu. Yüzüğü başka bir yere koyarak masanın üzerindeki küçük kutuyu yeniden avuçları arasına alarak bana doğru geldi. İçim biraz huzursuz olsa da şu an bu anın bir rüya olmamasını diliyordum. Bu rüya hiç bitmesin. Birkez daha ayrılmayalım. Ömrümüzün geri kalanını birlikte geçirelim istiyordum. Umarım isteklerim gerçekleşir. 

Kutuyu açarken ne kadar heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Onun kadar ben de heyecanlıydım. Sonuçta bu birkez daha ayrılmayacağımızın bir simgesi olabilirdi. Heyecanlandığı için biraz yavaş hareket ediyordu. Eli titriyordu. Yüzünü büyük bir sevimlilikle kaldırdığında gözlerimiz yeniden buluştu. Ama bu hüzünlü bir buluşma değildi.. Oysa ki ben şu an ağlayabilirdim. 

Saçlarımı geriye attı. Yüzündeki gülücükler bir anlığına silinmişti. Uzun uzun bana bakıyordu. Yanağımı okşayan elini çekti. Bu sefer aynı el yüzüğü kutusundan çıkarmak için kutuya yöneldi. Yüzüğü kutusundan çıkardığı gibi elimi kendine çekti. Yüzüğü parmağımdan geçirirken bir ürperti hissettim. Doğrusu, bunun gerçek olduğuna hala inanamıyordum. Yüzük artık kutuda değil, benim parmağımdaydı.

''Ben.. bunca zaman boyunca hep bunu yapabilmeyi hayal etmiştim. Ve işte oldu.'' Derin nefes alıyordu.  ''Üç sene boyunca bu anı bekledim. Belki seni bulabilirdim ve bu yüzüğü sana verebilirdim. Ama öncesinde seni bulmam gerekiyordu.

Seni bulduğumda kalbinin başka birine ait olduğunu gördüm. Canımı çok yakmıştın. Ben yine de bu istediğimden vazgeçmedim. Mutlaka eskisi gibi olacaktık. Sana söylemiştim değil mi? Eskisi gibi olacağımızı...Bugünden itibaren eskisi gibi olmamızı istiyorum. Ama daha farklı bir şekilde...''

Beni kendine doğru çekerek kulağıma fısıldadı. O yaramaz gülüşünü takınmayı da unutmadı.

''Evlenelim.''

...

 Tabiki de Ji-Yong'tan 'Benimle evlenir misin?' diye romantik bir teklif beklemiyordunuz değil mi? hehe :P

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sensiz Üç Sene (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin