MEM Û ZİN

40 5 2
                                    

Sevgili okurlarım ;
Yeni bir kitap yazdım adı ANNABELLA  okursanız sevinirim unutulmayanlar adlı kitabıma biraz ara veriyorum annabellayı okuyup oylayıp yorum bırakırsanız sevinirim  😊  yorumlarınız neticesinde bir yol izleyeceğim umarım beğenirsiniz  çevrenizde tanıtmayı unutmayın 🤗

Mem u Zin

Cizre hükümdarlarından Emir Abdal (Abdullah) oğlu Emir Zeynuddin zamanında hicri 854,miladi 1450/1451 yılında olay meydana gelmiştir.Mem u Zin gerçek hayat hikayesini Hakkarili Şeyh Ahmed-i Hani manzum bir şekilde kaleme almıştır.Ölümlerinden 240 yıl sonra Cizre’ye gelmiş ve eserini 1690 yılında yazmıştır.

Kötülüğü, ikiyüzlülüğü, koğuculuğu, fitne ve fesatçılığı,dalkavukluğu Bekir’de toplamıştır.Doğruluğu,iyiliği,suçsuzluğu,zayıflığı ve çaresizliği de Memo ve Zin’in şahıslarında toplamıştır. Zamanın yaşantısını,sosyal durumunu ve kültürünü büyük bir ustalıkla işlemiştir.Eser,Türkçe,Farsça,Arapça,Fransızca ve Rusça’ya tercüme edilmiştir.Bu gerçek hikaye Anadolu’muzda ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da halk arasında çok tanınmıştır.Okumamış kimseler dahi,bazı bölümlerini ezbere kaside şeklinde okumaktadırlar.Ayrıca yerli ve yabancı turistler tarafından türbeleri devamlı ziyaret edilmektedir.Ancak bu güne kadar türbeleri restore edilmemiş ve bakılmamıştır.Kültür Bakanlığı,Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından Mirebdal Camii korunma ve tescile alınmış olduğundan,bu caminin bir bölümünü teşkil eden Mem u Zin kısmı da böylece korunmaya alınmaktadır.

Cizre Beyi,Ebdal oğlu Mir Zeynuddin’in ZİN ve SİTİ adlarında çok güzel iki bacısı vardı.Zin beyaz tenli ve beyin canciğeri gibiydi,Siti ise,esmerimsi ve bir selvi gibiydi.Tacdin,Beyin Divan Vezirinin oğluydu.Tacdin’in babası İskender’in iki oğlu daha vardı.Bunlara Arif ve Çeko denirdi.Tacdin’in kardeşleri Çeko ve Arif,tıpkı şahinler gibi kuşları kapıp kaçıracak şekilde kurnazdılar.Hikayenin ana kahramanı Memo ise,Memıalan lakabıyla şöhret bulmuş olup,Divan katibinin oğlu ve Tacdin’in kardeşi ve ahiret dostuydu.

O zamanlar baharın müjdecisi olan Mart ayında eğlence ve bayram günleri tertip edilirdi.Senenin bu gününde Cizre halkı çoluk-çocuk kıra çıkar, süslenen gençler birbirlerini İslama uygun bir şekilde görür,beğenir ve böylece eş bulurlardı.İhtiyarlar ve çocuklar uzun kış günlerini unutmak için bu bayram eğlencelerine katılırlardı.

Bey ,kır eğlencelerine izin verince,herkes giyinip gitti.Memo ile Tacdin kendilerine kızlar gibi süs verip kıyafet değiştirerek çarşıya çıktılar.Çarşıda gezip çalkalanan insanları seyrederlerken,bir anda iki erkek kıyafetli insan gördüler.Onları görür görmez,ikiside yere düşüp bayıldılar.Siti ile Zin bu bayan kıyafetli iki erkeği iyice süzerek,onlar sezmeden her ikisi kendi yüzüklerini onların parmaklarına geçirip oradan yabancıların gelmesi ile onları terk edip ayrıldılar.Bir iki saat sonra Memo ile Tacdin ayrıldıklarında herkesin evine gitmiş olduklarını ve kendilerinin bezgin ve sersem olduklarını gördüler.”Acaba nerede hastalandık biz.Hangi savaşta yaralandık biz” diye birbirlerine bu başlarına gelen olayı anlatırlarken;

Tacdin,

“Kardeşim,elinde bir mücevher var ki;kendisi bir çıra,Yakutu ateş koru,karanlık gecede yakılan bir meşale gibi parlıyor ve üzerinde de ZİN adı kazılmış” dedi.Memo’nun parmağındaki yüzüğü görmek için Tacdin elini uzatınca,Memo da onun parmağında bulunan paha biçilmez ve üzerinde maharetle SİTİ yazılmış bir elmas yüzük gördü.İkisi de hemen kendilerine bu yüzük sahipleri olan Siti ile Zin’in ne yapmış olduklarını derhal anladılar.Bayram eğlencelerinde bu iki genç kızın da onlar gibi kıyafet değiştirdiklerini anladılar.

Bir sihirbaz ve cadı görünümünde olan Heyzebun adlı dadılar Siti ve Zin’i böyle solgun yüzlü,renklerinin değiştiğini görünce,onların hallerini öğrenmek amacıyla:

UNUTULMAYANLAR  (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin