-Gizeeem!
Ben:Geldiiim!
Cezvedeki kahveyi fincana koyup dolaptan bir bardak aldım.İçine su doldurup onu da tepsiye koydum.Tepsiyi alıp mutfak kapısından bahçeye çıktım.Biraz ilerledikten sonra tepsideki fincanı ve bardağı yanındaki sehpaya(böyle mi yazılıyor bilmiyorum,anladınız siz) koydum.Alparslan dede:kızım,kahveye ne gerek vardı;şu kitabı okusan yeterli.Her seferinde kahve yapmaktan bıkmıyor musun?
Ben:Benim için zevkli oluyor(bizim eve de uğra o zaman isbsnsnsnsnms).Hem kitabın yanında kahve iyi gider
Alpd:Sen nasıl istersen kızımBana uzattığı kitabı alıp ayraç olan yeri açtım.
Ben:Hıııım...Nerde kalmışız?Hah!Buldum.Küçük bebeğini kucaklayıp hızlıca bu döküntü evden uzaklaştı...
Benim ve Alparslan dedenin kahve höpürdetme sesine kuş cıvıltıları eşlik ederek bahçede ses cümbüşünü ortaya çıktı...
JUNGKOOK'DAN
Uçağımın kalkmasına 2 saatim kalmıştı.Ben de eşyalarımı toparlayıp arabaya bindim.Planım onca yıl sonunda gerçekleşiyordu,artık Türkiye'ye dedemin yanına gidip mirasını devralacaktım.Ama bunun için izni gerekliyli.Verirdi,ben biricik torunuydum.Başka torunu da yok.Verir verir.Yoksa ben niye 2 sene Türkçe öğrenmeye kalkışıyım ki.Ben bunları düşünürken havaalanına varmıştım.İnmeden önce maske ve şapkamı takmayı unutmadım tabiki de😏
Valizimi de alıp uçağa doğru ilerledim.Bekle beni Türkiye(sanki Türkiye kaçıyo jwnsksnskndns)ben geliyorum (bana da uğra yolüstü)
_Her ne kadar okumayacağınızı bilsem de yazıyorum.Belki kankam Casper okur jabsksnks Neyse...oylamanın,takip etmeyin.Benim için sorun değil.Ama lütfen yorum yapın,konuşmayı seviyorum❤_

ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MİRAS~
Fanfictionjk:sen dedemi kandırdın dimi,gücün onlara yetiyor.Şimdi dedemi ben varken de dolandır da görüyüm!? ben:ne halin varsa gör.Ama bil ki ben para avcısı değil,mutluluk avcısıyım;senin mutluluğunu avliyacagim hem de...