=4=

37 6 0
                                    

4-I Need U

Yolda çarpıştığımızda -belki istemeden yaptın ama tam kalbime çarpmıştın- ve ben sana döndüğümde herkesin başına gelen normal bir çarpışma olduğunu düşünerek sadece memnun olmadığımı belirten bir homurtu çıkarmıştım. Eğer bunun normal olmadığını bilseydim seni orada yakalar, kendime çeker ve yumruğu suratının ortasında patlatırdım. Aptallığımdan olsa gerek, bunu yapamadım işte.

İşe kadar aklımın kenarında bile seni taşımadan yürümüştüm. Kafamda sadece eve gittiğimde akşam ne yemek isteyebileceğim vardı: o günkü seçimim sanırım vejetaryen pizzaydı.

Karakola geldiğimde dışarıdakinin aksine herkes bana mesafeliydi, saygıdan. Bir caddede yürürken kimse size sığınmaz, kimse de çekinmezdi çünkü giydiğiniz sivil kıyefetlerin altındaki cüzdanı görmezlerdi, hayatımı adadığım o rozeti görmezlerdi.

Durumlar burada tabii ki farklıydı, o rozeti alnında taşırdın adeta. Senden aşağılar sana baş selamı verir ve iyi dileklerde bulunurlardı: belki bir günaydın.

Sanılanın aksine dizilerdeki gibi her gün dünyayı kurtarmıyorduk, biraz daha büyük bir şehirde olsaydım bu olabilirdi ama değildim.

Gündüz hafif durgun geçerdi, geceye doğru karakola bir rüzgar eser ufak çaplı fırtınalar yaratırdı. Kavga eden gençler, kapkaçlar...

O gün ise farklıydı -seni gördüğüm andan beri öyleydi ama dedim ya, ben uyanana kadar çoktan iş işten geçmişti- banka soygununa gittik. Soygunu yapan kişi konusunda herkes şaşkındı, biz gelir gelmez teslim olmuştu bile. Başından nasıl cesaret etmişti ki zaten?

Bu normalde iyi bir şeydir, suçlunun çatışma çıkarmadan teslim olması. Ama bu sefer değildi Jimin. Çünkü o çocuk yüzünden kimliğimi göstermeme gerek kalmamıştı.

Cüzdanımın olmadığını akşam pizza sipariş ettiğimde parayı öderken de fark edemedim çünkü cüzdanımı çıkarmaya üşenmiştim, mutfaktaki zulamdan kullanmayı tercih etmiştim.

Ertesi gündü fark etmem. Küçük bir çocuk kaybolmuştu ve annesini bulana kadar benimle kalması için ikna etmem gerekiyordu. Akıllıydı, kimliğimi görmeden bana inanmayacağını söylemişti ve ben uzun süre sonra o an cüzdanımı çıkarma gereğinde bulunmuştum, artık bende olmayan cüzdanımı.

Çarpıştığımızda Jimin, eğer yüzüne iyi baksaydım, dikkat etseydim, o duru güzelliğinden önce zaferin verdiği sırıtışı göreceğimden emindim. Bunu da yapmamıştım.

Küçük kız için bir arkadaşı -cüzdanının yanında olduğundan emin olduğum bir arkadaş- çağırmıştım ve hemen seni bulma yoluna gitmiştim. Önce şikayet edip sonra kendim aramıştım.

Aptaldın, benim sana dikkat etmememden daha aptalca şeyler yapabilecek kadar hem de. Suç mahaline geri dönecek kadar aptaldın Jimin.

Doğuştan suçluydun o yüzden hemen o psikolojiye bürünmüştün, neredeyse hepsinin yaptığı bu dönüşü sen de yapmıştın ve ben iyi bir polistim. Kafamdan geçenler bunlardı.

Seni enselemek çok zor olmamıştı ama zor olması gereken de bu değildi. Bunu başından beri biliyordun, önce oraya göz atacağımı biliyordun, dikkat etmeyen biri için bile seni görenin bir dahakine tanıyacağını biliyordun. Bu yüzden sırıtıyordun yakalandığında, ben anlam veremesem de aslında seni gördüğüm andan beri aslanın kafesinde olduğumun ipucunu veriyordun. Bense sadece tatmin olmuş aşağılık egomla seni karakola sürüklüyordum.

Senin yüzünü hep güzel buldum, seni götürürken de bulmuştum ama bilirsin Jimin, sana ilk görüşte aşık olmamıştım çünkü ilk görüşte aşka inanmazdım.

Seni sıkıştırdığımda, ifadeni alırken hep farklı bakmıştın bana, masum gibiydi ama annesinden gizli iş çeviren bir çocuğun sinisiliği vardı üstünde. Ben de ilk görüşte değil ilk bakışta tutuluvermiştim.

Bana konuşman için içimden yalvarır gibiydim, bunu anlamamıştım. Kahkahan harika da olsa o güzel sesin anlamlı cümleler inşa ederken nasl olur diye merak etmiştim. Sense bu merakımı biraz daha kahkahadan sonra bir dizi küfürle gidermiştin.

Gözlerimin içine bakıp söylediğin ise beni vurmuştu. Bir anlığına silahımı alıp bana doğrulttuğunu ve her kelimende tetiği bir daha çektiğini sanmıştım. Başka bir zamanda, başka insanların söylemesiyle basit bir cümle olabilecek bu cümle -hatta komut- o anda asla normal olamazdı.

"Gör beni Yoongi."

Tabii ki anlamamıştım. Bana neden saygısızca hitap ettiğini, neden bunları söylediğini... Lanet bir polis olmama rağmen haftalardır takip edildiğimi bile anlamamıştım. Bana işimi yaptığım kaliteyi sorgulatmıştın. Çok iyiydin, bu işte çok iyiydin. Kandırmakta, aldatmakta, kasıp kavurmakta rakip tanımazdın. Ben de kum fırtınasının içinde oradan oraya savrulmaktan şikayetçi olmazdım.

Beni öyle büyülemiştin ki üç gün içinde, şikayetimi geri çekmeden alıkoyamamıştım kendimi. Senin kollarına atlamıştım. Tıpkı şu güven testleri gibi hissettirmişti, beni tutmadığında sana güvenmemem gerektiğini anlamalıydım.

İnsan sevgisine karşılık ister, bunu o kadar çok ister ki en ufak yakınlaşmada kendini buna inandırır.
Beni bana karşı sevgine inandırmıştın; çünkü inanmak istediğim buydu.

O kadar güzel zaman geçirirken sen hiç mi keyif almamıştın acaba? Sevmediğin bir adam seni öperken, onun için inlerken bile aslında bunu sevmemiş miydin?

İlk gidişinde bunu düşünmüştüm hep. Sonra bir daha ve sonrasında da birkaç kez daha. Ama her şey bittiğinde, senin benden gitmediğini fark ettim, sen bana gelmiştin ve bunu hiç sevmemiştin. Değil mi Jimin-ah? Bana düşme fikri seni çileden çıkarttı. Aşkın aurasını sezdiğinde bana bu yüzden çok sinirlendin, bu yüzden saçma sapan nedenlerden kavga çıkarttın, beni ittin, beni kırdın, düşürdün. Bana muhtaç olmaktan korktun, benim ne kadar berbat bir halde olduğumu görüyordun çünkü, sana o kadar muhtaçtım ki bu beni yiyip bitiriyordu. Benim kadar aciz olmayı kaldıramazdın.

Biliyor musun sevgilim, sen çoktan bana muhtaçsın. Sadece oynayacak biri olarak kalamadığım için diğerleri gibi, o uçağa binerken, beni bırakıp giderken aldığın bilet gidiş dönüş olduğu için muhtaçsın bana. Bu yüzden ağlamadım, ben aslanın kafesindeydim ama aslan da kafeste ve o da artık çıkamaz.

Burada seni bekliyorum, korkularının asılsın olduğunu sana göstermek için kollarımı yalnızca sana açtım. Geldiğinde, sana bu içgüdüsel muhtaçlığın cennetini tattıracağım.

Son.


















Dünyanın en ucu açık bölümü falandı ama yapacak bir şey yok. Konu aklıma geldiğinde çok hoşuma gitmişti ama görüldüğü üzere harcadım :(

Of cidden leş bi bölümdü

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 16, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Capture •Yoonmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin