0.0

17 0 0
                                    

Düşünme. Niye böyle bir şey yaptığını düşünme. Neden arama. Düşünme. Düşünme...

"Eflin iyi misin?" Kıvanç'ın sesi ile kendime geldim,

"İyiyim sadece dün gece pek uyuyamadım." Onun neden böyle bir şey yaptığını düşünmekten...

"Eflin, bak istersen eve gidebiliriz istersen?" dedi Kıvanç sakin bir ses tonu ile,

"Gidelim o zaman lütfen."

"Tamam al eşyalarını sen bende bizimkilere haber vereyim geliyorum."

"Tamam otoparka geçiyorum o zaman ben gelirsin sende." dedim Kıvanç'ın arkasıdan.

Otoparkka geldiğimde ise Kıvanç'ın kırımızı Arabasının yanında durdum.Yine yalnız kalmıştım insan en çok yalnız kaldığı zaman yaptığı şeyleri düşünür mesela, neden bunu böyle yaptım ya da neden ona böyle söyledim gibi ve şu an bende bunu düşünüyorum ama onun yerine neden böyle yaptı diye peki ya sonuç, sonuç koca bir hüsran...

O sırada yanıma Kıvanç geldi arabayı açtı, eşyalarımı arka koltuğa yavaşça bıraktım ve ön kapıyı açıp koltuğa oturdum. Kıvanç da arabayı çalıştı ve yavaşça arabayı kullanmaya başladı, nereye gidiyorduk bilmiyorum. Eve? Belki. Gitmek istiyor muydum peki? Hayır. Uzaklaşmak istiyor muydum her şeyden? Evet, kesinlikle evet uzaklaşmak istiyordum her şeyden; oturduğum yerden, arkadaşlarımdan hatta kendimden bile öylece yaşamak istiyordum sakince ve boş bir şekilde bir şeyleri düşünmeden. Kendimi kaybedecek derece bir şeyleri düşünmek artık bana zarar veriyordu farkındaydım ama kaçamıyorum bile düşüncelerimden kaçsam bile bir gölge edasıyla peşimden geliyorlardı. Kaçsam nereye kaçaktım ki gene dönüp dolaşıp kendime gelecektim, aynı döngü devam edecekti...

Hafifçe başımı sağa çevirdiğimde  karşılaştığım manzara o kadar güzel duruyordu ki, günbatımının hafif ışıltısı Kıvanç'ın açık kumral saçlarına vuruyor, gözlerinin elasını ise daha da belli ediyordu güneşin ışıltısı. Öylece hayran olmuş bir şekilde o ikisini izlemeye başladım. Sevdiğim iki manzara yanı başımdaydı ama...

''Annem seni görmek istiyor.'' dedi kıvanç her bir kelimeyi yavaşça söyleyerek,

'' Tamam size gidelim o zaman, bi pastanede durur musun elim boş gitmek istemiyorum Narin teyzeye?''

''Ya ne gerek var, annem hazırlamıştır kesin bir şeyler. Takma kafana annemi biliyorsun öyle şeylere takılmaz bile.'' ses tonu o kadar narindi ki sanki karşısındaki bir camdı ve onu kırmaktan korkuyordu belki de bu yüzden seviyordum Kıvanç'ı karşısındaki insanı kırmaktan korkar bir şekilde nazik bir o kadar da narin bir ses tonu ile konuşurdu.

''Olmaz, sen dur yine de.''

''Anlaşıldı bu iş uzayacak, dedi hafiften gülerek en iyisi durayım ben.''

Çarşının içine girdi ve bir pastanenin önünde durdu.

''Sen bekle ben hemen gelicem'' dedim bir yandan da arabanın kapısını açarken.

''Peki...'' dedi ve eline telefonu aldı ben arabadan inerken.


Pastanenin içine girdiğimde hafif sıcak poğaça kokusu tüm benliğimi sardı. Pastaların olduğu tezgaha doğru ilerdim ve çikolatalı pastayı alıp çıktım pastaneden.


Arabaya doğru yürürken Kıvanç'ın hararetli bir şekilde telefonda konuştuğunu gördüm sol eli deli gibi titriyordu..



''Hayır, hayır böyle bir şeyi benden duyamaz... Ben yapamam onu seviyorum ve kaybedemem anne lütfen yapma bunu bana...''

DüşünmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin