4. Bölüm "Değiştir Beni."

49 5 0
                                    

Yaklaşık bir hafta geçmişti. Sevgi'yi uğurcu ettiğim bir akşamın hemen ardından kapım çalınmıştı. Kapıyı açtığımda Deniz elindeki minik bavulu ve sırtındaki çantasıyla bana dik dik bakıyordu.

Anlık afallasam da "Hoşgeldin," deyip kapıyı araladım ve geçmesine izin verdim.

"Baştan söyleyeyim, bu evin ve benim bazı kuralları var." dediğimde bana sorar gözlerle bakıp valizi yere koydu. Beraber salona geçip otururken ben kuralları sıralıyordum.

"Kural bir: Sabah her ne sebep olursa olsun beni uyandırma. Kendim uyanayım mümkünse." dediğimde umursamazca kafasını salladı.

"Kural iki: Evdeki biten abur cuburları sadaka niyetine say ve niye yedin diye hesap vermemi bekleme çünkü hesap vermem. Yemişsem yemişimdir. Yenilen abur cuburun hesabı yapılmaz, değil mi?" diye sorduğumda "Ben pek abur cubur yemem zaten." dedi.

"Oo süper! Hepsi benim!" deyip sevinçle el çırptım. "Pekala...Kural üç: Ben genelde dışıradan söylerim ve yemek yapmam ama sen yapmak istiyorsan mutfağı kullanabilirsin tek şartla!" dedim baş parmağımı gözünün önünde sallayıp. "Malzemeleri sen alırsın, bulaşığı sen yıkarsın. Zaten ekonomik olarak sıkıntıdayım. Hiç açın karnını doyuramam valla!" deyiverdim. Kafasını salladı.

"Başka..." dedim düşünerek.

"Ha bir de arada içer içer sızarım, Can'a söverim, gelmişe geçmişe söverim... sen o zamanlar da bana bir metre öteden bak yeterli." dedim ve "Kabul mu?" diye sordum.

Kafasını salladı. "Benim de bir şartım var." dedi. Tek kaşımı havaya kaldırıp söyle dercesine baktım.

"Evi temiz tutmanı istiyorum. Titizimdir ben. Ayrıca astımım var, evin havalanmış olması gerek." dediğinde "İş paylaşımı olacak tabiki." dedim.

"Evet ama önce bu evi sen temizleyeceksin. Çünkü bu..." dedi yerdeki cips paketlerini, çikolata paketlerini gösterip "pisliği ben yapmadım." dedi. Gözlerimi sinirden kıssam da "Tamam be tamam. Yarın temizlerim." dedim ve paytak adımlarımla odamın kapısına geçip "İyi geceler!" deyip kapıyı kapattım.

Odamın kapısını kapatıp yatağıma uzandığımda aklıma dişlerimi fırçalamadığım gerçeği geldi. Yatağın sıcaklığı daha ağır bastığı için bu gecelik fırçalamamayı tercih ettim. Biraz Can'ı biraz bir şeye sap olamamama efkarlandım.

En çok anlamlandıramadığım şey ise bu kadar yıl beni böyle kabullenen birinin başka birini tercih etmesiydi. Tercih ettiği kız benden o kadar uzaktı ki. Benzerlik sıfır.

Çok gücüme gitmişti ama yapım gereği sinirimi belli edemiyordum. Yani sevmediğim bir huyum varsa o da kin tutamamak ve sinirimi belli edemeyip şakaya ya da alaya almaktı.

Gözümden bir damla yaş düştüğünde "Yine mi ya..." diye söylendim. Öyle bir-iki damla yaşla uyuya kaldım.

Sabah kalktığımda direkt evi temizlemeye yönelmiştim. Malum Deniz ile söz vermiştik. Ev o kadar çok kirlenmişti ki Sevgi yardıma gelmişti. Deniz sabah çıkmıştı evden. Akşama doğru iş bittiğinde ben de bitmiştim. Sevgi alışkındı ama iş benim bünyeme ters geliyordu. Sevgi gittiğinde enerjiye ihtiyacım olduğunu düşünerek çikolata kavanozunu alıp bir tane de tatlı kaşığı alıp kavanozu kaşıkladım. Şu an o kadar iyi geliyordu ki bana tarifi imkansızdı gerçekten.

"Ne vardı şu çikolatanın verdiği mutluluğu verseydin geri zekalı Can ya of!" dedim tekrar kaşıklayıp. O sırada kapının açılma sesini duyduğumda gelene bakmak için ayağa kalktım elimde çikolata kavanozuyla. Deniz kendine anahtar yaptırmıştı anlaşılan.

Nezaket gereği "Hoş geldin kanka," dedim sırıtarak. Kanka mı? Bu da çok samimi oldu. Benim niye ortam yok ya? Niye bu kadar ayarsız gelmişim bu götü boklu dünyaya?

Deniz yüzünü buruşturarak baktı bana. "Ne sendromuna girdiysen beni karıştırma. Kendi kendine hallet lütfen." deyip odasına yürüdü.

Burun kıvırıp, "Ay haspam!" dedim. "Duydum!" diye bağırınca inadına elimde kavanozla koridora girip odasının kapısını bodozloma açıp "Duyduysan ne ol-" diye çemkirecekken üstünün çıplak olduğunu gördüm.

"Oha lan nesin sen Hulk mu?" diye vücuduna baktığımda otel gecesi bu kadar detaylı bakmamıştım. O gece kafam başka yerdeydi çünkü.

Ama şimdi bakıyorum da baya baya muhteşem bir vücudu vardı. Kaslı, baklavalı.

"Ne diye odaya dalıyorsun? Ahlak denen bir şeyin yok mu senin?" diye sinirlendiğinde "Haspama bak sen... Görsem ne olacak? Sevgilin mi kızar yoksa? Zaten sevgilin beni kıskanmaz ki!" deyip güldüğmde kaşlarını çatıp "Ne alaka?" diye sordu.

Gülüp, "Boş ver boş ver." dedim elimi gelişi güzel sallayıp. Tam odadan çıkacakken arkamı döndüm o sırada tişörtü kafasından geçiriyordu. "Şşt! O baklavalarla Gaziantep'e gideyim deme sakın. Valla seni yerler. Yazık olur sonra." dedim alayla. Ya sabır çekip tişörtünü giydiğinde bende odadan çıkmıştım.

Çikolata kavanozunu mutfağa koyup odama yönelmiştim. Yatağımın altına girip Can ile olan fotoğraflarımıza bakıp uyuyakaldım. Tabi, yine dişlerimi fırçalamamıştım.

-
Yaklaşık bir hafta boyunca aynı evi paylaştığım ev arkadaşımla iki yabancı gibiydik. Sabah ve akşamları birbirimizi görüp adam akıllı iki kelam etmiyorduk bile. Bu kadar çekilmez biri olduğu gerçeği ikinci bir erkek tarafından yüzüme vurulduğunda bir de Can'ın İnstagram'a sevgilisiyle attığı fotoğrafı gördüğümde ağlamak kaçınılmaz olmuştu.

Her zamanki gibi bira şişelerini açıp kurduğum zamanlardan birinde Deniz eve gelmişti. Elimde şişeyle sarhoş kafa "Hoş geldin Kenka?" dedim ağzımı eğe eğe.

Gözlerini devirip, "Kafalar nays anlaşılan." dediğinde omzumu silkip "Kafa yok ki nays olsun. Benim kafam yok." dediğimde katıldığına dair sesler çıkardı.

Tam karşı koltuğuma oturduğunda "Deniz..." dedim hıçkırarak, "Sence ben güzel miyim?" diye sordum.

"Şu an değil." diye cevap verdi. Güldüm. "O nasıl cevap be? Ne zaman olacağım peki? Çıkmaz ayın son Perşembesi?" dediğimde aptala bakar gibi baktı.

"Kendine hiç bakmıyorsun. Bu yüzden çirkin gösteriyorsun." dediğinde "İyi de ben hep böyleydim..." dedim.

"Beni ilgilendirmez. Soru sordun cevap verdim sadece." diye ayaklanırken ondan önce ayaklanıp önünde durdum.

Tam önünde durup gözlerimle ona bakıp, "Beni...değiştirsene." dedim.

Afallayıp,"Nasıl yani?" diye sordu.

"Beni ideal kız tipine dönüştür. Hani şu erkeklerin hoşuna giden tarzdan." dedim hıçkırarak.

"Yani işte zayıflat, karakterimi düzelt, hanım-hanımcık yap ne bileyim." dediğinde "Kül kedisi masalındaki peri miyim kızım ben? İstediğin şeyler zamanla olacak şeyler." dediğinde omuz silkip, "Olsun. Lütfen."dedim yavru köpek bakışımla.

"İyi, tamam. Yalnız çok sıkı bir öğretmenimdir. Yani kurallara uymazsan oyun dışı edilirsin direkt. Haberin olsun. Her dediğimi yapacaksın. Bakalım sonunda ortaya ne çıkacak." dediğinde yarı kapalı gözlerimle kafamı salladım.

Aniden midemde bir hareketlenme olunca "Deniz midemde biri var." dediğimde bana anlamayarak bakmıştı. "Ne?" diye çok normal bir tepki verdi.

"Midemde diyorum biri var dışarı çıkmak isti-"

Daha fazla dayanamadım ve üzerine kustum. Deniz'in üzerine. O an perinin sihirli değneği bile gelse beni Deniz'in gazabından kurtarabileceğini sanmıyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 14, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Açelya İradelidir!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin