Two

380 39 97
                                    

"Evet hocam, hiç bir sıkıntım yok. İki gün sonra ben başlayacağım, evet. Tamam hocam sizi bilgilendiririm, görüşmek üzere." görüşmemek üzere. Jungkook okulundan hiç hoşlanmadığı öğretmeniyle konuşurken yemekhaneye yürüyordu. Okula erken gelmiş, evinde kahvaltı etmediğinden yemekhanede yemeyi seçmişti.

Yemek sırasına girdiğinde bir kaç öğrenci ona sırasını verse de hepsini geri çevirmiş olduğu yerde durup sırasını beklemişti. Aslında hayali diğer öğretmenler gibi gaddar olmaktı, kimin değildi ki?, ama canı istemiyordu.

Yemeklerini bir bir tepsisine koyup sıralara bakındı, arka sıralarda oturmayı tercih ettiğinden yürüdü ve iki kişilik boş sıraya kuruldu. Ayı gibi açım.

İç sesi durmadan konuşsa da, o, kendini yemeğine vermiş etrafındakikerle iletişimini kesmişti. Yemek her şeyden önce gelir. Bu onun bir numaralı kuralıydı.

Karşısındaki sandalye çekilince yemekle olan sevişmesi yarıda bölünmüş, kafasını kaldırıp karşısına odaklandı.

Grili yüzü gözü dağılmış halde sandalyeye kurulmuştu. Kurallar çiğnenmek içindir değil mi? Yemeği saniyesinde bırakıp karşısındaki griliye odaklandı.

"Suratına ne oldu?"

"Ufak bir kaza, öğretmenim."

"Pek ufak bir kazaya benzemiyor."

Grili güldü. Jungkook'un gözü gülünce ortaya çıkan yamuk dişine takıldı, gülünce çok sevimli oluyor.

"Hemşireye gittin mi?

"Hayır." ne kadar sorumsuz.

"Yaraların mikrop kapabilir."

"Pansumanımı sen yapsana." dondu siyahlı. Ne demişti? Pansumanını kendisinin mi yapmasını istemişti?

Bir şey demeden yerinden kalktı, karşısındakini kaldırıp yemekhaneden çıkardı. Duvarda asılı olan ilk yardım kutusunun içinden pamuk kutusunu, tentürdiyotu ve yara bantlarını alıp herhangi bir boş sınıfa girerek sıralardan birine oturttu. Kendini daha çok öğretmen gibi değil de öğrenci gibi hissediyordu.

Her zaman yanında taşıdığı bilgisayar çantasının içinden su çıkartıp pamuğu ıslattı, önce dudağının kenarını, gözünün altını ve en son kaşını iyice kandan arındırdı. O sırada Jimin öyle dikkatli inceliyordu ki, çocuğu her an yere yatırıp becerebilirmiş gibi duruyordu.

"Bu yaralar nasıl oldu?" pis pamuğu kenara koyup yenisini çıkarttı ve üstüne tentürdiyot sürdü. Kaşına doğru hareket ettirdiğinde Jimin geri kaçmıştı.

"Acıyacak, sürme."

"Benim soruma cevap verirsen sürerken üflerim." Jimin'in suratında ufak bir saniyelik tebessüm yakaladı siyahlı.

"Bilirsin, kötü çocuklar kavga ederler. Pek uslu durduğum söylenemez." konuşmaya başladığında Jungkook üfleyerek pamuğu yaralara bastırdı. Grili konuşurken o bütün yaraları temizlemiş üstlerine bantları yapıştırmıştı.

"Biraz uslu durmayı denesen, çok zor bir şey olmamalı."

"Senin gibi mi olmalıyım?"

"Benim gibi olmasan da kavgalara son verebilirsin." alayla güldüğünü gördü grilinin.

"Bebeğim, bilirsin. Kötü çocukların bir numaralı vazgeçilmezleri kavgalardır. Yaralı suratımla havalı duruyorum, değil mi?" tek kaşını yukarı kaldırarak sorarken kaşı acımış olmalı ki kısa bir inilti bırakıp kaşını indirdi.

Stigmatophile ~JiKook~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin