Multimedia: Latasha Stymest
-
Sonbahar yağmurları... Sadece bana mı rahatlatıcı geliyor?
Ne zaman yağmur yağsa şemsiyeleriyle oradan oraya koşan insanlar görüyorum, benim yavaş adımlarıma meydan okurcasına. Fakat onlar yağmuru sevdiklerini iddia ediyorlar. Tıpkı kendi inançlarıyla ters düştükleri gibi...
Ben ise yağmurun, insanları kötülükten arındıracağına inanırım. Bu yüzden yağmurda ıslanmayı severim, ruhumu dinlendirilmiş hissederim. Gerek sesiyle, gerek hissiyle, ya da yağmur dindikten sonraki çimenlerden gelenlerden kokuyla.
Şu an evimde sıradan bir kız gibi kitap okuyup kahve içmek isterdim, ama bu şahane mesleğim sayesinde sanırım sadece köpek pisliği temizleyeceğim. Hayvansever olmasam cidden bu işi kaldıracağımı zannetmiyorum. Çünkü her hafta sonu bir köpeği 06.30' da kapısından alıp, bir buçuk saat boyunca gezdirip -ya da o beni gezdirip- sonucunda sadece 65 Sterlin ile eve dönmek çok çekilesi olmasa gerek. Üstelik ödemen gereken bir telefon taksidin varsa...
"Alpha, bir saniye yerinde dur lütfen!'' hangisi daha zor bilmiyorum, cebimdeki titreyen telefonu çıkarmak mı, yoksa elimden kaçmak üzere olan Alpha'yı tutmak mı?
''Alpha sakin dur telefonum düşece-'' daha cümlemi bitirmeme izin vermeden elimden kaçan Alpha ve onun ardından yere sert iniş yapan telefonumla, Alpha'nın arkasından bakakalan ben. Sonuç mu? Çevik bir hareketle eğildim ve telefonumu yerden aldım, ardından James Bond misali Alpha'nın peşinden koşmaya başladım. Sanki o, arkasından köpek kovalayan bir insanmış da, ben de onun korkusunu hissedip, inatla arkasından koşmaya devam eden vahşi bir köpekmişim gibi. Nereye gittiğimiz hakkında ufacık bir bilgim yoktu ama tek bildiğim şey, önümdeki koca köpeğin parktaki herkesin üzerine doğru dışarı çıkan diliyle koşturup, o zavallı insanları telaşlandırmasıydı.
Uzun bir koşuşturmacanın ardıdan Alpha'yı tekrar zaptedebildiğim için kendimle gurur duyuyorum açıkçası ve kendime bir bankta ekranı çatlayan telefonumu üzgün gözlerle izlemeyi hediye ediyorum. Yanlış hatırlamıyorsam taksidinin bitmesine henüz 3 ay var ve inanın babam bu duruma hiç sevinmeyecek...
***
Yatağımda uzanıp, akşam yemeği saatinin gelmesini beklerken, aynı zamanda babama bu durumu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Sanırım telefonumun çatladığını açıkladığımda, babam beni daha çok aile bütçesine zarar vermemem için tutuklayacaktı.
"Latasha! Yemek hazır! En sevdiğinden(!)" anne üzgünüm ama sesindeki ima beni tedirgin ediyor. Sanırım bahsettiği şey İskoç usulü füme sombalığıydı. Odama gelen sombalığı kokuları da bunu doğrular nitelikteydi.
Mutfağa girdiğimde beni, babamın sofradaki sombalığı ve ortadaki salataya attığı aç bakışları ve annemin bana olan sinsi gülüşlü yüz ifadesi karşıladı. Biraz isteksiz bir şekilde sofrada yerimi aldım. Her nasılsa bu sofradan o sombalığını yemeden kalkamayacaktım.
"Anne, acaba bana bir garezin olabilir mi? Zaten sabahın köründe Alpha ile yeterince uğraşıp, üstüne telefonumun ekranımı çatlatmam yetmiyormuş gibi... Bir de sombalığı mı(!) Bana lütfen ciddi olmadığını söyle!" az önce babamın çatalı mı düştü?
"Henüz 6 ay önce aldığımız telefondan bahsetmiyorsun umarım Latasha?" hayır, hayır kesinlikle soru sormuyor... Güvende kalmak istiyorsan, 'o değil' de, tehdidi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOYA | #Wattys2018
Teen Fiction"Neden hep seni görüyorum? Kimsin sen? Neden her zaman aklımdasın..." Çizim defterimin çoğu sayfasına hiç tanımadığım bir kızın resmini çizmem... Sanırım bu sinir bozucu. Onu daha önce görmediğime yemin edebilirim. Ama zihnimde neden bu kadar ke...