Arabama yaslanmış, Hoseok'un yanıma gelmesini bekliyordum sabırsızlıkla. Normalde ona sürpriz yapacağım evi görmeye gidecektik. Aslında bana kalsa son anda görmesini istemiştim ama kime söylesem onun da benimle aynı anda görmesi gerektiğini söylemişti herkes. Bu yüzden sevgilimin dersinin bitmesini beklemeye mahkum edilmiştim.
"Hâlâ buraya gelebiliyorsun demek," işittiğim tok ses ile gözlerimi telefonumun ekranından çekmiş, direkt olarak karşıya bakmıştım. Güzel geçecek olan bir günün başlangıcı bu kadar kötü olmamalıydı. Daha doğrusu sinir bozucu demeliydim.
"Ne var Junsoo?"
"Sanırım Hoseok'u bekliyorsun?"
"Kısa kes," dediğimde bana doğru birkaç adım daha atmıştı. Yüzündeki ukalâ sırıtıştan dolayı sinirlerim yavaş yavaş geriliyordu ancak bugünü berbat etmemek adına ona sataşmayacaktım.
"Eğer seni uzaklaştırabilseydim Hoseok şu an benimle birlikte olacaktı. Sen de bir köşede platonikliğin verdiği acıyla ağlıyor olurdun."
"Neden bu kadar boş konuşuyorsun ki? Hoseok ile kaç aydır düzenli bir ilişki içerisindeyiz. Ailemle vakit geçiriyor ve bugün beraber ev bakmaya gideceğiz. Hangimiz ağlanacak durumda?" Yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Yüzündeki saf öfke beni keyfilendiriyordu. Öte yandan onun, Hoseok'a bu denli hisler beslemesi can sıkıcıydı da. Aslında bir başkası platonik olup sessiz sedasız yürütse bu işi ona karışamazdım. Çünkü insanlar kime karşı neler hissedeceklerini kontrol edemiyorlardı. Nitekim Junsoo ve onun gibiler kesinlikle yalnızca birer parazitlerdi ve onlara karışmakta herhangi bir sorun yoktu.
"Pes et Junsoo. Hoseok benimle ve öyle kalacak," der demez biraz ilerimizde gördüğüm sevgilime doğru yürümeye başladım. Junsoo'nun yanından geçerken omzum omzuna sert bir şekilde çarpmış, sendelemesine neden olmuştu. Hoseok'un yüzündeki endişeli ifadeyi görebiliyordum ancak herhangi olumsuz bir şey yapmayacağıma birazdan emin olacaktı.
"Ne konuşuyordunuz?"
"Önemsiz. Seni özledim," kollarımın arasındaki yerini aldığında sımsıkı sarmaladım onu. Muhtemelen dersi bitince duş almıştı. Çünkü ondan gelen duş jelimin kokusu oldukça keskindi.
"Duş jelimi çalmışsın galiba."
"Sen yokken özlemeyeyim seni diye çalmış olabilirim," kafasını omzumdan çektiğinde ellerimizi kenetlemiş, tam karşımızda duran Junsoo'ya bakmıştım. Gözleri ellerimiz ve yüzümüz arasında mekik dokuyordu. Hafifçe dönüp Hoseok'a baktığımda onun karşımızdaki herifle fazlasıyla alakasız oluşu hoşuma gitmişti. Kesinlikle Junsoo'nun sataşmalarına karşılık vermeyerek iyi yapmıştım.
"Gideceğimiz yer oldukça yakın."
"Aniden nereden çıktı ki bu ev işi? Zaten birbirimizde kalıyorduk."
"Bebeğim, ileride çocuklarımız olduğunda kendimize ait olan bir yerin olması güzel olmaz mı?" Sorum üzerine gülümsemesi büyümüştü. Gözlerindeki ışıltılar beni mutlu ediyordu. Hoseok'un mutlu oluşu bile o kadar güzeldi ki karşısında kim olursa olsun kendine hayran bırakıyordu.
"Bin bakalım," kapıyı açtığımda cevap vermeden oturmuş, ehliyet kemerini takmıştı hızlıca. Junsoo ise hâlâ olduğu yerden bizi izliyordu. Her ne kadar ona bir şeyler söyleme isteğiyle dolup taşsam bile bundan hızlıca vazgeçmiş, sürücü koltuğuna kurulmuştum.
"Evi tuttun mu?"
"Hayır. Aslında o evi tutmak istiyordum ancak fikrini almak istedim sonrasında. Beğenmezsen başka yerlere de bakabiliriz," kafasını salladıktan sonra bir şarkı açmış, mırıldanmaya başlamıştı. Oldukça kısık bir sesle söylediğinden dolayı net bir şekilde duyamıyordum ancak duyduğum zamanda da çok güzel bir sese sahip olduğunu anlayabiliyordum.
Binaları bir bir geçerken arada Hoseok'a bakıyor, tepkisini ölçüyordum. Meraklı bakışları ile her yere dikkatlice bakıyordu. Onun bu sevimli hali tebessüm etmemi sağlamıştı. Gerçi yaptığı her şey tebessüm ettiriyordu beni, bu ayrı bir gerçekti.
"Daha gelmedik mi?"
"Geldik. Şurası," parmağımla gösterirken arabayı park etmiş. Kemerimi çözmüştüm. O da hızlı davranıp arabadan çocuksu bir heyecanla çıktığında el ele tutuşmuş, siteye girmiştik.
İki katlı evlerin bulunduğu ufak bir siteydi burası. Evlerin bahçeleri fazlasıyla bakımlı ve güzeldi. Ayrıca görmeye geldiğim ilk zamanda tanıştığım kişileri göz önünde bulundurursam komşuluk ilişkileri de fazlasıyla sıcaktı. İnsanlar sürekli birbirleriyle sohbet ediyor ve eğleniyorlardı. Eh, bu da Hoseok'un en sevdiği şeylerin başında geleceği kesindi. Bu site tam olarak bir aile sitesi sayılabilirdi aslında. İkimizin de hayallerini gerçekleştirebileceğimiz bir yerdi.
"Emlakçıdan anahtarı aldım. Yalnızca ikimiz gezelim istedim," kafasını yavaşça salladığında kapıyı açtım. İçeri girdiğimizde direkt yüzüne bakıyordum. Gözleri şaşkınlıktan kocaman olmuş, pembe dudakları aralanmıştı hafifçe. Boş haline böyle şaşırdıysa eşyalarımızı koyduktan sonra ne olurdu merak ediyordum.
"Bak salon tam da istediğin gibi geniş. Üst katta dört, bu katta iki oda var. Mutfaktan bahçeye açılan bir kapı var, gördün mü?"
"Evet, çok güzel bir bahçesi var."
"Üst kattaki odalardan birini dans odası yapabiliriz. Biri bizim, diğer ikisi ise çocuklarımızın olur. Bu kattaki odaları da misafir odası yapabiliriz. Ne dersin?" Kendi etrafında tam tur döndükten sonra hızla bana koşmuş, sarılmıştı. Ayrıldıktan hemen sonra salonun ortasına geçmiş, tek ayağını yere vururken düşünmeye başlamıştı. Suratındaki ifade bunu apaçık belli ediyordu.
"Bence duvarlar beyaz kalmalı! Oldukça ferah oluyor çünkü içeriye ışık girdiğinde. Bu pencereler çok büyük, çok hoşuma gitti. Bak buraya televizyony koyabiliriz, hemen yanına da dvdlerin bulunduğu kitaplığı," ellerini sallayarak ve çeşitli yerleri göstererek heyecanla anlatıyordu. Bense dediği her şeyi dikkatlice dinlerken yüzümdeki aptal sırıtma ile onu izliyordum.
"Burayı tutalım mı yani?"
"Evet. Kesinlikle evet! Burada yaşamalıyız," coşkuyla konuştuğunda kafamı salladım ve cebimdeki telefonu çıkardım. Emlakçıyı arayacak ve ona evi tuttuğumuzu söyleyecektim.
Artık resmi olarak Hoseok ile bir evi paylaşacaktık. Bu da onunla olan ilişkimi daha da ciddi bir boyuta taşıyacaktı. Mutluydum. Hem de çok mutluydum. Çünkü artık hayallerimizi yaşayacaktık.
Oy anam oy yazarken pofuduk oldum mdmdmdmmxd
Umarım beğenmişsinizdir. Oyları ve yorumları eksik etmiyoruz minnoşlar
Sizi seviyom görüşürüz♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Show°VHope
Fanfictiongeniushope: Dünkü şovda gerçekten iyiydin Kim Taehyung, tebrik ederim