3

1 0 0
                                    

Ve gizemli adamımız poyraz

Tam ev sahibine laf söylecekken arkadan biri önüme geçti ben bu kişiyi çözmeye çalışırken önümdeki adam "ne kadara satıyorsun?" Diye bir laf söyledi ev sahibi ise ilk adamı baştan aşağı inceledi ardından "85.000" dediği gibi benim ağzımdan "çüüüüşş" çıktı. Önümdeki (hala çözemediğim şahıs) ise "kabul al bu çeki, artık buradan bir adım bile atmıcaksın" dediği gibi ev sahibi koşar adımlarla gitti. Bizi bu durumdan kurtaran kişiyi artık öğrenmem lazımdı fakat adam arkasını bile dönmeden yürümeye başladı, tabi ben durur muyum "pardon, beyfendi...bir dursaydınız bari, teşekkür bile edemeden nereyee! Heeyy ama bu kadar büyük miktarı size iade etmem lazım nasıl ulaşabilirim ki?" Ben bunları söylerken belki duydu belki de duymadı kim bilir o sırada adam arabasına binmekle meşguldü. Hala iyi insanlar varmış diye düşünürken ablam "duru hadi içeri geçelim elbet buluruz bu kişiyi" umarım yoksa gerçekten gözüm açık giderdim, içeri geçtikten sonra çantamı ve ceketimi koltuğun üstüne atmamla benim koltuğa yayılmam bir oldu. Ablam elinde kahveyle yanıma oturdu, diğerinide elinden alırken ablam başladı kendi kendine konuşmaya "kimdi acaba bu centilmen bey? O kadar parayı nasıl şap diye ödedi? Eee tabi altındaki porsche den anlamalıydık, kııızzz yok..saa bu mu bizi ev..den kov..cakk!!? Ay başımıza bir bu gelmedik kalmıştı!." Ben ablamın dediklerinin herbirine göz devirirken son söyledikleri benimde ilgimi çekmişti gerçekten öyle bir şey olabilir miydi? "Gerçekten öyle bir şey olur mu yaaa? Offf korkutma beni ablaaa, yok yok adamın arabasını görmedin mi öyle bir adam böyle mahalle kuytularında yaşıyacak birine mi benziyor, hadi bugün çok yoruldum saatte geç olmaya başladı zaten korkma sen tamam mı olmadı sokakta dileniriz" son cümlemi söyledikten bir saniye sonra kafama şaplak yemem geç olmadı. Odama geçip dolaptan ördekli pijamalarımı aldım, üstüme geçirdikten sonra içe gömmeli pencere kenarına geçip elimede samipaşazade'nin  sergüzeşt adlı kitabını okumaya başladım.
Alarmın sesiyle yerimden sıçramam bir oldu, ahhh bugün iş vardı doğru ya etrafa baktığım da cam kenarında olduğumu farkettim dün akşam kitabı okurken uyuya kalmıştım. Hemen hazırlanmaya başladım üstümede

Bugün baya sıcak olacağından bunu geçirdim👆🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bugün baya sıcak olacağından bunu geçirdim👆🏻. Ablama baktığımda bilmem kaçıncı rüyasını görmekle meşgul olduğunu görüp evden çıktım, ahmet amcaya uğramayı unutmadım tabiki ☺️ saat daha 7.10 geçiyordu ve benim acele etmeme gerek yoktu. Normal hızda kafeye doğru giderken yanımdan son sürat simsiyah bir araba geçti "yavaş sürseneee! kasaptan mı aldın ehliyeti!!" Diyip sinirimi birazcıkta olsa sakinleştirmeye çalıştım ta ki köşede denize sıfır olan kahvaltıcıyı görünce direk girdim, denizle yan yana olan bir masa seçip garsona bir çay dedim. Çayı mı içip poğaçamı yerken he birde deniz havası alırken gerçekten başka oluyor, saate baktığımda 7.45 olmuştu görür görmez ayağa kalktığım gibi hesabı ödedim ve çıktım. Mert beyin kurallarının çizgisine çıkarsam bir daha affı olmazdı koştura koştura kafeye yetişmeye çalışıyordum karşıdan karşıya geçerken yanımda bastonuyla karşıya geçmeye çalışan teyzeyi görünce yardım edemeden duramadım girdim koluna götürdüm karşıya tabi şunuda sormadan olmazdı " teyzecim bu saatte napıyorsun sokakta?"
"Yavrum bugün rahmetliyle yıldönümümüzdü bir yıl bile kaçırmadım gittim ve gitmeye devam edicem ondan çok sağol güzel evladım sizler olmasanız bu hayat sürmez Allaha emanet ol" teyzeyi bulanık görmeye başladığımda anladım gözlerimde yaşlar biriktiğini teyzenin elini öpüp yanından ayrıldım saate baktığımda 7.59 du ve benim son çırpınışlarım..
⚫️⚫️⚫️⚫️⚫️⚫️⚫️⚫️⚫️⚫️⚫️

Kafeye ulaştığımda 8.02 geçiyordu ve mert bey kapının önünde sağ ayağı bir aşağı bir yukarı sallanıp elleri göğsünün üstünde bağlıydı, 'eyvah duru ölüm fermanın geldi kızım' diye geçirirken mert beyin önüne geçip ayaklarına kapandım "lütfen mert bey çok özür dilerim gerçekten bir dalgınlığıma geldi bir daha olmaz söz ver.." lafımın yarıda kesilmesi arkadaki adamın adamın sesiydi "ne zaman içeri geçicem?!" Aa bu o adamın sesine benziyordu evimizi satın alan hemen ayağa kalkıp arkamı döndüm ve o ukala adamla karşılaştım sonuç hüsran bu kendini beğenmiş herif bırak başkası için ev almayı dilenciye para vermezdi. Ben bunları düşünürken adamı sinirli bakışlarımı yollayıp sağa çekildim ve mert beye döndüğümde " kovuldum dime" dedim ve başımı yere eğdim. " hayır kovulmadın duru, ama ikinciyi affetmem bilirsin" bunu duyar duymaz havalara uçan bir ben tabi "halimem yandan yandan oh ooohhh bunu duydum ya artık benden mutlusu yok"
"Kararımı değiştirmemi mi istiyorsun DURU?!!!" Mert beyin sitem dolu cümlesiyle durdu oynamam hemen düzelip içeri girdim ve önlüğümü taktım. Ukala beyfendinin masasına gidip "ne alırdınız?" "Se.. patatesli gözleme acılı olsun çay ve bir kase mantı"
"Beyfendi kase olarak sunmuyoruz porsiyonumuz var isters..."
"Ne dediysem o"
Allah allah başkaaa bir arzun tabi bunları demek için yürek lazım daha yeni kovulmaya ramak kalmışken hemde içeri geçip yazdığım siparişleri verdim Ayşe ablaya siparişleri alıp masasına götürdüm ve etrafı düzenlemeye koyuldum. Normalde bu saatlerde kimse olmazdı ta ki şu kendini beğenmiş herif çıkana dek, ukala beyimizin çağırdığını gördüğümde masasına çevirdim adımlarımı. "Mantıyı kim yaptı?" "Ayşe ab... şefimiz" diye düzelttim çünkü mert bey söyler burası özel bir müessese söylediklerine dikkat et bla bla bla, ukala beyimiz "git kendin yap" "olduuu başkaa...ne alırdınız?" ( orada caydığıma bakmayın o bakışları görseniz kendinizi 542. Kattan aşağı atmak istersiniz o derece)
"Filtre kahve"
Gidip ukala beyin söylediklerini yaparken içeri merve geldi yaptığım siparişleri ona verip köşedeki sandalyeye oturdum canım çıkmıştı artık, saate baktığımda 10.33 geçiyordu ne çabuk geçti derken mert bey girdi içeri "duru napıyorsun burada! Çabuk içeri geç poyraz bey seni çağırıyor hesabıda götürmeyi unutma"
Hesap defterini alıp masaya giderken bir yandan da boynumu ovuyordum dün akşam orada uyuklamam hiç iyi olmadı. Defteri uzatıp "buyrun" masanın kenarına geçip bekliyordum bir yandan da boynumu ovuyordum hesabı ödediğinde defteri alırken oda ayağa kalkıyordu bir anda kısa bir bakışma yaşadıktan sonra düzelip fısıltıyla "bir şey değil" dediğini duydum...

Umarım beğenmişsinizdir devamı gelicek❤️

CAFEDE Kİ GİZEMLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin