0.1

34 1 0
                                    

Multimedia Begüm

    Okul çantamı hızlıca kapatıp hâla çalan saatime bir tekme savurarak kapattım.Çünkü okulun başlamasına tam 10 dakika kalmıştı.

Ev ile okul arası 15 dakika olmasına rağmen umutlu olmam ne kadar imkansız olsa da...

Hızlıca merdivenlerden aşağı indim.Mutfağa giderek ayakta ağzıma bir şeyler atmaya çalıştım.Bu arada anneme laf yetiştirmeye çalışıyordum.

"Ya anne tamam ben uyanamadım ama sen niye uyandırmadın.Üvey miyim ben ya?"

"Maalesef kızım üvey değilsin.Her sabah ben mi uyandırayım?"

Ya bakın vallahi benim annem.Üvey olmadığımı bir kez daha anladım.

"Gerçi gerek yok gitmene artık ama."dedi sessizce annem.

"Nasıl gerek yok"dedim elimdekileri bırakarak.

"Aman bir şeyi de bilme.Akşam konuçacağız seninle.Baban bir gelsin."

Sanırım bu kızdan bir şey olmaz diye beni okuldan alacaklar.Valla beklerim ben bu sayko ailemden.

"İyi tamam o zaman ben gidiyorum."diyerek yağlı ağızımla bir öpücük kondurdum yanağına.

"Kız ağzını yıka ya sen nasıl benim kızımsın?Bazen acaba karışmış olabilir mi diye düşünüyorum."

"Üzgünüm anne ama insan çocuğunu seçemiyor."

"Hadi git geç kaldın."

Cidden geç kaldım.

Hızlıca botlarımı giyerek okula doğru koşmaya başladım.Ders edebiyattı.Ve en sevmediğim hocalarımdan biri olan Sevim hocanın geç kalan öğrencilere yaptığı eziyetleri düşündüm.

Ne kadar tüm öğretmenleri sevmesem de seçilmiş kişiydi Sevim hoca.

Okula geldiğmde herkes derslere girmişti.Hızlıca sınıfın önüne gelip derin bir nefes alarak içeri girdim.Sınıf uzaylı görmüş köylü gibi bana bakıyordu.

Bu nasıl benzetme ya?

Bana bakanlara başımı ne bakıyorsunuz gibi sallayarak o 1GB'lik beyinlerinin önlerine dönmesini sağladım.Şimdi Sevim başkana özür dileme ve yalvarma sırasıydı.

Ya neden ben.

"Ya hocam halamın üzerinden kamyon geçti tüm gece boyunca başında bekledim.Çok kötüyüm hocam."

Bu nasıl yalan,nasıl uydurdum bilmiyorum.Hayal gücüm bayağı gelişmiş.Anime izlemeyi acilen bırakmam gerekiyor.Anime ile halam ne alakaysa artık...

Tabii Sevim hoca hayal gücümün yarattığı yalanları anlamıştı.

"Kızım yeter artık şöyle yalanlar söyleme.O gün dayıma tren çarptı demiştin.Dün gün markette karşılaştım.Öyle bir şey yokmuş.Sürekli akrabaların üzerinden geç kağıdı almamak için türlü türlü yalanlar uyduruyorsun."

Canım hocam ne güzel özetlediniz öyle.
Tabii tek çare başımı öne eğmekti.

"Neyse Begüm müdür odasında seni bekliyor."

Öyle olmaz füze at ya ölmedim tam olarak.En azından fiziksel olarak.Resmen müdür benim geç kalacağımı biliyormuş.Rezerve yapmış odasını.Neyse bekletmeyeyim azar yiyeceğim soğmasın.

     Koridorları ultra yavaş bir şekilde geçerken kamerların olduğunu hatırlayarak koşmaya başladım.Kameralara bir selam çaktıktan sonra tabii.
   Müdür Bey'in odasına titrek bir "tık tık"sesi çalarak girdim.

Buraya Ait DeğilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin