﹏﹏﹏﹏﹏﹏
Poseidon'un en çok saklamak istediği oğullarından biri olan Jimin, 17 yaşına gelince babası tarafından sahil kenarlarındaki deniz mercanlarından sorumlu bir yarı tanrı olarak görevlendirilmiştir.
Jimin suya ve en sevdiği parlak incilere yakın olmanın verdiği huzurla deniz kenarlarında, en yakın arkadaşları ile geçinip gitmektedir.
Hayatından memnun, babasının ona bahşetmiş olduğu güçleri ile keyifliydi.
Suyu kontrol edebilme, suda nefes alabilme, yaralarını suda iyileştirebilme ve şekil değiştirebilme güçleri ile hayatı kolay bir biçimde ilerletiyordu. Poseidon en sevdiği kişilere şekil değiştirme gücü verirdi. Eh, Jimin'i bu kadar çok seviyorken bu gücü vermemesi biraz tuhaf karşılanabilirdi.
Jimin diğer bütün erkek tanrı hatta bütün dişi tanrıları kıskandırabilecek bir güzelliğe sahipti. Bazıları onun Afrodit'in oğlu olduğunu, bu güzelliğinin ondan geldiği ile ilgili dedikodular bile başlatmıştı. Mavi saçları, minyon bir tip olmasına karşın vücudundaki kasları ve güzel yüzü ile o gerçekten Poseidon'un en iyi oğluydu. Nazik bir tavrı olmasına bakmamalıydınız. Sinirlendiğinde gözü hiçbir şey görmez, neredeyse babasının yaptığı gibi bütün denizleri üstünüze yönlendirebilirdi. Hırslıydı ve Jimin ne isterse onu bir şekilde alırdı.
Kendisi tüm Tanrı'lar iyi geçiniyordu ve bu Zeus'un gözüne girmeye çalışan melezlerin nefretine sebep oluyordu. Ama Jimin arkadaşları ile mutluydu ve onların nefretini umursamyordu. Gerçi Jimin'e bir şey diyenin sonu boğularak bitiyordu ya. Bu yüzden kimse ağzını açıp Poseidon'un en güçlü oğluna bir şey diyemezdi.
Hoseok. Kilometrelerce öteden bile anlayabileceğiniz üzere Olimpos Işık Tanrı'sı Apollo'nun biricik oğlu.
Ve tabi ki Taehyung. Olympos'taki en genç, Tanrı'ların habercisi, ticaret ve oyun Tanrısı Hermes'in belki de kendisine en çok benzeyen evladı.
Yani Jimin'in en yakın arkadaşları.
Hepsi işini bitirir bitirmez Hoseok ve Taehyung ile hazırladıkları Olimpos dağının eteklerindeki koca çayıra gider, bütün gün birlikte gülüp eğlenirlerdi. Bir tarafının deniz olduğu, bir tarafında rahatça güneşin batışını izleyip, koskocaman yeşillikte oynayabileceğiniz bu yer, kelimenin tek anlamıyla altın üçlümüz için özel yaratılmıştı. Belki de Zeus onlara özel yaratmıştı, kim bilir?
Hayatları kusursuz bir biçimde ilerliyordu. Hoseok her gün babası Apollon ile güneşin ilk ışıklarını takip ediyor, güneş ışınlarının her yere ulaştığına emin oluyordu. Taehyung ise Tanrı'ların haberlerini alarak onlara gönderiyordu. Jimin de denizkızları ile konuşup mercanları düzenliyor ve parlatıyordu. İşleri bittiğinde hepsi yerlerinde toplaşıp güle oynaya günlerini böylelikle bitirmiş oluyorlardı.
Fakat bir gün Jimin kendi çayırlarında simsiyah giyinmiş öylece duran bir genç gördü.
O gün ikisinin de kafaları çok karıştı. Biri buraya nasıl geldiğini, diğeri burada ne işi olduğunu sorguluyordu.
Fakat Tanrı'ların, onlardan daha çok kafası karışmıştı...
﹏﹏﹏﹏﹏﹏
Tanıtım bölümü gibi bir şey oldu. Olaylar sonradan başlıyor.
Bize bolca sevgi gösterin, öpüyorum :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Of Gods ΨJikookΨ
FanfictionPoseidon'un güzel melez oğlu Jimin, Hades'in bilinmeyen insan oğlu Jungkook'a aşık olur. ©imjikoarry