🌿2🌿

534 49 0
                                    

Şop yeteneğimi asla sorgulamayın. Siz daha gerçekçi hayal edersinizĞWĞSSŞDLDM 👌

﹏﹏﹏﹏

"Ben hâlâ anlayamadım." Taehyung, yanındaki karanfili koparırken karşısında ondan bıkmış bir şekilde oturan arkadaşlarına baktı göz ucuyla. Hoseok bıkkınlıkla oflayıp kendini arkaya doğru bırakıp uzandı ve ellerini güneşe doğru uzattı. Güneş ışınları parmakları arasından geçerken gülümsedi. Bunu ne zaman yapsa gülümsemeden edemezdi. Taehyung, konuşmayan arkadaşlarına oflayıp kopardığı çiçeği üstlerine attı.

"Bana cevap versenize!" Jimin hâlâ umursamazca çimenleri koparırken Hoseok elleriyle yüzünü kapattı ve binlerce kez anlattıkları şeyleri yeniden mırıldanmaya başladı.

"Sadece çocukla arkadaş olacağız ve zamanla buraya getirmeye ikna edeceğiz Tae."

Taehyung başını sallarken Jimin'e baktı. Çocuk öylece oturmuş düşünceli düşünceli çimenleri çekiştiriyordu. Geldiklerinden beri hiç konuşmamıştı. Bundan yararlanarak yerinde kıpırdandı ve Jimin'e doğru ilerlemeye başladı. Bu kadar dalgın dalgın ne düşündüğünü merak ediyordu. Elini kaldırıp mavi saçlı çocuğun kafasına hızlıca vurdu.

"Ne o lan? Ot çekiyorsun sabahtan beri. Bağımlı mı oldun gerizekalı?"

Hoseok arkadan kahkahasını tutamazken Jimin acıyan başını tutup Taehyung'a kızgın kızgın bakmaya başladı. Bu sırada Hoseok bir kavga çıkarsa rahatça izlemek için oturmuş, arkadaşlarını sinsice biraz daha arkadan izlemekle yetiniyordu.

Taehyung yine aynı yerine geçerken Jimin başını ovup bacaklarını uzattı. Üstü başı çimen olmuştu.

"Cidden sen ne düşünüyorsun? Şimdiye kadar Taehyung'u boğman gerekirdi. Ya da Denizkızlarına verip onu büyülemen ve her istediğini yaptırman falan. Senden böyle şeylere alışığım."

Hoseok gülerken Taehyung yüzünü buruşturup dil çıkardı. Jimin bunlara cevap vermezken ağzını şapırdatıp ellerini birbirine vurdu ve yeşilliğin dökülmesini sağladı.

Taehyung ve Hoseok şaşırarak birbirlerine baktılar.

"Acaba Jungkook nasıl biri..."

Jimin'in yere eğik yüzünden bu fısıltısının gözlerine nasıl bir ışık getirdiğini anlamak için uzaman olmanız gerekmiyordu.

Taehyung ve Hoseok ise şaşırarak birbirlerine bakarken gelecek olan aşk acısını ve Jimin'in dayanılmaz depresyonunun onları öldürmememesi ve onlara sarmaması için plan yapmaya başladılar kafalarında.

"Sence daha Jungkook'u görmeden aşık olması mümkün mü?"

Hoseok TaeHyung'un kulağına fısıldadığı cümleye Taehyung kaşlarını kaldırıp başını aşağı yukarı sallayarak onayladı.

"Jimin'den her şeyi bekliyorum ben..."

Hoseok ondan biraz uzaklaştığında onu onayladı. İkisi de şaşkınca Jimin'e bakarken Jimin yeniden çimenlere bakıp gülümsemeye başladı.

"Baksana başlıyor. Yere bakıp gülümsüyor. Sıçtık işte."

Hoseok yutkunurken Taehyung oflayarak yere vurdu.

İkisi de işlerin daha çok karışmadan çözülmesini dilerken Jimin çoktan yüzünü bile görmediği çocuğun hayallerine dâhi şapşal şapşal gülüyordu. Park Jimin, Jeon Jungkook'un varlığına bile aşık olacak konuma gelmişti...

﹏﹏﹏﹏

"Pekâlâ çocuklar..."

Athena, Zeus'un önünde büyük sarayın koridorlarında uzun, ten renginde olan elbisesini uçuşturarak Hoseok ve Jimin'e doğru ilerledi. Elbisesinin ortası altın yapraklı bir kemerle tutuşturulmuştu. Başındaki güzel, altın bir taç, saçlarını yukarıdan aşağı güzel bir şekilde dökülmesini sağlıyordu. Zeus arkasında her zamanki sinirli hâliyle elindeki koca şimşeği tutuyordu. Şimşeğin içinden elektrik gibi gözüken şeyler geçiyordu ve atıldığı yeri yok edecekmiş gibi gözüküyordu.

"Öncelikle," Athena ikisine yaklaşıp elbisesinin kemerinden iki tane bıçak çıkardı.

"Jungkook tehlikeli biris-"

"Hey!"

Athena'nın sözleri kara bir sisin içinde ilerleyip buraya yaklaşan Hades'in sesiyle bölünürken Zeus göz devirerek elindeki şimşeği daha da sıkmaya başladı.

"Babasına çekmiş. Miferimi ona vermek için sabırsızlanıyorum."

Hades önlerinde dururken gülümseyip Athena'ya devam etmesi için bir haraket yapıp yanlarına geçti.

"Dediğim gibi. Tehlikeli birisi. Sizde tuhaf şeyler sezecektir. Takıldığı yer de pek güvenli değil. Bu bıçakları yanınızda taşıyın, yardımı olacaktır."

İkisi de onaylarken elindeki bıçağı alıp onun gibi kemerlerine taktılar.

Athena sakince bir nefes verirken geri çekilip hallerine baktı. Jimin ve Hoseok insan boyutunda kendilerini küçültmüş, olacakları bekliyordu.

Zeus yaslandığı duvardan kalkarken ikilinin önüne geçip elindeki şimşeği gösterdi.

"Bununla sizi dünyaya göndereceğim. Gittiğiniz yer çocuğa çok yakın zaten. Hava kararmaya başladığında geldiğiniz yerde durun ve bize seslenin. Sizi geri getireceğim."

Alaycı konuşması Jimin'i kızdırırken sadece kafasını sallamakla yetindi.

Athena yanlarına gelip omuzlarını sıkıp iyi şanslar dileyip geri çekildi.

Zeus şimşeği kaldırıp etrafa bir sürü ışığın ve yıldırımın yayılmasını sağladı. Jimin Hoseok'a güven vermek için gülümseyip önüne döndü.

"BEN GÖKLERİN EFENDİSİ ZEUS."

Beyaza dönen gözlerini ve şimşeği karşısındaki iki çocuğa doğrultup haykırarak sözlerine devam etti.

"BU İKİSİNİ DÜNYAYA GÖNDERİYORUM."

Etraf beyaz ışıklardan başka bir şeyden oluşmazken ikilinin için, küçük olanın kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı.

'Bekle beni Jeon Jungkook.'

İkilinin gözleri kapanırken yerin ayaklarının dibinden çekildiğini hissettiler.

Yeniden gözlerini açtıklarında beyaz sarayın yerini, karanlık bir sokak alıvermişti.

"Hassiktir."

﹏﹏﹏﹏

Olaylara giriş yapmış bulunmaktayız. Jikook'lu bölümlerde görüşmek üzere...

Sizi seviyorum, m c k.

Love Of Gods ΨJikookΨHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin