🌿1🌿

623 61 8
                                    

İyi okumalar~

﹏﹏﹏﹏


"HER YERİMİ ISLATTIN JİMİN MAL MISIN?" Taehyung sinirle bağırırken Hoseok haykırarak hallerine gülüyordu. Jimin yine intikam almak için Taehyung'un üzerini sırılsıklam yapmıştı. "Hoseok ya güneş ışınlarını bana yönlendirip kurumamı falan sağlayabiliyor muyuz?" Jimin çimenlere yayılırken gülerek saçlarını karıştırdı ve birazdan başlayacak olan 'babam duyarsa çok kızar' seremonisini beklemeye başladı. "Taehyung biliyorsun," Hoseok yanına yaklaşıp kolunu sıvazladı siyah saçlı çocuğun. "Olsa bile yapmazdım." ikili yeniden kahkaha atmaya başlarken Taehyung onlara dil çıkarmakla yetindi.

"Size bir şey söyleyeceğim." İkisi de atışmayı bırakıp Jimin'e döndüler. Hoseok da Taehyung da yanına oturup anlatmasını beklemeye başladı.

"Geçen burada birisini gördüm. Tuhaf biriydi."

"Yüzellilerden birini görmüş olmayasın?" Taehyung Hoseok'u onaylayıp devam etti. "Evet, onlar tuhaflar." Jimin kafasını sağa sola sallayarak itiraz etti.

"Hayır, hayır. Bizim gibiydi ama... Simsiyah giyinmişti mesela. Sonra bir şey oldu zaten hatırlamıyorum."

Taehyung ve Hoseok anlamadığını belirten mırıltılar çıkarıp Jimin'e sarıldılar. "Bir rüya görmüş olmayasın?"

"Sanırım," ona sarılan arkadaşlarına karşılık vererek gördüğü şeyi aklından atmaya çalıştı. Bir kaç saniyelik bir şeydi ama aklından çıkmıyordu. Rüyadır diye geçiştirip ıslanan koluna baktı. "Ya Taehyung benden uzaklaşır mısın üstüm ıslanıyor." Hoseok ve Jimin yeniden gülmeye başlarken Taehyung homurdanıp ayağa kalktı.

"Ben gidip üzerimi değiştireyim bari," arkasını döndü ve bir kaç adımdan sonra arkadaşlarına dönüp gözlerini kıstı. "Ama önce Jimin'in Zeus heykellerinden birini kırdığını, Hoseok senin de güneş ışığını yanlış yönlendirip Athena'nın kutsal zeytin ağacının ölümüne sebep olduğunu söyleyeceğim."

İki arkadaşın da duydukları şeyler ile gözleri fal taşı gibi açılırken Taehyung'a doğru koşmaya başladılar.

"Ya Taehyung şöyle deniz mahsüllerinden güzel bir yemeğe ne dersin?"

"Yok kardeşim ben sana güzel altınlı maltınlı kıyafetler getireyim. Böyle olmaz. Üşürsün valla."

Anında hepsi hiçbir şey olmamış gibi gülmeye başlarken duydukları ses ile yere çakıldılar.

"Tanrılar sizi çağırıyor, beyler."

Hepsi sertçe yutkunurken birbirlerine 'hangimiz ne yaptık lan' dercesine bakıyorlardı. İşin ciddi olduğu çok belliydi. Tanrılar basit bir şeyde toplanmaz, haber vermek için Niks'in gizemli oğlu SeokJin'i göndermezlerdi.*

Yanyana kavga etmeden duramayıp, her kavgada bir yeri yok eden bu tanrıların onları çağırdıklarına göre başları fena hâlde beladaydı.

-ÖNCESİ-

"SEEN NE DEDİĞİNİN FARKINDA MISIN?"

Zeus tahtından resmen fırlayarak ayağa kalkmış Hades'in önüne dikilmişti.

"Gayet farkındayım." Hades her zamanki karanlık ve kararlı ses tonunu kullanıp üstüne yürüdü Zeus'un.

"Yeraltı senin dedin, sesimi çıkarmadım. Sarayda tahtın olmayacak dedin, bir şey demedim. Ama oğlumun buraya gelmesini istiyorum. O da bir tanrı ve güçlerini keşfetmeye başladı. Olimpos'a gelmesi lazım."

Love Of Gods ΨJikookΨHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin