Bölüm Üç

420 13 0
                                    

***okuyanlara çok teşekkür ediyorum zamanlarını ayırdıkları için. umarım beğenmişsinizdir. aklınızda hikaye ile ilgili sorular varsa yorum yapabilirsiniz. burda karakterlerin yetenekleri hakkında kafanızın karışmaması için biraz bilgi verdim. bunu hikaye ilerledikçe ve yeni yetenekli karakterler hikayeye girdikçe açıklicam. 

Amanda Beason yeteneği BEDEN HIRSIZI: başkasının bedenine girmek. girdiği kişinin bedenini o yönlendiriyor ve kişinin bilinçaltı bu süreçte uykuda oluyor. Amanda'nın kendi bedeni ruhsuz bir insan gibi yani robot gibi yaşamına devam eder. herşeyi aynı Amanda gibi yapar ve olaylara amanda gibi tepki verir. Bedenini ele geçirdiği insan Amanda bedeninden çıktıktan sonra hiçbirşey hatırlamaz. İnsanlar onu hiçbir şekilde engelleyemez.

Jenna Kelley yeteneği BEYİN OKUYAN: insanların düşüncelerini okur. kişi Jenna'yı görüp ve düşüncelerinin okunduğunu hissederse onu engelleyebilir ama bunu sadece onun yeteneğini bilen kişiler yapabilir. 

Emily Sander yeteneği GELECEĞİ GÖREN: geleceği görmek için gözlerini kapatıp çok sıkı konsantre olması gerekir. yanlız geleceğe dair sadece imgeler yani parça parça olaylar görebilir. tamamen yeteneği üzerinde kontrol sağlamamıştır. gördüğü parça parça imgeleri kendisi birleştirip anlamlı bişey oluşturması gerekir.

''Eğer etrafta olduğumu bilmezse,'' dedi Jenna. ''Biliyorsun, bazı kişilerin bana neden bomboş geldiklerini sonunda öğrendim. Eğer yapabildiğim şeyi bilirlerse düşüncelerini nasıl engelleyeceklerini öğreniyorlar. Annemin aklını hiçbir zaman okuyamamamın nedeni de bu. Yeteneğimi her zaman biliyordu.'' İç çekti. '' İlk başta aramızdaki kan bağından dolayı böyle olduğunu düşünmüştüm. Ayrıca şu adamın düşüncelerini de bu yüzden okuyamadım sandım, çünkü babam olduğuna inanmıştım.''

Tracey, Jenna'nın kimden bahsettiğini biliyordu. Bir ay kadar önce bir gün adamın biri çıkıp geldi ve Jenna'nın uzun süredir ortalıkta olmayan babası olduğunu iddia etti. Jenna, ilk başta ona inandı ve çok heyecanlandi. Fakat adam, babası değildi, hatta aralarında bir akrabalık bşle yoktu. Nasıl olduysa Jenna'nın yeteneğini bir yerlerden öğrenmişti ve Jenna'dan pokerde kazanabilmek için oyundaki diğer kişilerin düşüncelerini okumasını istemişti. 

Emily, ''Senin ne yapabildiğini biliyordu ve böylece de seni engelledi,'' dedi.

Jenna, başıyla onayladı. ''Hep neyi merak ettim biliyor musunuz? Yeteneğimi nasıl öğrendi?''

Tracey'in de Emily'nin de buna verebilecek cevapları yoktu. Aslında Tracey, başka birşeyleri öğrenmeyle daha çok ilgileniyordu. 

''Peki, seni nasıl engelleyebiliriz?''

Jenna, pis pis sırıttı. ''Bunu kendiniz öğrenmek zorundasınız.''

Emily, Tracey'e dönüp ''Kolay'' dedi. ''Bunun üzerinde uğraşıyorum. Aklını kurcalamaya başladığını hissettiğin anda onu sadece dışarı atıyorsun, hepsi bu. İçgüdü gibi birşey.''

Jenna, dokunaklı  bir bakış attı. ''Çok sağ ol. Yine de umursamıyorum. Zaten siz ikiniz duymaya değer birşey düşünmüyordunuz.''

Tracey neşeyle,''Haklı'',dedi. ''Ayrıca biz her zaman ne düşündüğümüzü birbirimize söylüyoruz.''

''İşte bu doğru,'' dedi Emily. Jenna bile bu konuda aynı fikirdeydi.

Tracey de böyle düşünüyordu ve kendini daha iyi hissetti. Karşısındakinin ne olduğunu anlayabilen ve bu derece açık arkadaşlara sahip olmak çok güzeldi. Hepsinin ailesi, özel yeteneklerini biliyordu; ama kendileri böyle yeteneklere sahip olmadıkları için gerçek anlamda çocuklarını anlayamıyorlardı. Seçilmişler Sınıfı'nı bu denli özel kılan da buydu. Kendi yetenekleri hakkında özgürce konuşabiliyorlardı ve herkesin bunula bir ilişkisi vardı. Birbirlerine saygı gösteriyor ve birbirlerini taktir ediyorlardı.

SEÇİLMİŞ ''GÖRÜNMEYEN''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin